Türkiye, Pandemi sürecinde AB ve OECD ülkeleri içinde okullarını Eğitim-Öğretim’e en uzun süre kapatan ülkelerden birisi olmuştur. Koronavirüs salgınının ortaya çıkmasından sonra okullardaki eğitime ara verilerek Eğitim- Öğretim süreçleri dijital imkanlar kullanılarak evlerden yürütülmüştür. Ortaya çıkan bu durum eğitim sistemimiz için birçok fırsatı ve riski beraberinde getirmiştir. Tüm öğrencilerin internet üzerinden EBA ara yüzüne ve TRT EBA TV’ye ulaşma imkanının eşit olmaması, eşit olsa dahi ev ortamlarının sağlıklı bir Eğitim -Öğretim süreci geçirmek için uygun olup olmaması ve öğrencilerin öğrenmek için ihtiyaç duyduğu şartlar öğrencilerin öğrenmelerini etkileyen önemli faktörler olarak öne çıkmıştır. Özetle öğrencilerin sahip olduğu imkanlar ve öğrenme alışkanlıkları öğrenmelerini doğrudan etkilemiştir.
Salgının başlangıcında okullar en fazla 1. Sınıf düzeyinde açık kalmıştır. 1. Sınıfta dahi öğrenciler 15 gün yüz yüze eğitime devam edebilmiştir. Bu süreçte öğrenmenin devamına ilişkin atılan adımlara rağmen, öğrencilerimizin eşit koşullarda ,nitelikli uzaktan eğitime erişimleri mümkün olamamış; eğitim sisteminde var olan eşitsizlikler derinleşmiştir. Bu sebeplerle psikolojik, sosyal kayıplar ve öğrenme kayıpları ciddi boyutlara ulaşmıştır. Bu kayıpları yok saymak , görmemezlikten gelmek, Eğitim- Öğretim süreçlerine devam etmek mümkün değildir.
Salgının büyük ölçüde kontrol altına alındığı bu dönemde, Eğitim – Öğretim’in güvenli, dikkatli şekilde yapılacağı ortamlar, derslikler, okullar sağlanmış bulunmaktadır. İçerisinde bulunduğumuz süreçte, Eğitim camiası için en önemli konu “Telafi Eğitimi” dir. Burada öncelikle öğrencilerin seviye tespiti yapılmalı, evde uzun süre kapalı ortamda kalmış öğrencilerin psikolojisi üzerine eğilinmelidir.
İçerisinde bulunduğumuz süreçte her öğrencinin farklı şartlarda eğitim sürecini geçirdiği göz önüne alındığında her bir öğrencinin farklı düzeylerde telafi eğitim sürecine başlayacağı söylenebilir. Bu durumda telafi eğitim sürecinde öğrencilere verilecek eğitim bir öğrenci için tekrar konu niteliğinde olurken bir diğer öğrenci için hiç karşılaşmadığı bir konu olarak karşısına gelecektir. Bu durumda sınıf kontrolü ve öğretimin hangi düzeyde gerçekleştirileceği konularında Öğretmenler oldukça zorlanacaktır. Bu durumla karşılaşmamak adına Öğretmenler’e Telafi Eğitimi sürecinde bazı görevler düşmektedir. Öğretmenler, öğrencilerin ev ortamı ve derslerini takip edip edemediği konularında gerekli kontrolleri yapmalıdır. Müdahalenin gerekli olduğu noktalarda öğrenciyle veya veliyle iletişime geçerek gerekli müdahalelerin yapılması telafi eğitim sürecini kolaylaştıracaktır. Aksi halde Öğretmenler’in öğrencilerinden uzak kalması ve uzak kalınan sürede Öğretmen – Öğrenci iletişiminin olmaması telafi eğitim sürecini zorlaştıracaktır.[1]
TELAFİ EĞİTİMİ İÇİN TEMEL İLKELER NE OLMALIDIR?
- Hiçbir öğrenci olması gereken düzeyin gerisinde bırakılmamalıdır.
- Öğretmenler her türlü koşulda desteklenmelidir.
- Telafi sürecinin hayata geçirilmesi, öğretmenlerin ve öğrencilerin bireysel çabasına bırakılmamalıdır.
- Öğrencilerin öğrenmeye etkin bir şekilde katılabilmeleri için sosyal ve duygusal iyi olma halleri öncellendirilmelidir.
- Her bir öğrencinin öğrenme kayıpları ve eksiklerini tespit etmeye kaynaklık edecek geçerli, güvenilir ve aynı zamanda süreç odaklı bir ölçme değerlendirme yaklaşımı benimsenmeli ve uygulanmalıdır.
- Karar alma süreçlerinde telafi programının genel çerçevesi ve temel prensipleri merkezi düzeyde belirlenmeli; uygulamada okulların ihtiyaçları esas alınmalı ve giderilmelidir.
- Yalnızca geriye dönük ve kayıp odaklı bir planlama değil, mevcut sınıf düzeyi ile uyumlu bir planlama yapılmalıdır.
HANGİ ALTERNATİFLER KULLANILMALI?
Telafi için okullarda geçirilen süreyi artırmaya yönelik alternatifler şöyle sıralanabilir:
- Yaz okulu uygulaması
- Öğretim yılının erken başlatılması
- Haftalık okul günü sayısının artırılması
- İYEP ve DYK’ların telafi süreçleri için kullanılması
- Seçmeli derslerin telafi süreci için uyarlanması
- Ayrıca öğrencilerin sosyal ve duygusal iyi olma hallerinin sağlanabilmesi için birbirleriyle etkileşimlerini artırmaya yönelik olarak da ek zamanlar oluşturulmalı. Bunun için teneffüs sürelerinin uzatılması seçeneği değerlendirilebilir.[2]
[1] Mustafa Altunel,[Star, 11 Nisan 2020]
[2] TEDMEM “Türkiye’nin Telafi Eğitimi Yol Haritası” Başlıklı Rapor,Türk Eğitim Derneği,Ankara 29-05-2021