BEKLENEN MUKADDES İNSAN
Hülasa İslam'dan önce, dünyanın hiçbir yerinde,
Huzur ve sükun diye hiçbir şey yoktu, yeryüzünde.
Romalıların  bozuk ahlâkı, her yanı  kaplamış,
Bizans sükut halinde kalmış, sesini çıkarmamış.
Bütün dünya vahşet ve zulüm içinde yaşıyordu,
Hayır  ve  faziletin  namını  anan  bile yoktu.
İnsanlar şer kuvvetleriyle,  işini  görüyordu,
Kalplerden merhamet silinmiş,halk kuvvete mahkumdu.
Şefkat ve merhamet getiren Hıristiyanlık bile,
Eski gördüğü  acıların, intikamı peşinde.
Hıristiyanlar, Yahudiye  neler yapmıyorlardı,
Baştakilerin en büyük gayeleri, harp yapmaktı.
Dünyayı ateşe verip, kan ve alevler içinde,
İnsanlar boğulurken, onlar ganimetler peşinde.
Şehirler yakılıyor, ülkeler harap oluyordu,
Hastalık, sefalet dünyayı kırıp geçiriyordu.
Fitne ve fesat kasırgaları, her yanı kaplamış,
Kasıp kavuruyordu dünyayı, her tarafı sarmış.
Beşerin emniyet,  huzur, adalet  asayişleri,
Yeryüzünden kalkmış,en muhtaç oldukları şeyleri.
Barbarlık denen şey,bütün dünyayı kaplamış sarmış,
Huzur ve adalet, asayiş  ve  emniyet  kalmamış.
Hasılı cihan, pek karanlık ve karışık haldeydi,
Islah için bir peygamber zuhuruna muhtaç idi.
Hıristiyan ve Yahudi dinlerin, bütün ümidi,
Müteveccih ahir zaman elçiyi müjdelediği,
Bütün dünya zulmet içinde, zuhurunu bekliyor,
Mukaddes Beyt'in bulunduğu yer Mekke'den geliyor.
Beklenen bu mukaddes insan,Hazret-i Muhammed'dir,
O'nun  babası  Abdullah,  Annesi de  Amine'dir.