Avukatlar 'hukuk darbesine' karşı yürüdü!

Yargıtay 3. Dairesi'nin AYM üyeleri hakkında açtığı davanın ardından Barolar Birliği ve Ankara Barosu’nun tepki çağrısına 81 ilden destek geldi. Türkiye’nin bütün illerinden avukatlar Ankara’da toplanarak, Yargıtay’a yürüdü.

Avukatlar, Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmasına tepki göstermek için ellerinde Anayasa ve sırtlarında cübbeleriyle Sıhhiye Adliyesi'nden Yargıtay'a kadar yürüyüş başlattı.

Avukatlar Sıhhiye Adliyesi’nde geldiğinde Ankara Baro Başkanı Mustafa Köroğlu burada bir basın açıklaması yaparak, hukukta darbe yapılarak, hukuksuz bir düzen oluşturulmaya çalışıldığını vurguladı.

“HUKUKA SÜRÜLEN BU LEKE BİR AN ÖNCE KALDIRILMALI”
Köroğlu, şunları söyledi:
-Bu ülkenin hukukçularına, bu ülkenin avukatlarına, bu ülkenin insanlarına hiçbir şekilde reva görülmemesi gereken, yargı eliyle hukuka sürülen kara lekenin Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi arasında başlayan çekişmenin bu ülkeye yansımalarını ne yazık ki her beraber yaşıyoruz.
-O yüzden, hukuka sürülen bu lekenin kaldırılması için ve buna bir son verilmesi için gelinen noktada yargının sürekli tartışmaların odağında olması ama en çok da siyasi amaçların ve hedeflerin gerçekleştirilmesi için kullanılmasından duyduğumuz rahatsızlıkla bugün Türkiye’nin dört bir yanından gelen avukat meslektaşlarımızla, barolarla, baro başkanlarımızla birlikte nihai olarak cübbelerimizle Anayasalarımızı Yargıtay’ın önüne bırakacağımız bir süreci başlatıyoruz.

Ankara Barosu ve Ankara Barosu avukatları olarak bu yürüyüşü bugün, buradan Ankara Adliyesi önünden sizlerle beraber, meslektaşlarımız ile yan yana onurlu bir şekilde başlatmanın gururunu yaşıyorum.

“HUKUK SİYASETİN OYUNCAĞI OLAMAZ”
-Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmadığı bir yerde hukuktan bahsedemezsiniz. Kurallardan bahsedemezsiniz. Hukukun kurallarının olmadığı yerde de bir toplum düzeninden bahsedemezsiniz. Yaratılmak istenen şey; hukuksuz bir düzen, belki de bir rejim değişikliği ve bunu Anayasa eliyle yaratmak istemek. Buna ortam hazırlamalarına izin vermiyoruz.

-Vatandaşların şunu anlaması lazım; bu mücadele sadece avukatların mücadelesi değil, bir anayasa mücadelesi. O yüzden temel hak ve özgürlükleri için onların da sesini çıkarması lazım. Olup bitenin farkında olmaları ve onların da bu yürüyüşe katılmaları lazım. O yüzden lütfen halk da artık sesini çıkarsın.

-Neden yürüyoruz? Çünkü yürümek zorundayız, çünkü avukatlık mesleği bir mücadele mesleğidir. Son birkaç gündür, özellikle iki yüksek mahkemenin vermiş olduğu kararlar üzerinden bu ülkenin hukuk tarihine sürülmüş kara lekeye dikkat çekmek ve hukuk üzerinden siyasetin, Anayasa’yı tasfiye etmesine izin vermeyeceğimizi göstermek için yürüyoruz.

Bugün saat 15.00’te Türkiye’nin dört bir yanından gelen avukat meslektaşlarımız, baro başkanlarımızla ve Türkiye Barolar Birliği ile Anayasa Mahkemesi’nin karşısındaki parkta bir buluşma, bir basın açıklaması gerçekleştirip, daha sonra oradan Yargıtay’ın önüne yürüyerek Anayasaları (kitapçıkları) Yargıtay’ın önüne bırakmak istiyoruz.”

