Bir köyde, fakir, çok güzel beyaz bir atı olan yaşlı bir adam varmış.
Kral, büyük para karşılığında atı istemiş, ama yaşlı adam satmamış. Bu at, benim için bir dost, insan dostunu satar mı demiş.
Bir sabah kalkmış at yok. Köylüler, atı krala satsaydın çok iyi olurdu. Şimdi ne paran var ne de atın demişler. İhtiyar, karar vermek için acele etmeyin, sadece at kayıp deyin. Gerçek bu. Sonrası sizin yorumlarınız.
Atımın kaybolması, talihsizlik mi, yoksa şans mi, bunu henüz bilmiyoruz. Gelişmeleri kimse bilemez. Köylüler çok gülmüşler.
On gün sonra, bir gece at dönmüş, çalınmamış. Dönerken vadideki 12 vahşi atları da getirmiş. Köylüler özür dilemişler. Haklısın atının kaybolması talihsizlik değil. Şimdi bir sürü atın oldu. İhtiyar adam, karar vermek için yine acele ediyorsunuz. Sadece atın döndüğünü söyleyin.
Köylüler içlerinden yine kızmışlar. İhtiyarın oğlu, vahşi atları terbiye etmek için çalışırken attan düşmüş ayağını kırmış. Evin geçimini sağlayan oğlu, şimdi uzun bir süre yatakta kalacakmış.
Köylüler, tek oğlun, ayağını uzun süre kullanamayacak, sana bakacak kimse yok. Eskisinden daha fakir olacaksın. İhtiyar, siz erken karar verme hastalığına tutulmuşsunuz. O kadar acele etmeyin. Oğlum ayağını kırdı gerçek bu. Yaşam, böyle küçük parçalar halinde gelir, sonra neler olacağı bize asla bildirilmez.
Birkaç hafta sonra düşmanlar, büyük bir ordu ile saldırmış. Kral, son ümitle eli silah tutan bütün gençleri askere çağırmış. Köye gelen görevliler, ihtiyarın kırık ayaklı oğlu dışında bütün gençleri askere almışlar.
Savaşın kazanılmasına imkân yokmuş. Giden gençlerin ya öleceğini, ya da esir düşüp, köle diye satılacağını herkes biliyormuş. Köylüler, ihtiyara yine haklı olduğuna inandık. Oğlunun ayağı kırık ama yanında. Oysa bizimkiler belki asla köye dönemeyecekler. Oğlunun ayağının kırılması, talihsizlik değil, şansmış.
İhtiyar, siz erken karar vermeye devam edin. Neler olacağını kimseler bilmez. Bilinen tek gerçek var. Benim oğlum yanımda. Sizinkiler askerde. Ama bunların hangisinin talih, hangisinin şanssızlık olduğunu sadece Allah biliyor... (Çin Düşünürü Lao Tzu)...
Acele karar vermemeli. Yaşamın küçük bir parçasına bakıp, tamamı hakkında karar vermekten kaçınmalı. Karar, aklın durması halidir.
Karar verince, akıl düşünmeyi, dolayısıyla gelişmeyi durdurur. Buna rağmen akıl, insanı daima karara zorlar. Gelişme halinde tehlikelerle karşılaşılır, huzursuzluklar yaşanır.
Zoru başarmak her zaman zordur. Bu yol asla sona ermez. Bir yol biterken yenisi başlar. Bir kapı kapanırken başkası açılır. Bir hedefe ulaşırız, daha yüksek bir hedefin hemen orada olduğunu görürüz.
Cesur ve bilinçli kararlarla adım atabilmek, önyargıdan uzak olmak gerekir.
Rahat, samimi, güvenilir bir insan duygusu verenlere selam olsun.
SAYGILARIMLA...