Geçmişten günümüze kadar ulaşan kültürel miraslarımızdan biri olan el yapımı yün çoraplar, modern çağın hızla değişen alışkanlıkları nedeniyle unutulma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı.
Anadolu'nun pek çok bölgesinde sıcak tutma özelliği ve üzerindeki motiflerle hikâyeler anlatan sanat eserleri olarak bilinen yün çoraplar, fabrikasyon üretim ve sentetik malzemelerin yaygınlaşması ile kullanım açısından azalmış durumda. Ancak, Olgunlaşma Enstitüsü’ndeki geleneksel dokuma ve el sanatı ustaları, bu değerli mirası yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak için çalışmalarına devam ediyor.
Enstitüdeki ustalar, el yapımı yün çorapları dokuyarak bu geleneği korumaya çalışıyor. Dokumacılığı babaannesinden öğrenen Ayşe Akgül, “Fabrikasyon çoraplarla kıyaslanamaz. Bunlar çok daha sağlıklı. Görünüm ve dayanıklılık açısından da oldukça iyi. Yün olduğu için terletmiyor ve sıcak tutuyor” diye konuştu.
“Yöresel defilelerde kültürümüzü tanıtıyoruz” diyen Akgül, yün çorapları modern tasarımlarla birleştirdiklerini ifade etti. “Dokumacılıkla uğraşıyorum; halı, kilim ve çorap dokuyorum. 5 şişle çorap örüyorum, 4’ü dolu, biri boş. Bir çift çorabı yaklaşık bir haftada tamamlıyorum.
Arkadaşlarım köylerde araştırmalar yaparak, ninelerimizin dokudukları eski çorapların ve sandıklarda bulunan parçaların fotoğraflarını getiriyor. Biz de bu parçaları modern tasarımlarla harmanlayarak dokuyoruz. Amacımız, unutulmaya yüz tutmuş geleneksel ürünleri yaşatmak.
Bu çoraplar, gelinlerin çeyizlerine ya da ürettiğimiz kıyafetlerin tamamlayıcı unsuru olarak kullanılıyor. Yöresel defilelerde de kültürümüzü tanıtıyoruz. Çocukken babaannem bu çorapları yapardı ve ona bakarak öğrendim. Şimdi kendim üretiyorum. Çeyiz bohçalarımızda da vardı” şeklinde açıklamalarda bulundu.