50 yıldır mesleğini aşkla yapıyor

Esnaf köşemizde bu hafta terzilik mesleğini 50 yıldır yürüten Veysel Orkun var. Veysel Usta yaklaşık 50 yıldır çıraklık dönemi ile birlikte 15 metrekarelik dükkanında ekmeğini kazanıyor.Veysel Usta ustasını rol model aldığını...

Esnaf köşemizde bu hafta terzilik mesleğini 50 yıldır yürüten Veysel Orkun var. Veysel Usta yaklaşık 50 yıldır çıraklık dönemi ile birlikte 15 metrekarelik dükkanında ekmeğini kazanıyor.

Veysel Usta ustasını rol model aldığını belirterek, “Kendime ustamı rol model aldım ve çok çalıştım. Bugün mesleğimde 50yılımı devirdim” şeklinde mesleğini ve hayatını özetliyor. Başarının çok çalışmaktan ve sebat etmekten geçtiğini belirten Veysel Usta, Sarayönü’nde yetişen son çırak olduğunu ve terzilik mesleğinin son demlerini yaşadığını ifade etti

1962 Tepeköy doğumlu olan Veysel Orkun, ilkokul eğitimini Tepeköy’de tamamladıktan sonra, yaz mevsimi ile birlikte çalışma hayatına atıldı. Dönemin şartları gereği çalışmak zorunda olduğunu belirten Veysel Usta, harçlığını çıkarmak için Tepeköy’de terzi atölyesi olan Mevlüt Usta’nın yanında çırak olarak işe başladı.

Burada yaklaşık 4 yıl kadar eğitim aldıktan sonra Veysel Orkun ve ailesi Sarayönü’ne taşınarak Büyükzengi mahallesine yerleşti. Veysel Usta Sarayönü’ne yerleştikten sonra da harçlığını çıkarmak için yanında çırak olarak işe başladığı Mevlüt Ustasından çok etkilenerek, terzilik mesleğini küçük yaşlarda benimsediğini fark etti. Veysel Usta o günleri şöyle ifade ediyor...

Bisikletle işe gelip giderdim

Tepeköy’de Mevlüt Ustamın yanında işe başladıktan sonra, ustama o kadar derin bir saygı oluşmuş ki bende, ailem Sarayönü’ne yerleştikten sonra da, okumak yerine terzilik mesleğine devam etmeyi istedim.

1976 yılında Büyükzengi’ye yerleştikten sonra Sarayönü Merkezde Ahmet Usta ile tanıştım. Durumu anlattım ustam ben 4 yıl bu işin eğitimini aldım mesleğime devam etmek tam anlamıyla öğrenip gerçek bir usta olmak istiyorum dedim.

Ahmet Ustam sağolsun gel ben seni yetiştireyim dedi. O dönem imkânlar kısıtlı olduğu için tam 9 sene Sarayönü’ne bisikletle gidip gelmek zorunda kaldım. Ustamın yanında eğitimimi tamamladıktan sonra askere gidip geldim ve 1985 yılında Çarşı Caminin ara sokağında bulunan dükkanlardan birini tutarak kendi iş yerimi açtım.

Artık tam anlamıyla 23 yaşımdayken usta olmuştum. Kendi yolumdan yürümeye kararlıydım. Babam çiftçi ama ben çiftçilik yapmak istemiyordum ve askerlik dönemi hariç 12 sene çırak olarak emek verdiğim mesleğimde artık ustalık yapma hakkını elde ettim.

Allah’ım müşteri gelmesin diye dua ederdim

2000’li yıllara kadar terzilik mesleğinin en önemli mesleklerden biri olduğunu belirten Veysel Usta “Çarşı Caminin orada bulunan dükkânımda yaklaşık 12 sene ve şu an bulunduğum yerde yaklaşık 25 sene olmak üzere uzun yıllardır ilçemizde bu mesleği eda etmekteyim.

2000’li yıllara kadar inanılmaz yoğun işlerimiz vardı. Yeni nesiller pek bilmez ama terzilik demek öyle paça daraltma, ütü yapma, sökükleri dikme, yama yapma türü bir meslek değil. Terzi demek özel kıyafet ustası demekti o zamanlar.

Şimdi ki gibi hazır giyimler yoktu. Kot pantolonlar falan nadirdi, çok az kişide görebilirdiniz. Herkes kumaşını getirir ya da kumaşı yoksa sipariş eder, bedenine göre ölçüsüne göre kıyafetini terzilere diktirirdi.

