Tüm canlı ve cansız varlıkların oluşturdukları doğal ortama çevre diyoruz.
Doğada bulunan madensel, bitkisel ve hayvansal türler bir uyum ve denge içinde bulunur.
Hiçbir tür ötekinden ayrı düşünülemez. Hepsi birbirinin etkisi altındadır. Birinin varlığı, ötekinin varlığına dayanır.
Örneğin İnsanların bitkilere ve hayvanlara, onların da toprağa ihtiyacı vardır. Toprak ise bitkiye ve suya muhtaçtır.
Bitkiler, nemi tutar, ağaçlar rüzgâra karşı koruma sağlar, toprağın aşınmasını önler, iklimi düzenler, kuşlar için barınak sağlar. Kuşlar zararlı böcekleri avlayarak tarımsal bitkilerin verimini artırır. Hayvanların temel besinleri bitkilerdir.
Bazı hayvanlar da başka hayvanları besin ve besin üreticisi olarak kullanırlar. Bitkilerin ve bakterilerin işbirliği olmasaydı, insanlar ve öteki canlılar için çok önemli olan bazı kimyasal maddeler üretilemezdi.
Yine canlılar için öldürücü olan organik artıkların yok edilmesi bitkilerin ve bakterilerin işbirliğine dayanır.
Görülüyor ki, doğal çevrenin temelini oluşturan madensel, bitkisel ve hayvansal türlerin varlıklarını sürdürebilmeleri için bir uyum ve denge içinde olmaları gerekiyor.
ÇEVRE BİZİMDİR.
Onu sevmek ve korumak için başkalarını beklemeyelim. Tek bir dünyada yaşıyoruz.
Sorunlarımız ortak ve birbirine bağlantılı. Üzerinde yaşadığımız bu topraklar, bu ülke bizim. İnsanca yaşamak için elele vermeli, birbirimizin haklarına saygılı olmalı, tüm canlılara yaşama hakkı tanımalıyız.
Büyük küçük hepimizin çabası önemli. Bireysel çabalar sonucu elde edilen değerler zamanla çevreye büyük katkılar sağlar. Ülkemiz bitki ve hayvan varlığı, denizler, göller, ekolojik oluşumlar ve tarihi değerleri ile çok zengindir. Bu kaynakların çoğunun yenilenebilme imkanı olmadığından koruyarak kullanmalıyız.
Temiz ve sağlıklı bir çevrede yaşamak istiyorsak, ihtiyacımız kadar üretmeli, ihtiyacımız kadar tüketmeliyiz. Çevre değerlerini bozmadan, doğal kaynakları tahrip etmeden kullandığımız takdirde hem ülke ekonomisine hem de ekolojik değerlerin korunmasına katkı sağlamış oluruz.
Her zaman, doğanın bütünlüğünü korumaya özen göstermeliyiz. Bizler ve çocuklarımız, berrak bir gökyüzüne, yemyeşil topraklara, masmavi denizlere lâyığız.
Hepimize solunacak temiz hava, içecek temiz su, işleyecek temiz toprak, gürültüsüz bir ortam dileğiyle...
Yağan yağmur taneciklerinin toprakla bütünleşmesini, ay ışığının yıldızlarla birlikte karanlığı yırttığını o anda herşeyin ne kadar güzelleştiğini biliyoruz. Yağmurla gelen toprak kokusunda doğayı içimizde hissediyoruz.
Gökkuşağının renklerinin görüntüsü içimizi ısıtıyor. Her zaman tedaviden önce koruma, koruyarak kullanma ve geliştirerek korumayı prensip edinmeliyiz. Çevremizin kirlenmesi, yeni hastalıkların, ani ölümlerin habercisidir.
Çevremize verilen zararlar hepimize verilmiş demektir. Duyarlı olmalı, sorumluluğumuzu bilmeliyiz. Çevremiz için çalışanlara yardımcı olmalı. Hepimiz birer gönüllü çevreci olmalıyız.
Bu dünyanın çocuklarımıza bırakacağımız bir emanet olduğu bilinciyle, "Kesilen her ağaç, insanlık onurunun tabutudur.
"haykırışıyla yaşamaya değer yemyeşil bir dünya için, yemyeşil bir çevre, insana ve insanlığa lâyık bir dünya dileğiyle...
SAYGILARIMLA...