SARAYÖNÜ DÜĞÜNLERİ (3)
Sarayönü’nde Yaşayan Çerkezlerin Düğün Gelenekleri
Sarayönü’nde yaşayan Çerkezler yoğun olarak, ilçeye bağlı Ertuğrul Köyü’nde bulunmaktadırlar. Ancak zaman içinde Sarayönü merkezinde de yaşam sürdürülür olmuştur. Buna karşın geleneklerde çok fazla bozulma olmamış, günün koşullarına uygun hale getirilmekle beraber özde aynı kalınmıştır.
Kız İsteme: Genel olarak Çerkezlerde evlilikle alakalı konuların büyüklerle, anne ve babayla açıkça konuşulması ayıp sayılmaktadır. Bütün ilişkiler arkadaşlar, yengeler veya enişteler aracılığıyla yürütülmektedir. Evlenmeye karar veren kız veya erkek, aracılarla bunu anne babasına bildirir. Düğüne kadar bütün süreç, olumsuz sonuçlanması ihtimaline karşı mümkün olduğu kadar gizli yürütülmektedir. Erkek tarafının büyükleri toplanarak “kız isteme” için gidecek kişileri belirler. Bu kişiler genellikle, kız tarafında sözü geçecek aile büyükleri(amcalar),dayı tarafından biri veya babanın arkadaşları olmaktadır. Damat adayının kendisi ve babası kız istemeye gitmemektedir. Ayrıca gidenler arasında kadınlar da yer almaz. Gidenleri kız evinde yine ailenin büyükleri veya duruma göre babanın yakını karşılar. Kızın babası bu merasime katılmamakta ve gelenlerle muhatap olmamaktadır. Ayrıca kızın kendisi de konukların yanına çıkmamaktadır. İlk istemede ekseriyetle “aile büyüklerine müracaat edelim, görüşelim, gün gelin” denerek olumlu cevap verilmemektedir. Sonra da, yanıt olumsuz olacaksa bu açıkça söylenmez, biz size haber veririz denir.
Hane Görme: Kızın ailesi erkeğin ailesini tanımıyorsa, ekonomik ve sosyal vaziyetini bilmiyorsa, istemeye gelenlere “çabuk olmayalım, kimi adetlerimiz var” denir. Bundan anlaşılan, kızlarını nasıl bir yere vereceklerini görmek yani “hane görme” istemeleridir. O zaman gelenler, kendilerini nerede nasıl bulabileceklerini detayıyla bildirirdi. Fakat zamanı konuşulmaz; bunu kızın ailesi belirlerdi. Hane görme; saygın, dürüstlüğüyle tanınan bir veya birkaç erkek tarafından yapılırdı. Kız tarafı, habersiz giderek kim olduklarını söylemeden her tarafı titizlikle incelerdi. Eve, avluya, bahçeye, hayvanlara, ilişkilerine, yaşlılarının otoritesine, müstakbel kaynananın davranışlarına bakılırdı. Sonuç olumluysa vedalaşırken kendilerinin hane görme için görevlendirildiklerini açıklar ve konuyu tekrar görüşebileceklerini bildirirlerdi. Hane görme iki veya üç gün sonra erkek tarafı hediyelerle kızın ailesine bir heyet gönderir, sonrasında nikâh için gün belirlenirdi. Bu gelenek bugün uygulanmamaktadır. Eskiden de toplumun üst sınıfları arasında uygulanmaz, böyle bir talep hakaret sayılırdı.
Nikâh: Nikâh kız evinde yapılmaktadır. Nikâh merasimine damat ve gelin katılmayıp kendi adlarına vekil tayin ederler. Nikâhta hoca ve damatla gelinin vekillerinden başka şahitler de hazır bulunmaktadır. Merasim ayakta yapılır. Önceden herkesin nikâh esnasında kesinlikle şapka giymesi bir ananeydi. Hoca, gençlerin vekillerinden fikir değiştirip değiştirmediklerini, vasilerinin karı-koca olmalarına razı olup olmadığını sormaktadır. Sonra üç sefer dua okuyarak her defasında vekillere onaylayıp verip vermediklerini sırayla sormaktadır. Vekillerin yanıtından sonra hoca yeniden dua okur. Nikâh merasiminde oyunlar ve başka eğlenceler olmaz. Nikâh kıyıldıktan sonra sofra kurulur, gençler için, akrabalık için iyi dilek konuşmaları yapılır.