İyi paralar kazandık, bazı günler gece yarılarına kadar çalıştık. O kadar yoğundu ki işlerimiz bazen “Allah’ım nolur bugün yeni müşteri gelmesin” diye dua ettiğim zamanları bilirim.

Sarayönü’nde yetişen son çırak benim

Sarayönü tarihinin 19’ncu  terzi ustası olduğunu belirten Veysel Usta, aynı zamanda ilçede yetişen son çırak olduğunu belirterek, “Ahmet Ustanın yanında eğitimimi tamamlayıp kendim usta olduktan sonra, yanımda çok fazla genci işe aldım. Ama en fazla çalışan 2 ay çalışıp işi kendi isteği ile bırakıp gitti. Bunda birçok sebep sayabiliriz. Sosyal bir iş olmaması olabilir mesela ya da 2000’li yıllar itibari ile cazip bir iş olmaması da olabilir.

Yaşım 60’a geldi ki artık daha fazla yapabileceğimi de düşünmemeye başladım. Bizim gibi ustalar emekli olduktan sonra bayanlar hariç maalesef ilçemizde terzi bulunamayacak. Özellikle teknolojinin gelişmesi ile birlikte gençler daha çok sosyal alanlara, daha hareketli işlere yöneldi. Bir küresel sermaye ve şirketlerin gelmesi ile birlikte hazır giyim oldukça yaygın hale geldi.

Şimdi alışveriş merkezlerine gidip 10 dakika da kıyafet alışverişini tamamlayıp çıkıyor insanlar. Öyle terziye götüreyim el emeği göz nuru uğraşsın, bir ayda kıyafetimi hazır hale getirsin dönemi biteli çok oldu. Ama bir şeyi de belirtmeden geçemeyeceğim, o dönem ki kumaşların kalitesi bu döneme göre oldukça yüksek.

Benim 30 sene önce diktiğim kıyafetleri hala giyebilen ya da hiçbir sey olmamış bir şekilde dolabında saklayabilen müşterilerim var. Düşünün 30 senede kıyafette hiçbir yırtık, sökük oluşmamış. Şimdi bir kot pantolon aldığın zaman kaç sene giyebilirsin?

Herkes sevdiği işi yapmalı

Çıraklığından bu yana elinden iğne ipliği hiç düşürmediğini vurgulayan Veysel Usta, “İlk iş olarak elimizi yüksükle bağladılar ve bir hafta hiç çıkarmadım. Ardından mesleğe elimizin alışması için iğne çektik, ilik ördük, düğme diktik ve pantolon derken mesleğimizi öğrendik.

Ben mesleğimi her zaman severek yaptım insan bir işi severek yapmadığı zaman o işte başarılı olması mümkün değil. Benimde sırrım buradan geliyor.

İlkokul bittikten sonra terziliğe başlamadan önce birçok meslek için girişimlerim oldu ancak terziliğe başladıktan sonra bu işi çok sevdim işimi severek yaptığım için meslek hayatımın hiçbir anında pişmanlık yaşamadım.” dedi.

İnsanları memnun etmek oldukça zor

Bizim kültürümüzde müşteri daima haklıdır diye bir özdeyiş olduğunu belirten Veysel Usta sözlerini şöyle tamamladı; “Bizim işimiz hizmet ancak bizim işimizin zorluğa şuradan başlıyor. Elbise insanların vitrinleridir ve her zaman beğenerek bakmak isterler.

50 yıllık terzilik hayatımda sayısız elbise diktim, tamir, daraltma, düzeltme yaptım öğrendiğim en önemli şey ise insanları memnun etmenin çok zor olduğu oldu.

Arkasında durmadığım, yapıp ta mahcup olduğum hiçbir işim olmadı. Her zaman müşterilerimden övgü dolu sözler aldım. Zaman zaman kötü anılarım da oldu ancak o da her mesleğin olduğu gibi bizim mesleğin de cilvesi diyelim.

Meslek hayatım boyunca hiç aklımdan çıkmayan ustamın öğütleri arasında bir söz var. Asla müşterinin cebine gözünü dikme demişti. Ben mesleğimi her zaman bu öğüt doğrultusunda yaptım. Müşterilerimden ne kazanacağımdan daha çok nasıl bu işi en iyi şekilde yaparım diye baktım.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yerel Haberleri