“ANAYASA’NIN TASFİYE EDİLMESİ TEHLİKESİYLE KARŞI KARŞIYAYIZ”
-Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Özbekistan ziyareti dönüşünde, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay arasında çıkan Can Atalay krizine ilişkin yaptığı açıklamada AYM’yi eleştirirken Yargıtay kararına destek vermesine ilişkin Mustafa Köroğlu, şu değerlendirmede bulundu:

-Ne yazık ki bu söylem Anayasa’nın tasfiye edilmesi şeklinde dikkat çektiğimiz tehlikeyi gösteriyor. Çünkü, Anayasa Mahkemesi kararlarını, beğenmeyebilirsiniz ancak Anayasa’nın hükmü olan 153. maddeye uymak zorundasınız. Bu ülkede her vatandaş, Anayasa’daki temel hak ve özgürlükler bağlamında yaşıyorsa bu Anayasa’ya uymak zorundasınız. Kimse ‘Anayasa’ya uymuyorum, Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımıyorum’ deme hakkına sahip değil. Buna bir vatandaş da siyasetçi de dahil…

Köroğlu’nun konuşması sırasında avukatlar, “Hukuk siyasetin oyuncağı olamaz” şeklinde slogan attı.

“ANAYASA'NIN 2. MADDESİNİN AÇIKÇA YOK SAYILIYOR”
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan da yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Bugün 10. Kasım. Kurucumuz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü aramızdan ayrılışının 85. yılında saygıyla, rahmetle, şükranla anıyoruz. Sadece anmakla kalmıyoruz, mirasına savunmayı temsil eden avukatlar olarak sahip çıkıyoruz. Atatürk'ün ‘en büyük mirasım’ dediği Cumhuriyet’in temeli, bir hukuk devleti olmasından gelmektedir. Bugün hukuk devletinin maalesef ki Anayasa’nın ihlal edilerek en ağır şekilde aşındırıldığı bir tarihsel süreci yaşıyoruz. İçinde bulunduğumuz süreç, basit bir hakim içtihat farklılığı gibi yorumlandırabileceğimiz konu değildir. İçerisinde bulunduğumuz süreç, kurumlar arasındaki çekişme olarak adlandırabileceğimiz bir kısır tartışma değildir. İçerisinde bulunduğumuz süreç, Anayasa'nın 2. maddesinin açıkça yok sayıldığı, artık bir hukuk devleti olup olmadığımızın tartışıldığı ve buna karar verileceği bir süreçtir. O yüzden tarihi bir sorumluluğumuz var ve aldığımız mirası hakkıyla yerine getirebilmek adına Türkiye'de savunmayı temsil eden avukatlar olarak bugün sesimizi ve sözümü yükseltiyoruz. Bugün saat 3'te (15.00) Ahlatlıbel'de tüm meslektaşlarımızla birlikte Anayasa’yı, anayasal düzeni ve hukuk devletini savunmak için orada olacağız.

“YARGI KENDİ ATTIĞI DÜĞÜMÜ KENDİ ÇÖZMELİ”
Sağkan, AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Yargıtay’ın kararını destekleyen açıklamalarının hatırlatılması üzerine de, şöyle konuştu:
"Biz ilk günden itibaren şunu söylüyoruz: Yargının kendi attığı düğümü kendisinin çözmesi gerekiyor. Siyaset kurumunun bu anlamda yaptığı yorumlardan, müdahalelerden ziyade bu sorunu çözecek merci, Hakimler ve Savcılar Kurulu’dur (HSK) ve Yargıtay'dır. Biz bununla ilgili hem HSK'ya, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkan ve üyeleri hakkında disiplinel soruşturma başlatılması için başvurumuzu yaptık hem de Yargıtay'a gerek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın re'sen itiraz yoluyla anılan kararı Ceza Genel Kurulu'na taşıması için görüşmelerimizi gerçekleştirdik hem de yine 3. Ceza Dairesi'nin kararın altında imzası olan üyeleri bakımından da disiplinel sürecin işletilmesi bakımından Yargıtay Yüksek Disiplin Kurulu'na başvurularımızı yaptık.
Biz yargının en ağır şartlarda dahi bağımsızlığını, tarafsızlığını savunan bir kurumuz. Bu sebeple, siyasetin müdahalesinden ziyade yargının içerisinde bulunduğu ve kendisinin yarattığı bu sorunu, yine yargının kendi organları vasıtasıyla çözmesi gerektiğine inanıyoruz.”

NE OLMUŞTU?
Ankara Barosu, tüm avukatlara, "Türkiye Barolar Birliğinin çağrısıyla Türkiye'nin dört bir yanından 'Hukukun Üstünlüğü Yürüyüşü'ne katılmak üzere gelen meslektaşlarımızla buluşmak için 9.30 da Ankara Adliyesi önünden yürümeye başlıyoruz" çağrısında bulunmuştu.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri