Gelin Alma
Düğünün son günü öğleden sonra gelin alma merasimi düzenlenir. Erkek tarafından hareket eden düğün alayı dualarla uğurlanır. Hatta bu sırada damadın annesinin düğün alayının sağ salim, kazasız-belasız gelmesi dileğiyle sadaka vermesi adettendir. Düğün alayı, müzik eşliğinde, coşkulu bir şekilde sokakları dolaşarak kız evine varır. Gelin alayı damat evinde hazırlanan üzerinde gömlekler, kumaşlar, başörtüler, havluların asılı olduğu bir ağaç sopaya takılmış olan ve bir gencin taşıdığı bayrağı da beraberinde götürür. Bu bayrak, aynı şekilde kız tarafının da hazırladığı bayrakla değiştirilir. Gelini alıp geri dönülürken delikanlılar bu bayrağın üzerindekileri kapmak için birbirleriyle yarışırlar.
Cezalar
Damat tarafından gelin almaya gelen delikanlılara kız tarafının gençleri şaka niyetiyle bir takım cezalar verir. Para veren gençler cezalandırılmaktan kurtulur. Eskiden para vermeyenler bir fıçının içine koyup yuvarlanırdı, ters çevrilen at arabasının tekerleklerine bağlanan gençlere tekerlek çevrilerek ceza uygulanırdı. Bazen de yüzleri boyanır. Bu cezalarla toplanan paralara yiyecek alınarak delikanlılar ve genç kızlar bunları beraberce yerler.
Gelinin Damadın Evine İndirilmesi
Gelin alayı damadın evinin önüne geldiğinde arabadan inmeden bir hoca tarafından Arapça dua yapılır. Gelin bir tarafında kendi yengesi diğer tarafında da damadın yengesi olduğu halde arabadan indirilir. Bu sırada gelinin başında “av” adı verilen büyük bir başörtü örtülüdür. Ellerinde de iki tane başörtüsü bulunur.
Gelin bu şekilde ayakta beklerken “Algış”19 denilen geline ve ailesine iyi dileklerin temenni edildiği, kötülüklerden korunmalarının dilendiği Karaçay Türkçesi ile dua okunur. Bu duayı okuyacak kişide toplumda saygınlığı ve itibarı olmasına dikkat edilir. Bu kişi eline bir tas şerbet alarak yüksekçe bir yere çıkar ve orada algışı okumaya başlar. O dileklerini sıraladıkça orada bulunanlar her dileğin sonunda yüksek sesle “amin” diyerek bu duaya iştirak ederler.
Algış söylendikten sonra ilk önce Algış’ı okuyan kişi o şerbet dolu tastan içer, elden ele dolaşan tastaki şerbetten gençler tükeninceye kadar birer yudum içerler. Bu arada damadın annesinin daha önceden hazırladığı bir seccade ve bir elbiselik kumaş, Algış’ı okuyan kişinin omuzlarına konulur.
Duadan sonra ayakta bekleyen geline hoş geldi vermek için ailenin yakınlarından yaşlı kadınlar gelinin yanına gelirler. Gelini kucaklayarak başında avı ve ellerindeki başörtüleri alırlar. Başındaki örtü damadın yeğenine, ellerindeki örtüler de damadın en yaşlı halasına verilir.
Gelinin yanında bulunan iki tarafın yengeleri, gelinin kollarına girerek ağır adımlarla damadın evine doğru ilerlerken, bu sırada çoşkulu bir şekilde akordiyon eşliğinde gençler tarafından söylenen “Orayda Şarkısı” ile gelin eve girdirilirken dama veya balkona çıkan damadın akrabalarından bir erkek ve bir kadın bol miktarda gelinin başına ve orada bulunan davetlilere şeker ve para atarlar.
Gelin eve girdikten sonra bütün köyün kadınları gelini görmek için birbirleriyle yarışırlar. Daha sonra bahçenin ortasına bir örtü serilir ve kız tarafından hazırlanıp gönderilen “Berne” adı verilen hediyeler burada düğüne gelen kadınlara gösterilir. Bu hediyeleri kız tarafından gelen bir kadın orada bulunanlara tanıtır. Bu tanıtım yine kız tarafından gelen bir erkeğin yüksek sesle bağırması ile ilan edilir.
Bu hediyeler tanıtılırken damadın annesine, babasına, kardeşlerine, dedesine, nenesine, amcasına, dayısına, halasına teyzesine şeklinde bir sıra takip edilir. En sonunda da bir torba içinde hazırlanmış olan hediyeler “bunlar da orada bulunan misafirlerin hakkı” denilerek havaya fırlatılır. Oradakiler de bu hediyeleri almaya çalışırlar.
***
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ YAYINLARI: 8
TARİH, KÜLTÜR, SANAT, TURİZM VE TARIM AÇISINDAN ULUSLARARASI SARAYÖNÜ SEMPOZYUMU (24-26 EKİM 2014 KONYA) BİLDİRİ KİTABI
Sefer SOLMAZ*
* Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Konya./TÜRKİYE sefersolmaz60@hotmail.com