LADİKLİ AHMET AĞA İLE İLGİLİ KÜLTÜREL HAYATTA SON YILLARDA GÖRÜLEN ALGISAL DÖNÜŞÜM VE ÇEŞİTLENME (2)
Son yıllarda mezarını ziyaret edenlerde artış görülmesi
Türk kültüründe geçmişten günümüze insanın ölümüyle birlikte değerbilirlik devam etmektedir. Bugün Anadolu’da halk arasında helva dağıtımı, cenaze adına yemek verilmesi, kuran okutulması, çeşitli (7, 40, 52) gecelerde anılması, vb. gelenekle birleşmiş dini merasimlerin tamamı ölünün bu dünyadan ayrılmasıyla geride bıraktığı yakınlarının hayatından silinmediği ve ona gösterilen saygının
bir ifadesidir.
Geçmişte atalar kültü içerisinde değerlendirilen bu husus önemli bir yer tutar. “Ata mağaraları, ata mezarları, yani ölenlerin defnedildikleri yerler, Türkler için mukaddestir, oralar kirletilmez, yabancıların ayak basmasına izin verilmez. Ata mezarları muayyen zamanlarda ziyaret edilir ve bu mezarlarda ataların ruhlarını memnun edecek şekilde âyinler yapılır, kurban kesilirdi.” Öyle ki ölmüş atanın, ruhunun âdeta yaşadığına inanılırdı. “Orta Asya Türkleri arasında, ata ruhlarının, mensup oldukları aile fertlerini, boy ve kabile mensuplarını kötülüklere, düşmanlara karşı koruduklarına inanırlardı. Bu inanca göre ata ruhları düşmana karşı, bir güç olarak savaşlara iştirak eder, düşman ordusunun yenilmesine yardımcı olurlardı. Türkler arasında bu inanç İslâmî devrede de, yeni bir renk kazanarak devam etmiştir. Şehitlerin, yeşil sarıklı gazilerin, evliyâların, gayb erenlerinin, tıpkı ata ruhları gibi düşmanla savaşan orduya yardım ettiğine inanılırdı.”
Abdülkadir İnan konuyu günümüzle özdeşleştirerek: “Bu Oğuzların torunları olan bugünkü Anadolu Türklerin’de de eski inanç ve göreneklerin derin izlerine rastlanmaktadır. Folklorcularımızca tespit edilen alkarısı (albastı) efsanesi, uzun ömürlü olması için çocuklara Yaşar, Durmuş, Satılmış, Satı… gibi adlar vermek, türbelere ve kutlu ağaçlara, çalılara paçavra parçaları bağlamak, hastalık dolayısiyle çocuğun adını, özel bir törenle, değiştirmek kötü ruhlardan korunma maksadiyle ‘iyi saatte olsunlar’ demek gibi âdetler bu cümledendir.” demektedir.
Bu bilgilerden hareketle bildiri konumuz olan Lâdikli Ahmet Ağa’nın mezarının ziyaretçi aldığı, hatta ziyaretçi sayılarının göreceli olarak her geçen yıl arttığı söylenebilir. Elbette ziyarete gelen kişilerin kendilerine göre çeşitli sebepleri olacaktır. Allah rızası için, Allah dostunun mezarını ziyaret etmek istemenin yanında, Yaradan’dan çeşitli istekleri olanların onu vesile kılmayı düşünmeleri de değerlendirilebilir. Burada Ahmet Ağa’nın mezarının son yıllarda ziyaretçilerinin artması, onun bilinilirliğin artmasıyla yakından ilgilidir. Ayrıca, dini okuma ve ilginin çoğalması, Lâdik’in Konya Afyonkarahisar yolu üzerinde bulunarak ulaşımın kolay olması ve özel araçların artması, vb. hususlar da etkili olmuştur. Burada vefat eden birinin hatırasının son yıllarda güçlü bir biçimde canlandığı söylenebilir.
Ayrıca son yaptığımız Ahmet Ağa’nın mezar ziyaretlerinde mezar başında ziyarete gelen kişilerin oturabileceği, daha rahat dua edebileceği banklar oluşturulmuştur. Bunun yanında mezara yakın bir yerde, içerisinde çeşitli dua kitapları bulunan, yağmur, kar ve rüzgârdan korunaklı, demir ayak üzerinde âdeta bir kuş kulübesi gibi estetik görünümlü kitaplık yapılmıştır. Mezar ve çevresinin çeşitli ziyaretçilerce temiz tutulması ve çeşitli bitkilerle süslenmesi de dikkatleri çekmiştir. Mezar yakınlarında üzerinde Sahibül Hayrat 2009 yazan bir çeşme de bulunmaktadır.