Düğüne Hazırlık: Nikâhtan sonra gelin kız baba evinde bir sene veya daha fazla kalmaktadır. Bu süre içinde çeyiz ve erkek tarafının akrabaları için hediyeler hazırlanır. Bu dönemde genç teyzeler, halalar, gelinler, komşu kadınlar ona yeni ailesinde nasıl davranması gerektiğini, kocasının ve diğer yaşlıların karşısında ne gibi görevleri olduğunu öğretirler. İlk geceden başlayarak evlilik yaşamının gerekleri anlatılır. Bu süreç boyunca gelin kız akrabalarının ve yakın komşularının düğünleri dışında diğer sosyal etkinliklere katılmamaktadır. Katıldığında da evli kadınlar gibi sadece izleyici olur. Akşamları kızın yanına kız ve erkek arkadaşları gelir. Gece oturması diye adlandırılan sohbet ve eğlenceler düzenlenir. Nikâhtan önce arkadaşlarıyla birlikte kızın evine rahatça girip çıkabilen damat, bundan sonra evin çok uzağından geçmek, kızın ailesinden yaşlılarla karşılaşmaktan kaçınmak zorundadır.
Gelin Alma: Dini nikâh ve başlığın alınmasından sonra gelin alma günü kararlaştırılır. Düğünler önceden ekseriyetle güzde, hasat bittikten sonra yapılmaktayken günümüzde bu duruma pek uyulmaktadır. Ailenin büyüğü düğün için akrabalarına, köylülerine, kendi arkadaşlarına haber verir. Gelin alma, “gelin alıcı sofrası” ile başlamaktadır. Merasimin nasıl yapılacağı konuşulur ve gelin alıcı konvoyunun başkanı seçilir, görevler belirlenir. Gelin alıcıya refakat için seçilen atlı gençler kendilerine gösterilen bu güveni onur saymaktadırlar. Gelin arabası kırmızı bir örtüyle kaplanmaktadır. Arabada damadın kız kardeşi veya başka bir akrabası ve mızıkacı bulunur. Arabanın çevresinde atlılar olur. Gelin alıcı, günün aydınlık vaktinde yola çıkarılır. Gelin alıcı alayın gelinin köyünün girişinden başlayarak evin avlusuna girinceye kadar engellenmeye çalışılır. Atlı gençlerin en başta gelen görevi arabanın kırmızı örtüsünü kaptırmamaktır. Gelini evden çıkarma ve arabaya bindirme görevi damadın kardeşinin veya yakın akrabalarından bir erkeğin görevidir. Gelini oturduğu yerden kaldırmak ve odadan çıkarmak için belirli bir miktar para vermek gereklidir. Ayrıca avludan ve köyden çıkarken gençler tarafından yolu kesilen gelin alıcıdan geçiş bedeli alınmaktadır. Gelinle beraber çoğunlukla yengesi, teyzesi, amca-teyze erkek çocuğu veya kızı olan gelin arkadaşı gelir ve yaşayacağı eve yerleşinceye kadar onunla beraber kalmaktadır. Önceden gelin damadın bir akrabasının veya arkadaşının evine getirilir ve gelin çıkarmaya kadar orada kalırdı. “Voraydade” şarkısı eşliğinde arabadan indirilir ve özel hazırlanmış odaya götürülür. Bu sırada enteresan bir seremoni yaşanır. Damadın büyük ninesi varsa temsili olarak evden kaçar ve güzel sözlerle, vaatlerle ikna edilerek geri getirilir. Bir müddet sonra, “Voraydade” şarkısı eşliğinde gelini yeni akrabalarıyla tanıştırma merasimi yapılır. İkinci sefer, sadece kadınların katıldığı bir merasim yapıldıktan sonra gelin kaynanasının yanına girmekte serbest olur. Damat bütün düğün boyunca bir arkadaşının evinde kalır. Sağdıç ve yardımcısı gereken her şeyi yapmaktan sorumludur. Arkadaşları, düğüne gelen gençler, damadı burada görmeye gelirler ve ananelere bağlılığını, dayanıklılığını ölçerler. Uygun bir fırsatta damat kaçırılabilir ve “kurtarmalık” alınarak iade edilir. Düğünün son günü, başka bir deyişle gelin getirildikten üç dört gün sonra damat çıkarma yapılır. Damat arkadaşları eşliğinde kaldığı evden törenle kendi evine getirilir.