Düşman bozguna uğramıştı ama, harp bitmemişti,
Müslümanlardan bazı erler, gaflete düşmüşlerdi.
Düşmanı takip edeceklerdi ama, etmediler,
Ganimete koşup, dünyalık sevdasına düştüler.
Rasülullah'tan sıkı sıkı tenbihlenen okçular,
Bir kısmı yerini terkedip, ganimete koştular.
Halid bin Velid okçuların dağıldığını gördü,
Fırsattan yararlanıp, hücum emriyle geri döndü.
Cübeyr'le kalan bir kaç kişilik olçu, zayıf kaldı,
Koca suvari ordusuna dayanmak imkansızdı.
Rasülullah'ın emrine uyup, ayrılmayan erler,
Beş-altı kişi çaresiz kaldılar, şehit düştüler.
Ganimete dalıp, hücumdan habersiz müslümanlar,
Başını kaldırıp, saldırılan yere bakmadılar.
Halid, kalan birkaç okçuyu şehit ettikten sonra,
Hücum etti ganimet toplayan o müslümanlara.
Bunu gören Kureyş ordusu, geri dönüp saldırdı,
İki hücum içinde kalan ordu, şaşırıp kaldı.
Ganimetle meşkul olduklarından, bazı askerler,
Silahını dahi bırakmış, yere atıvermişler.
Tekrar silahını alıp, harbe başladılarsa da,
Harp çenberi aleyhine dönmüş ganimet uğrun da.
Saflar dağılmış, ordu bozulmuş, askerler karışmış,
Kureyş her iki taraftan da bastırıp sıkıştırmış,
Az evvel iman ve akide uğrunda döğüşenler,
Şimdi canlarını kurtarma kaygısına düşmüşler.
Az önce bir kumandaya uyup, düşmanı yenenler,
Şimdi başı bozuk, yenilmemek için döğüşürler.
İşler öyle karışmış ki, birbirlerini vuruyor,
Mülüman müslümanı öldürüyor farkedemiyor.