Türk kültüründe mezar başlarına dikilen mezar taşlarının da önemli bir yeri vardır. Bu hususta da geçmişten günümüze getirilen çeşitli kültürel zenginlik ve birikim söz konusudur. Belki burada akıllara ilk olarak balbal gelecektir. Balbal “(1) Öte dünyada hizmetli olarak kullanılacağına inanılan, öldürülen önemli düşmanların ruh kimliği; (2) Öldürülen kahramanın mezarına dikilen ve öldürülen önemli düşmanların ruhlarının bulunduğuna inanılan şekilsiz taşlara verilen ad.” “Balballar, ölen alpın, hayatında öldürdüğü düşmanların adına mezarına konulan taşlardan ibarettir.” İslami dönemle birlikte mezar taşı şekilleri, süslemeleri ve sözleri kültüre zenginliklerden biridir.
Ahmet Ağa’nın mezarında bulunan ayak ve başucundaki taşlara göz atıldığında ziyaretçiler tarafından aşağıdaki şiir parçaları ve sözler görülecektir:
Başucu ön taraf:
Allah
Bismillahirrahmanirrahim
Lailaheillallah Muhammedurrasulüllah
Kibar-ı Evliyadan Ladikli Ahmet Ağa
Efendi Hazretleri’nin Kabridir
Allah’ın rahmeti Peygamberimizin
Şefaati üzerine Olsun. Amin
Doğum: 1303-Vefatı: 1969
(Nemmegahu nakkaşehu gafara zünubehu)
Başucu iç taraf:
Kainatın dili vardır o da besmeledir Hz. Muhammed (S.A.V.)
Kabir sarayından başka istirahatgâh yoktur Hz. Şems-i Tebrizi (Ks.)
İslam Dini ilaç gibidir derman uman hastaya Hz. Mevlâna (KS.)
Ayakucu iç taraf:
Hu
Bu dergah Hakk’ın dergahı
Mülkü olmaz kimsenin
Buna fânî dünyâ derler
Kalbini yıkma kimsenin
Lâdik’li Ahmet Hüdâi (K S)
Ayakucu dış taraf:
Bir üstaddan okumadım,
Yol nedir? Erkan nedir?
İlm-i zahir okumadım,
Kalbdeki bürhân nedir?
Ey beni yaratan Hüdâ’m;
Cümle bilgi sendedir.
Aşk-ı Rasûl düştü kalbe
Hem yangınlık tendedir.
Sıdk ile seyret cihânı,
İbret aşıkârdedir
8 HAZİRAN ANMA TOPLANTILARI
Özellikle son yıllarda daha sık görmeye başladığımız hususlardan biri de anma etkinlikleridir. Şehirler ve beldeler, içinden çıkan ya da orada yaşadığına inanılan şahsiyetleri çeşitli şekillerde anma etkinliklerine mekân olmaktadırlar. Bugün yöresel, bölgesel ya da ulusal çapta bilinirliğe sahip kişilere yönelik çeşitli anma etkinlikleri düzenlenmektedir. Bu anma etkinlikleri, anılan şahsiyetlerin hatıralarını yaşatırken, onlara karşı sonraki nesillerin bir vefa gösterisi olarak kabul edilebileceği gibi, aynı zamanda o şehir ve beldeleri de tanıtmaya katkı sunan kültürel faaliyetler arasındadır.
“Anadolu’nun pek çok yerleşim biriminde kültür, sanat ve turizm festivalleri, şenlikleri, yarışmaları, bayramları, kutlamaları, fuarları, toplantıları, konserleri, törenleri, haftaları, günleri, akşamları, hatta ikindileri düzenlenmektedir. Dernek, vakıf, belediye, kaymakamlık, valilik, sanayi ve ticaret odası, şirket gibi kamu ya da özel kurum ve kuruluşların katkılarıyla gerçekleştirilen bu tür kültürel etkinlikler, özellikle kentlileşen ve kentlileşme sürecindeki insanların başlıca eğlence ve dinlence araçlarıdır.”
Yitirilen değerleri anma, toplantı ve etkinliklerle hatırlama faaliyeti, âdeta kentlileşen toplumun farklı bir kültürel geleneği olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu gelenek çerçevesinde Lâdikli Ahmet Ağa’nın ölüm tarihi olan 8 Haziran günü ya da yakınlarında bir gün, 2000’li yılların başlarından itibaren Lâdik’te ‘Lâdikli Ahmet Ağa’yı anma günü’ olarak kutlanmaya başlanmıştır. Yapılan anma etkinliğine Ahmet Ağa’yı tanıyanlardan, ülkenin ve yörenin değerli şahsiyetleri ile vaizleri davet edilerek konuşmalar yapılmakta, ilahiler söylenmektedir. Bu anma toplantılarına Lâdik, Sarayönü, Kadınhanı, Konya ve çevresinden Ahmet Ağa’yı sevenler ile manevi şahsiyetine saygı duyanlar katıldığı gibi, Konya’nın yerel televizyonları da programa yer vermektedirler.