Çiftçinin karnını yarmışlar, kırk tane gelecek yıl çıkmış ,
Geçen yıl kurak geçti,bu yıl bahar yağışları az,inşallah seneye daha iyi olur der ,gözleri hep bulutlarda olurmuş.
Taban fiyatlarını sabırsızlıkla bekler, peşin tüccara mı, yoksa ofise mi vereyim diye düşünürmüş. O tarihlerde tohum, gübre mazot hep pahalı imiş. Bir çiftçide demiş ki; Zaten de hiç ucuzladığını görmedik.
Çiftçi şu tarlaları güzden ekeyim,şunları bahara bırakayım der planlama yaparmış.. Petrol borcu, Tarım kredi, ziraat bankası kredisi, hayvanı olanların yem borcu.
Çocuğun, torunun nişanı düğünü, evin masrafları hepsi düşünülür planlanırmış.
Aylar ayları, yıllar yılları kovalamış her yıl aynı hengâme, aynı beklentiler devam edermiş.
Ekim, yağış, mahsul; gülen yüzler. Kuru tarım tabiat ananın elinde insafında çiftçilik, Yağış olursa halazadan 400 kg. alır, olmaz ise nadastan 200 kg. verim alırmış.
Çiftçi elinden mahsulü çıkardıktan 3-5 ay sonra buğday, arpa, mısır fiyatları da ikiye katlıyormuş.
Durumu iyi olan çiftçiler lisanslı depolarda ürününü emanete veriyormuş. Olmayanlar ise hemen satmak zorunda imiş.
O tarihlerde ekonomide katma değer yaratan ürünler daha çok para ediyormuş,
Çiftçi 4 paradan verdiği buğdayı, bulgur olarak geri alsa 20 para ediyormuş.
Üretici 4 paradan verdiği sütü marketten 15 paraya geri alıyormuş.
Bir gurup çiftçi bu duruma çok üzülmüş emeğinin, ürettiğinin çok ucuza gittiğini gören bu çiftçiler, o günkü devletin yetkilileri ile görüşmüşler, bir araya gelerek devletten ürünleri ile ilgili paketleme tesisleri kurdurmuşlar, yetkililer pazarlama elemanları da görevlendirerek ürünlerini memleketin dört bir yanına pazarlamaya başlamışlar.
Artık buğdaylarını, sütlerini, mercimek, nohut, fasulyelerini çok paraya satmaya başlamışlar.
Hem de çok iyi bir marka olmuşlar.
Eeee. Ne demiş Atalarımız; bir elin nesi var, iki elin sesi var.
Birlikten kuvvet doğar.
Unutmayalım dört tarafımız kuşatıldığı halde bu millet gereken cevabı çok güzel vermiştir.
Bu arada gökten 3 elma düşer,
Elmalar; çocuğunun çoluğunun geleceğini, geçimini düşünenlerin başına.
Ürününüz bol bereketli olsun.
Not: Sürekli Birlikten, Kooperatifleşmeden yazdıklarımız hikâye gibi okunmakta olduğundan bu sefer MASAL olarak anlatmaya çalıştım.