Dünya, 14 Şubat Sevgililer Günü’nü kutlarken, yapılan bir araştırma ayrılık ya da aldatmanın kırık kalp sendromuna yol açabildiğini, bu sendromun da kalp krizine neden olduğunu ortaya çıkardı.
Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ali Buturak, büyük bir üzüntü yaşayan kişilerde ortaya çıkan ve kalp ağrısı, kalp krizi, solunum güçlüğü, kalp atışı hızlanması, başın dönmesi ve baygınlık gibi belirtilere neden olan kırık kalp sendromunun şiddetli üzüntü, hayal kırıklığı ve stres gibi ani gelişen duygusal travmalardan kaynaklandığını söyledi.
Kırık kalp sendromunun tetikleyicileri arasında, sevgili, eş veya çok yakın birinin ölümü, uzun süren bir ilişkinin bitmesi, aldatılma veya boşanma gibi duygusal travmaların yanı sıra, boğulma, deprem gibi doğal felaketler veya fiziksel travmaların da olduğunu ifade eden Buturak, bu travmaların, beyindeki bazı bölgelerin aşırı uyarılmasına ve kandaki stres hormonlarının artmasına neden olduğunu, hormonların kalp kasına ve damarlarına zarar vererek, kalbin pompalama gücünü azalttığını, bunun da kalp krizi belirtilerine yol açtığını söyledi. Buturak, kırık kalp sendromunun, sadece duygusal olarak değil, fiziksel olarak da kalbi etkileyen bir hastalık olduğuna dikkat çekti.
KALP KRİZİ BELİRTİLERİ GÖSTERİYOR
İlk olarak 1990 yılında Japonya'da Takatsubo Sendromu olarak tanımlanan hastalığın kalbin sol karıncığının üzüntü nedeniyle normalden daha fazla büzülerek pompalama gücünün azaldığını, bunun da kalp krizi ile aynı belirtileri ortaya çıkardığını dile getiren Prof. Dr. Buturak, “Kırık kalp sendromu, duygusal travma sonucu ortaya çıkan bir kalp hastalığıdır. Bu hastalıkta, kalp kriziyle aynı belirtiler görülür.
Hastalar, göğüs ağrısı, nefes darlığı, çarpıntı, baş dönmesi ve bayılma gibi şikayetler yaşayabilir. Çoğunlukla ağır üzüntü, hayal kırıklığı ve stres gibi duygusal travmalardan kaynaklanır” dedi.
Kırık kalp sendromu şüphesi olan hastaların, acil servise gitmeleri gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Buturak, Özellikle ani başlayan göğüs ağrısı, kalp krizi ile karıştırılabilir. Bu hastalarda, kan testleri, elektrokardiyografi, ekokardiyografi, telekardiyografi ve koroner anjiyografi gibi tetkiklerle tanı konulabilir dedi.
“HASTA YAKINDAN TAKİP EDİLMELİ”
Prof. Dr. Buturak, kırık kalp sendromunun genellikle kendiliğinden iyileşen bir hastalık olduğunu ancak yine de her hastanın tedavi edilmesi gerektiğini ifade ederek tedavi hakkında şunları söyledi:
“Bu hastalarda, koroner anjiyografide koroner arterler normal görünür ancak asıl sorun kalp kasında kasılma bozukluğu yapan kalp kası hasarıdır. Bu yüzden hastalar, kalp yetersizliği, ritim bozukluğu ve diğer komplikasyonlar (bayılma, kalpten beyne veya diğer organlara pıhtı atmasıvb.) açısından yakından izlenmeli ve tedavi almalıdır.
Hastada kalp yetersizliği bulguları varsa ilaç tedavisi verilmelidir. Ritim bozukluğu veya kalp içi pıhtı oluşumu gibi durumlar da uygun şekilde tedavi edilmeli ve hasta desteklenmelidir.
Kalp kası hasarının çoğu hastada geçici olduğunu ve genelde birkaç hafta içinde kalbin normal fonksiyonuna döndüğünü anlatan Prof. Dr. Buturak "Ancak çok nadir de olsa yüzde 1'den az oranda, kalıcı hasar olabilir. Bu nedenle, hastaların tanı aldıktan sonra uygun tedavi ve desteği almaları çok önemlidir diye konuştu.
ÖNLEMEK İÇİN NE YAPMALI?
Kırık kalp sendromunu önlemek için bilinen bir tedavi olmadığını ancak bazı önlemlerin işe yaradığını aktaran Prof. Dr. Ali Buturak konuyla ilgili şu önerilerde bulundu:
- Stres yönetimi ve problem çözme teknikleri öğrenmek, fiziksel ve duygusal stresi azaltmanıza yardımcı olabilir. Yoga, meditasyon, günlük tutma veya farkındalık uygulamak, sıcak banyo yapmak, kokulu mum yakmak, derin nefes alıp vermek gibi gevşeme teknikleri kullanabilirsiniz.
- Stresinizin kaynağına göre, stresinizle ilgili konuşmak ve başa çıkma yollarını paylaşmak için bir destek grubuna katılmak veya profesyonel bir danışmanla görüşmek de stres yönetimine katkı sağlar. Ayrıca sağlıklı yaşam alışkanlıkları edinmek, Akdeniz diyeti gibi sağlıklı beslenmek, düzenli egzersiz yapmak (haftada en az beş kez 30 dakika), yeterince uyumak (gece 7-9 saat), sosyal aktivitelere katılmak, sigara ve tütün ürünlerinden uzak durmak da duygusal ve fiziksel stresi önlemeye yardımcı olur.