EVDE NEŞELENİN

Koronaviris tehdidi yüzünden sadece ülkemiz de değil, dünya da uygulanan en önemli tedbirlerin başında evde kalma geliyor.Sağlık Bakanımız da açıkladığı tedbirler arasında “Evde kal”, “Hayat eve sığar” sloganı kullanmıyor...

Koronaviris tehdidi yüzünden sadece ülkemiz de değil, dünya da uygulanan en önemli tedbirlerin başında evde kalma geliyor.

Sağlık Bakanımız da açıkladığı tedbirler arasında “Evde kal”, “Hayat eve sığar” sloganı kullanmıyor mu?

Yani virüsten korunmanın en etkili tedbirleri arasında evde kalmak ilk sırada geliyor.

O zaman çağrıya uyalım ve evde kalalım.

Çünkü bu çağrı bizim sağlığımız için yapılıyor.

Devlet yetkilileri içi boş bir açıklama yapmazlar. Çünkü bu açıklamanın karşılığının olmaması halinde devlet ciddiyeti zarar görür.

“Evde sıkıldık” diyenleri duyuyoruz.

Şimdi geçelim mizah bölümüne.

Evli olan erkek ve kadın her daim bir birlerine “Seni çok seviyorum” diyerek sevgilerini ilan ederlermiş. Neyse bir gün erkek sevgiyi ölçmek için plan yapmış. Bir arkadaşıyla da planını paylaşmış.

Ona; Ben çok hasta gibi yatağa yatacam. Sen de bir gün sonra acayip kıyafetler içerisinde ‘Hızır a.s’ gibi bize gel.

Bana, “Senin canını almaya geldim. Ama seni seven birisi canını verirse seni bağışlarım” de.

Ben de “Hatun beni çok seviyor” derim. Sonra yaşananları beraber görürüz demiş.

Planlandığı gibi adam hastalanmış ve yatağa düşmüş. Hep ölüyorum, her halde ölecem diye sayıklarmış.

Derken iki gün sonra acayip kıyafetli birisi içeri girmiş ve adama dönerek “Senin canını almaya geldim. Herkesle helalleş. Ama seni çok seven birisi ben canımı veririm derse seni bağışlarım diye seslenmiş.

Adam da eşini gösterip “Benim hatun her zaman bana seni çok seviyorum. Senin yerine ben öleyim” derdi. Ona bir sor deyince hanım kapıya doğru kaçarcasına hareket ederken hızır gibi görünene de “ Daha Mehmet daha sen” diyerek odadan kaçmış.

Küçükken dinlediğimiz bu hikaye 10 gündür evde kalınca aklıma geldi. Virüsün yakın temastan geçtiği anlatılıyor ya; bir birlerini çok sevenleri görmek lazım.

Madem mizah bölümüne geçtik.

Bir fıkra ile de bugünkü yazımı bitirelim.

Kasabanın sonradan görme zenginlerinden olan Halim Ağa, dükkanına alışverişe gelen köylülere başlar zenginliğini anlatmaya:

- İki bin koyunum var, bin beş yüz dönüm arazim var, elli tane tosunum var, diye sıralarken, köylüsü Hakkı'da yanlarından selam vermeden geçer.

Halim ağa köylüsü Hakkı’nın selam vermeden geçmesine bozularak:

Hakkı neden selam vermeden geçiyorsun? Selam Allah’ın selamıdır, der

Hakkı düşünmeden şöyle cevap verir.

Halim ağa yalanını bölmek istemedim de ondan selamsız geçtim.

Virüsün biran önce geçmesi duasıyla Allah’ıma emanet olun.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Köşe Yazıları Haberleri