Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), modern çağın en hızlı yayılan hasatlıklarından kanser vakalarının 2050 yılında yüzde 75 artarak, 35 milyonu bulacağını tahmin ediyor. En büyük oransal artışın ise düşük gelirli ülkelerde görülmesi bekleniyor.
Türkiye’de de sebebi bilinen ölümler sıralamasında, dolaşım sistemini etkileyen hastalıklardan sonra ikinci sırada gelen kanserin, kolon ve rektumda görülen kanser türü olan kolorektal kanserin gençler arasında arttığı vurgulandı. Doç. Dr. Nilay Şengül, 4 Şubat Dünya Kanser Günü'nde kanser riskinin gençler için de arttığına dikkat çekerek, "45 yaş altındakiler, hatta üniversiteliler bile kanser belirtilerine karşı dikkatli olmalı. Kanser taramaları için ilgili sağlık kurumlarına başvurmalı" dedi.
Bazı kanser türlerinin hiçbir zaman belirti göstermediğini, ancak bir tarama testi ile bulunabileceğini ifade eden Doç. Dr. Şengül, kanserde erken teşhisin önemini hatırlattı.
Günümüzde erkeklerde en sık prostat kanseri görülürken, kadınlarda meme kanserine sık rastlanıyor. Doç. Dr. Şengül, konuyla ilgili şu istatistikleri paylaştı:
"Prostat kanseri, akciğer kanseri ve kolorektal kanser erkeklerde görülen tüm vakaların neredeyse yarısını (yüzde 48) oluştururken, tek başına prostat kanseri tanıların yüzde 29'unu kapsıyor. Kadınlarda meme kanseri, akciğer kanseri ve kolorektal kanser tüm yeni tanıların yüzde 51'ini oluştururken, yalnızca meme kanseri vakaların yüzde 32'sinde görülüyor."
KANSERE YAKALANMA YAŞI DÜŞÜYOR
Verilerin gösterdiği vahim bir gerçeklik daha var, o da kanserin gençler arasında da yükselişte olduğu. Bu anlamda gençlerin de dikkatli olması gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Şengül, "2023'ün başlarında Amerikan Kanser Derneği (ACS), 2019'daki teşhislerin yüzde 20'sinin 55 yaş altındaki hastalarda gerçekleştiğini, bunun 1995'teki oranın yaklaşık iki katı olduğunu ve ilerlemiş hastalık oranlarının 55 yaş altı hastalarda yıllık yaklaşık yüzde 3 arttığını bildirdi. Gerçek şu ki; kolorektal kanserin görülme sıklığı genç yetişkinler arasında artıyor ve yıllardır da bu yükseliş sürüyor. Bu yüzden 45 yaşın altındaki kişileri, hatta üniversite öğrencilerini, kabızlık, rektal kanama veya bağırsak hareketlerinde ani değişiklikler gibi şüpheli belirtiler konusunda uyarıyoruz" diyerek, gençlere şüphelenmeleri durumunda kanser taraması yaptırmalarını öneriyor.
KANSERDEN KORUNMAK İÇİN BAZI ALIŞKANLIKLARINI DEĞİŞTİRİN
DNA hasarlarına karşı koruyucu ve tamir edici sistemlerin, yaş ilerledikçe ve/veya karsinojenlere maruziyetin artmasıyla birlikte onarım yapamayabildiğini belirten Doç. Dr. Şengül, kanserin nasıl ortaya çıktığını ise, "Böylece hücrelerin kontrolsüz ve sürekli çoğalmaları sonucu oluşan, tedavi edilmediğinde yakındaki ve uzaktaki organlara yayılan bir hastalık meydana gelir" diyerek anlatıyor. Yaş, cinsiyet, ırk ve genetik özelliklerin, kanserin değiştirilemez nedenleri arasında yer aldığını hatırlatarak, "Yaş arttıkça kadınlarda meme, erkeklerde prostat kanseri sıklığı artar. Beyaz ırkta cilt kanseri riski yüksektir. Ayrıca birinci derece akrabalarında kanser öyküsü olan bireylerde, kanser görülme sıklığı daha fazladır" diyor. Öte yandan kanserden korunmak için değiştirilebilir bazı alışkanlıklar olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Şengül, şu önerilerde bulunuyor:
"Güneşten ve radyasyondan korunmak, zararlı alışkanlıklardan uzak durmak, sigara ve alkol içmemek, hayvansal gıdaları ve yağlı yiyecekleri azaltmak, kimyasal katkı maddesi olan yiyecekleri fazla tüketmemek, tütsülenmiş ve mangal yöntemi ile pişirilmiş gıdaları az tüketmek değiştirilebilir faktörlerdendir. Ayrıca hepatit B, C ve HPV gibi virüsler de kansere neden olmakta. Neyse ki hepatit B ve HPV virüsünün günümüzde aşısı mevcut. Ayrıca rahim ağzı, meme, prostat ve kolon kanserleri, tarama yoluyla erken teşhis edilebilir. Bu nedenle kanser taraması yaptırmak da önemli."