Babasının yıpranan ayakkabılarını götürdüğü tamircide gördüğü makine ve ekipmanlardan etkilenerek mesleğe küçük yaşta gönül veren 68 yaşındaki Mustafa Bebe, küçükken eline geçen para ile çivi alarak, yakınlarının yıpranan ayakkabılarını tamir etmeye başladı.
Mesleğin acemisi olduğu için zaman zaman ailesinin "Ayakkabı tamircisi olsan da biz de kurtulsak" diyerek şakalaştığı Bebe, 1969 yılında işitme engelli ustasının yanında çırak olarak mesleğe adım attı.
"Köşker olacağım dedim"
Tarihi Kapalı Çarşı'daki küçük dükkanında mesleğini devam ettiren Bebe, AA muhabirine, 4 kardeş olduklarını, "çerçilik" yapan babasının gittiği köylerde sattığı oya, boncuk, tığ ve örgü işleri ile kendilerini büyüttüğünü kaydetti.
İlkokula giderken teneffüslerde arkadaşlarıyla oynamak yerine okul bahçesinin duvarından karşıda bulunan ayakkabı tamircisini izlediğini ifade eden Bebe, "İlkokul 3. sınıfta iken sınıfımıza müfettiş geldi. Bize, büyüyünce ne olmak istediğimizi sordu. Kimi berber olacağım dedi. Hatta unutmam, bir kız 'gelin' olacağım' dedi, gülüştük.
Ben de köşker olacağım dedim. Müfettiş, 'Köşker ne demek?' dedi. Ben de 'Karşıda köşker Mehmet amca var. Babamın tamir işi olunca beni oraya gönderir' dedim. Müfettiş onun kundura tamircisi olduğunu söyledi. Ben de mesleği sevdiğimi ve büyüyünce onu yapmak istediğimi belirttim." şeklinde konuştu.
Bebe, ayakkabı imalatçısı kuzeninin de desteğiyle 55 yıl önce işitme engelli ustasının yanında çırak olarak mesleğe atıldığını anlattı.
"Mesleği severek yapıyorum"
Çanta, cüzdan, telefon, silah kılıfı, muhtar mühür kapları, saat kordonu, tüfek kayışı ve tüfek kılıfı tamiri de yaptığını kaydeden Bebe, "Mesleği severek yapıyorum, 2 çocuk büyüttüm, evimi, arabamı aldım. Çocuklarımın bütün ihtiyaçlarını giderdim. Hep bu mesleği yaptım, başka işle meşgul olmadım. 5 çırak yetiştirdim. Biri polis, biri bakkal, 2'si emlakçı oldu. Biri de rahmetli oldu." ifadelerini kullandı.
Çırak bulamamaktan yakınan Bebe, sağlığı el verdiği müddetçe mesleğini sürdüreceğini sözlerine ekledi.