Babasından devraldığı mesleği Pir Mehmet Paşa Medresesi'ndeki iş yerinde sürdüren Sinop, halk arasında "kızılkök" olarak da bilinen kökboya bitkisinin dağlarda ve tarla kenarlarında kendiliğinden yetiştiğini söyledi.
Bitkiden yüzlerce yıldır elde edilen kökboyasının ip ve kumaşa renk verilmesinde kullanıldığını belirten Sinop, "Eskiden imalatçılar, bu kökleri kullananlar, talep edenler çoktu. Birçok insan bu bitkiyi toplayarak geçimini sağlardı. Ancak zaman içinde kök boyasına ilgi azaldı. Şimdi sadece bu otu bilenler topluyor, biz de boya haline getiriyoruz" dedi.
Kökboyasıyla renklendirme işlemi hakkında bilgi veren Sinop, şöyle konuştu:
"Toplanıp kurutulan bitkiler, ayıklanıp temizlenir. Makinede öğütülür. Ardından boyama işlemine geçilir. Bu oldukça dikkat isteyen, zorlu bir işlemdir. Yani ip boyama, boyacı kazanı gibi batırılıp çıkarılma meselesi değildir. Öncelikle ip, mordanlama dediğimiz bir hazırlık aşamasından geçirilir. Bunun için mordan maddesi kullanılır. Bunlar genellikle metal tuzlarıdır. En önemli mordan maddesi şaptır. Bakır sülfat, demir sülfat gibi maddeler de kullanılır. Boyanın hangi rengi ve tonu vereceği kararlaştırılıp, kaynatma aşamasına geçilir. Mordanlanmış ve boyaya hazır hale getirilmiş ipler, hazırlanan kazanda hangi renk isteniyorsa o kıvama göre kaynatılır."
Kökboya bitkisine yerli işletmelerin yanı sıra yurt dışından talep olduğunu vurgulayan Sinop, "Topladığımız bitkileri, tekstil firmalarının yanı sıra Almanya'ya gönderiyoruz. Geçen yıl Almanya'ya 450 kilogram kökboya bitkisi gönderdik. Onlar da gönderdiğimiz bitkiyi kendi usullerine göre işleyerek, doğal boya elde ediyorlar. Eskiden tonlarca alırlardı ama orada da sıkıntılar var ki artık daha az talep oluyor" ifadelerini kullandı.