Ne dedik.
Boğazdan bize parmak sallayanların tarihine uzanacağız dedik.
Selçuklular döneminde işbirlikçiler eliyle birliği bozulan devletin beyliklerle parçalanmasıyla Moğolların istilası başlamıştı.
Türk milleti kan revan içinde kalmıştı
Sonra, Osmanlı İmparatorluğu’nun muhteşem dönüşü.
Ama burada da hiç boş durmadılar.
Devletin zayıflamasıyla özgürlük naraları başlatan işbirlikçiler, İngilizlerle birlik olup vatanımızı parçalamışlardı.
Onların da büyük çoğunluğu bizden gibiydi.
Aslında hainlerin yaptıklarının tarih sayfalarında çok detayı var.
Ama ben giriş için ‘en’ özetini verdim.
Çünkü bize parmak sallayanların tarihi buralardan başlıyordu.
Bugün hala etkisini gördüğümüz en acısı ise Balta Limanı anlaşmasıydı.
1837 yılında İngiliz destekli isyanlarla Osmanlı İmparatorluğu’nu ekonomik bakımdan zor bir dönem içerisine soktular.
Saldırı hem içerdeki işbirlikçiler, hem de dışardan başlamıştı.
Rus muhatarasına karşı Osmanlı Devleti, İngilizlerden yardım almak için 16 Ağustos 1838 senesinde Osmanlı-İngiliz Balta Limanı Ticaret Antlaşması’nı imzalamak zorunda kaldı.
İmzalattılar.
Şimdi bu anlaşmanın maddelerine iyi bakın
Daha önceden bulunan kapitülasyonlarla güvence sağlanan bütün haklar ve imtiyazlar süresiz şekilde devam edecek.
İngilizler sanayi ve tarım ürünlerini Osmanlı Devleti’nde ayrıcasız bir şekilde satabilecek ya da satış amaçlı satın alabilecek.
Osmanlı Devleti bütün tekelleri kaldıracak ve “tezkere” (pusula) uygulamasına son verecek.
İngiltere ve kolonilerinde üretilen bütün mallar, değerleri üzerinden yüzde 3 gümrük vergisi ödenmek şartıyla Osmanlı devletine girebilecek. Eğer üretilen mal içeride satılacak olursa ek olarak yüzde 2’lik ek bir vergi alınacak.
Yani alınan mala yüzde 5 de vergi vereceğiz.
Herhangi bir malı Osmanlı Devleti’nde satın alan İngiliz tacir, bütün iç gümrüklerin bedeli olarak malın kıymeti üzerinden yüzde 9 vergi ödeyecek. Şayet bu mal satılacak olursa yüzde 3 oranında ek vergi daha ödeyecek.
Bizden alınan mala yüzde 12 vergi ödenecek.
İngiliz tacir, Osmanlı Devleti’nin en imtiyazlı tüccarının yararlandığı şartlarla ticaret yapma serbestisine sahip olacak
Ederi kuruş cinsinden saptanan gümrük tarifeleri daha önce 14 senede bir yenilenirken şu andan itibaren 7 senede bir yenilenecek.
Anlaşmayı gördünüz mü?
Ta o zaman; ‘Siz üretmeyin, satmayın. Bizden alın’ dediler.
Bugünün temelini attılar.
Sonra ne mi oldu?
O günden sonra Osmanlı Devleti İngiltere’nin yan sömürgesi haline geldi.
Yerli tacirlerin yabancı tacirlerle yarışması zorlaştı, yerli tacir ticaret hayatından çekilmek durumunda kaldı.
Osmanlı Devleti’nde üretimin azalıp, küçük işletmeler kapanırken, işsizlik arttı.
Esnaf tesanüt kuruluşları olan dernekler (lonca) bu gelişmeler neticesinde önemini kaybederken, dönmelerde boğaza yerleşti.
Sömürünün köklerini salmak için ‘Türk’ gibi görünmek zorunda olduklarını iyi biliyorlardı.
Sonuç olarak, Osmanlı Devleti’nin ekonomisinin tek koruma sistemi olan tekel (monopol) uygulamasını kaldırdığı, ülke içindeki ticarete İngiltere vatandaşlarının dahil olmasına izin verdiği ve İngiliz tacirlerin vergilerini yerli tacirlerden az tuttuğu için küçük işletmelerin yok olmasına, parasal çöküntünün hızlanmasına, devletin bir borçlarının ve işsizliğin artmasına neden olduğu için Osmanlı Devleti’nin yıkılma dönemi de hızlandı.
Şimdi bize ayar çekenleri, ekonomi modelleri sunanları, üretime ve yatırıma ‘Laiklik elden gidiyor’ diye engel olanları, tarihi süreçten de tanıyın.
Dövizle kısa vadede müthiş karlar sağlayarak ekonomimizi çökertenlerin kimin yavruları olduğunu hatırlayın.
Unutmayın bunlar iyi kazıklarlar.
Çünkü Boğazı tutmuşlar..