13 Nisan Salı günü başlayan mübarek Ramazan ayını 12 Mayıs Çarşamba günü uğurladık.
Yarın Allah nasip etti, bayramı da idrak ettik.
Anadolu da her ramazan ayı sonunda “Allah’ım bu aylara, bu günlere yine sağlıkla kavuştursun” diye dua edilir.
Bizde millet olarak o duamızı yaptık.
Muhabir olarak görev yaptığım dönemlerde siyasi partilerin ve sivil toplum örgütlerinin Bayramlaşma programlarını hep takip etmişimdir.
Özellikle Ramazan Bayramı’nda yapılan bayramlaşma programlarında konuşmaların tamamına yakını” Buruk bir bayram kutluyoruz” olurdu.
Konuşmanın devamında da ya İsrail, ya Ermeni, ya Rus, ya da Amerika lanetlenirdi.
Çünkü “Buruk bir bayram kutluyoruz” cümlesi halkı Müslüman olan ülkelerde bu devletlerin uyguladığı vahşet ve akıttığı gözyaşını anlatmak içindi.
Geçmişi biliyorsunuz. Ama şu 40 yıldır bu devletlerin Müslüman halk üzerindeki vahşeti bitmedi.
Biri başlar, öteki devam ettirir.
Vahşet ya Filistin’dedir, ya Afganistan da, ya Doğu Türkistan da, Çeçenistan da, Kırım da, ya Irak’ta, ya Suriye de, Yemen de, Somali de, Sudan da, Libya da.
Ya da kendi topraklarımızdadır.
Yani hep Müslümanların kanı ve gözyaşı akar.
Mübarek Ramazan günleri daha çok akar.
Bizde, Ramazan Bayramı’nı her yıl buruk kutlarız.
Bu yılda değişen bir şey yok.
Yine İsrail.
PKK Kandilde, Suriye de, Ermeni de Karabağ da dersini aldı.
Şimdilik seslerini kestiler.
Çin, Rusya, Amerika’nın şımarıklığı devam.
Türkiye, Pakistan, Yemen ve Katar dışındaki Suudi Arabistan, BAE, Mısır gibi halkı Müslüman olan ülkelerin sözde liderlerinin de sessizliği devam.
Türkiye çırpınıyor, Türkiye yırtınıyor.
Türk halkı zalimlere dersini vermek için ayakta bekliyor.
Yetti gayri diyor.
Osmanlının dağılışından bu yana gözümüzde yaş bırakmadınız diye söyleniyor.
Unutmayın.
Bir Türk dünya ya bedeldir.