AFET’TEN NE ANLIYORUZ?

.

TDK sözlüğüne göre “Afet: 1. Güzelliği ile insanı şaşkına çeviren, aklını başından alan kadın. 2. Bela, doğal felaket.” Anlamına geliyor. Çoğumuz birinci anlamını dikkate alıyor; aklımızda ve dimağımızda hep afetin güzel kadın olarak kalmasını tercih ediyoruz. Ne zaman gerçek bir doğal afetleri başımıza gelirse ikinci anlamıyla yüzleşiyoruz.

Bir arada yaşayan toplulukları bir şekilde etkileyen fiziksel, ekonomik, sosyal ve çevresel kayıplar doğuran, normal yaşamı ve insan faaliyetlerini durdurarak veya kesintiye uğratan, can ve mal kayıplarına yol açabilen doğal, teknolojik veya insan kökenli olayların sonuçlarına AFET denilmektedir.

İki yıl önce Şubat ayının ilk haftasından itibaren ülkemizi yasa boğan Kahramanmaraş merkezli depremler başta olmak üzere, Yangın, sel, fırtına gibi aniden çıkan afetler bizlere göstermiştir ki; Millet olarak başımıza bir şey gelmeden o konuda maalesef adım atmıyoruz, ya da her şeyi devletten bekliyoruz. Peki, bizler afetten ne anlıyoruz?

Gelin afeti tanıyalım: Afetler ikiye ayrılır:

1. DOĞAL AFETLER: Doğal Afetlerden Deprem, aşırı yağış ve şiddetli rüzgârla birlikte gelen seller, fırtınalar, yangınlar, çığ ve taşkınlar ani gelişen doğal afetlerdir. Kuraklık, çölleşme, aşırı soğuk ya da sıcak hava ve kıtlık, yavaş gelişen doğal afetlerdir.

2.İNSAN KAYNAKLI AFETLER: Nükleer, biyolojik, kimyasal kazalar, büyük endüstriyel kazalar, aşırı kalabalıktan meydana gelen kazalar ile göçmenler ve yerlerinden edilenler ise insan kaynaklı doğal afetlerdir. Küresel ısınma da %90 insan kaynaklı afettir.

Dünya genelindeki 31 çeşit doğal afetin 28 tanesini meteorolojik afetlerin oluşturduğu görülür. Doğal afetlerin çeşitleri ve önem sıraları ülkeden ülkeye de değişmektedir. Ülkemizde en sık görülen meteorolojik karakterli doğal afetler şiddetli yağışla birlikte gelişen sel, taşkın, kar, tipi, şiddetli rüzgârla birlikte ortaya çıkan fırtına, çığ düşmesi ile orman yangınlarının yanı sıra yağış azlığının neden olduğu kuraklık, aşırı sıcak ve aşırı soğuk havalar, meteorolojik afetlere örnek teşkil eder. Meteorolojik afetlerin nedenini son yıllarda yaşanan iklim krizine, başka bir değişle küresel ısınmaya bağlamak kolaycılık olur. Herkes biliyor ki küresel ısınmanın da müsebbibi insandır

Kuraklık gibi yavaş gelişen afetler ilk başta çok önemsenmez, mevsimine ve yaşandığı ortama göre konuşulur, hep gelir geçer gözüyle bakılır hatta fazlada ciddiye alınmaz. İşte Kuraklık da yavaş gelişen etkisi zamanla anlaşılan sinsi bir afettir. Sulak alanların azalması, aşırı su kullanımı kuraklığa davetiye çıkarmaktadır. Bir gün çeşmelerden içecek su bulamaz isek şaşırmayalım, kullanırken dikkatli olalım.

Deprem gibi ani gelişen doğal afetler bir anda olur biter etkisi çok ağır olur, tedavisi yaraların sarılması oldukça masraflıdır. Can ve mal kaybı büyük olabilir. Bunların olmaması mümkün değildir ancak çevresel etkilerini azaltmak, can ve mal kayıplarını en aza indirmek bunun için tedbirli olmak insanın elindedir. Bu konu ne yapalım “kader planında buda var” demekle geçiştirilemeyecek kadar ciddi bir iştir. Sakarya merkezli 1999 Marmara depreminden ders almadık ki en son yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremlerde de on binlerce canımız gitti. Artık bıçak kemiğe dayandı. Bu işin şakası yok! Ülke olarak deprem gerçeğini önceliklerimiz arasına almalıyız. Depreme hazırlıklı olmalıyız.

Bundan sonra iktidar bu konuda hemen bir afet bakanlığı kurmalı ve tüm koordinasyon bu bakanlık eliyle yürütülmelidir. Hatta Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığındaki Şehircilik birimleri alınıp, AFAD’la birleşip, Afet ve Şehircilik Bakanlığı oluşturulabilir. AFET ve ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI, hem afet öncesi risklerin tespiti ve tedbirlerin alınması (kentsel dönüşüm dâhil) hem de afet sonrası- yardımlar dâhil- koordinasyona hazırlık faaliyetlerinde tek yetkili olmalı.“

Afetle ilgili yazımıza İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Afet Uzmanı Sayın Prof. Dr. Mikdat KADIOĞLU’nun “Afet Affetmez” isimli kitabının ön sözünden bir alıntı ile bitiriyorum. “Sonuç olarak afet affetmez. Sonra “keşke” dememek için hani diyorsun ya: hayatla ölüm arasındaki köprü sırat gibi, bilinmez, çalkantılı işte; yani öyle yaşarken al tedbirini! Son günlerin moda deyişi ile de vay şöyle olmuş, vay böyle olmuş anlatmaya gerek yok. Yaşıyoruz ve görüyoruz ki havanın ve afetlerin gerçekten hiç ama hiç şakası yok. Aman dikkat. Hava ve afetler bizi sobelemesin. Lütfen okuyun ve okutun, basit bilgi ve önlemler hayat kurtardığı gibi öğrenmekten ve yapmaktan kaçınılan ufak şeyler de bizlere onarılamaz zararlar verebiliyor..” (M.Kadıoğlu/Tekin yayınevi/Afet Affetmez/2018 3.baskı)

6 Şubat 2023 depreminde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza bir kez daha Allah’tan rahmet geride kalanlara başsağlığı ve sabır diliyorum. Rabbim bizleri ve ülkemizi her türlü kazadan beladan ve afetlerden korusun İnşallah. Âmin. Kalın sağlıcakla.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Köşe Yazıları Haberleri