Bu gün, bu hafta hiç de tarım yazılacak bir hafta değil.
Çok şey yazılabilir. Çok şey söylenebilir ama o acıyı yaşayan değilsek hepsi havada kalır. Gidenlere duacı olmaktan, kalanlara ise elimizden geldiğince paylaşımcı olmaktan öteye geçemeyeceğiz.
Bu yaşadığımızla kıyaslanamasa da başka bir yıkıcı depreme yakalanmış biriyim.
Olacakları anlatmak istedim sadece. Kendi yaşadıklarımdan ve çevremde gördüklerimden.
İnsanlar artık hiçbir şeye güvenemeyecek uzun süre. Çünkü ev dediği yer güvensiz çıktı. Toprak diye bastıkları yer kırıldı.
Uzun süre uyuyamayacaklar. Uyku düzenleri bozulacak. Çünkü ne zaman ne olacağını bilemeyecekler. Zaman anlamını yitirecek bir süre. Çünkü 5-10 saniye de her şeyin olabileceğini yaşamışlar.
Sokaklardan sağlam evlere bakıp içleri üşüyecek ama bir şey yapamayacaklar. Yıkılmadıysa da giremeyecekler.
Yaşadıklarına şükredecekler ama bir çok şey anlamını yitirdiği için niye yaşayacaklarını bulamayacaklar.
Şimdi akıl almaz fedakârlıklar, inanılmaz güzel şeyler yaşıyoruz ama gel gör ki hayatın normal akışında bu kadar paylaşımcı olamıyoruz çoğu zaman.
Unutmayacağız unutturmayacağız diyeceğiz belki de.
Birimizin tanıdığı öldüğünde hissettiklerimizin sayı olarak on binlerle ifade edilecek katı bir acı var orta da. Gerçekten bunu hissettiğinizde hiçbir duygu yeterli olmayacak.
Karamsarlık değil. Çünkü hayat orada kalanlar ya da bizim için devam edecek. Hiçbir zaman hiç birimizin başına ne geleceğini bilemeyeceğiz. O anı yaşayanlarda bilmiyordu.
Ama gördük ki inan olmanın özünde varmış paylaşmak. Belki bir hayra vesile olur bu günler de artık paylaşmayı ya da dayanışmayı büyütürüz hayatımızda.
İnsanları istediğiniz her şeye yönlendirip gazlı tuzlu şeyler söylemek mümkün böylesi günlerde. Oturup ağlatan. Yaptıklarından dersler çıkarılan övgü yazıları. Aklınıza ne gelirse.
Hepsini boş verin. Hepsini unutun. Sadece aynaya bakıp ya bu ben olsaydım diyin. Tüm cevapları o aynada göreceksiniz emin olun.
Kaçınılmaz şekilde yine döneceğiz tarlaya traktöre. Potasyum nitrat mı potasyum sülfat mı atsak daha iyi gelir konularına. Ama nasıl ki bu gün 5 ton yerine 3 ton gübre atıp aradaki farkla bağış yapacak bir gönlümüz varsa gelin bunu hayatımızın normali haline getirelim.
Daha çok verim almak için toprağa attığımız her gübre gibi hayata farklı bakmak ve bu düşünceyle hayata da bir şeyler katmak kalan ömrümüzde bir şekilde hepimize geri dönecek insani katkılardır aslında.
Anladık ki toprağa gübre su vermek kadar hayata da iyi davranmak gerekiyor.
Gidenlere rahmet ve dua okumak kadar kalanlarla da hayatı paylaşmak gerekiyor artık.
Tarım veya bu konuda ki üretim anlamında şöyle düşünmeli sanırım. Ne kadar sağlıklı ve çok üretim yaparsam çok kazanırım yerine. Ne kadar sağlıklı ve çok üretirsem o kadar çok insana faydam dokunur.
Elimizde yaralı ve üzgün bir ülke var şu an. Ve hayat devam edecek. Bu gün ya da yarın nasıl sağlıklı ya da tekrar mutlu bir hale dönüşebileceğimiz ise sadece bizim ellerimizde.
Biz tarımcıyız. Çiftçiyiz. Depreme dayanıklı bina yapmak, yaralıları tedavi etmek bilgimizin de yeteneğimizin de dışında şeyler şu anda. Herkes her şeyi bilemez.
Elimizdekilerle buna nasıl daha iyi katkı sağlarız ona yönelmek sanırım en iyisi.
Yaptığımız işi daha iyi daha verimli yapıp kendi yeteneklerimiz ve bilgimizle kendi bildiğimiz alanda hayata da ülkeye de ne ekleyebilirime odaklanmalı bundan sonra.
Dua ve umutla…