SARAYÖNÜ TARIMININ SORUNLARI İÇİN ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Bölgede katma değeri yüksek tarla bitkileri üretimini kısıtlayan en önemli faktör sulama suyu azlığıdır. Bu yüzden bölgede katma değeri yüksek tarla bitkileri konusunda planlama yaparken birincisi kuru tarım alanları, ikincisi ise toplamı 9.700 ha olan sulu tarım alanları için planlama yapmak gerekmektedir. Sarayönü ilçesi’nde 40.000 ha dolayında nadas alanı mevcuttur. Bu arazi toplam tarım arazisinin yaklaşık %31,6’sını oluşturmaktadır. Bu oran gerek Konya, gerekse Türkiye genelindeki nadas arazi oranının üstündedir.
Konya ilinde resmi olarak sulamaya açılan saha 377.000 ha (%15)’dır. Ruhsatsız kuyulardan kayıt dışı sulama alanı tahmini yaklaşık 200.000 ha olup fiili olarak sulanan alan yaklaşık 577.000 ha kadardır. Bu durumda ancak tarım alanlarının yaklaşık %20’lik bir kısmında sulu tarım yapılabilmektedir. Konya ilinde mevcut su rezervi ile sulanabilecek alan en fazla 750.000 ha’dır. Bu alana ancak mevcut projelerin tamamlanması ve suyun tasarruflu kullanımıyla ulaşılabileceği açıktır.
KOP İdaresi 2011 yılında kurulmuş ve faaliyetlerine başlamıştır. Daha önce Konya Valiliği başkanlığında hazırlanan KOP Eylem Planı’nda öngörülen hedeflerin gerçekleşmesi için projelerin ivedilikle hazırlanıp hayata geçirilmesi bölgede bitkisel üretim miktar ve kalitesini önemli ölçüde artıracaktır. Sarayönü yöresi için gerek mevcut yeraltı su potansiyeli gerekse havza dışından su getirme konusunda KOP bünyesinde çalışmalar yapılmalıdır. Hububatta yağmurlama, sıraya ekilen ürünlerde damla sulama sistemine geçiş konusunda projelere ağırlık verilmeli sadece parasal destek değil, aynı zamanda sulama yöntemlerinin kullanımına yönelik çiftçi eğitimine de ağırlık verilmelidir. KOP Eylem Planı’nda öne çıkan konulardan biri de doğrudan ekim yöntemlerinin yaygınlaştırılması projesidir. Bu konuda Sarayönü ilçesinde iyi bir alt yapı bulunmaktadır. Bölge topraklarının en önemli sorunu organik madde yetersizliği ve buna bağlı toprak verimliliğinin düşüklüğü; bitkisel üretimi ve dolayısı ile üretilen ürünlerden elde edilen katma değeri olumsuz etkilemektedir. Bu sorunun çözümü için uzun vadede bölgede çiftçiler ekim nöbeti ve organik maddeyi artırıcı uygulamalar konusunda bilgilendirilmelidir. Bunun yanında yörede gübreleme amaçlı toprak örnekleme ve analiz sonuçlarına dayalı gübreleme programlarının uygulanması konusunda çiftçilerle yakından ilgilenilmelidir. Bölgede anız yakmanın önüne geçebilmek için tarımsal desteklerde anıza doğrudan ekim, anızını yakmama şartı veya anızını yakmayan çiftçilere daha fazla destek vb. uygulamalar getirilmesi toprak verimliliği açısından çok önemlidir.
Sulama suyunun etkin kullanımı için doğrudan suyun kullanımında yapılacak faaliyetlerin yanında, suyun tasarruflu kullanılmasında etkili diğer kültürel önlemler de mevcuttur. Ayrıca, doğal yağışlardan yararlanma oranını artırmak da aslında kamuoyunda pek dikkat edilmeyen fakat çok önemli bir durum olarak karşımıza çıkan bir husustur. Bu kapsamda, toprak yapısını iyileştirerek daha fazla su tutmaya, su rezervlerinin daha tasarruflu kullanımına ve kuraklığın bölgedeki etkilerinin azaltılmasına; tarım girdilerinin düşmesine katkı sağlayacak (buğdayda yapılan araştırmada: en yüksek toplam yakıt tüketimi geleneksel uygulamada 5.15 litre/da, en düşük ise direk ekim 0.91 litre/da bulunmuştur.) faaliyetlerden birisi “doğrudan anıza ekim” yöntemidir. Bölgede yapılan doğrudan ekim çalışmalarında farklı toprak işleme sistemlerinde, buğday ekim derinliği ve toprakta neme göre çıkışlar incelenmiştir. Buna göre anıza ekim yapılan tarlada tohum 7 cm’de yeterli nemi bulup çimlenebilirken, diğer ekim sistemlerinde 12-14 cm derinlikte gerekli nemi bulabilmiştir. Hububatın çimlenme ve çıkış dönemi için su ihtiyacı 50 mm civarında olduğu kabul edildiğinden anıza doğrudan ekim yönteminin uygulandığı şartlarda, sulu tarım alanlarında ilave çıkış sulamasına gerek kalmayacak, kuru tarım alanlarında ise çıkış için gerekli olan su toprakta hazır korunmuş olunacaktır. Bununla birlikte uzun yıllar yağış ortalamalarına göre yetiştirme periyodu üzerine düşün yağışlardan; serin iklim tahıllarının 190 mm, yazlık ürünlerin 139 mm sudan faydalanabileceği hesaplanmıştır. Dolayısıyla anıza direk ekim yapılmasıyla toprak yüzeyinde bulunan ve malç görevi gören anız örtüsünden dolayı, kışlık ve yazlık ürünlerin yetişme periyotları boyunca, topraktaki mevcut su rezervinden ve bitki üzerine düşen yağışlardan faydalanma miktarı artacaktır. Bu miktarın da %20 oranında olması ihtimalken, minimum seviyede düşünülerek %10 oranında ilave bir katkı sağlaması öngörülmektedir. Toprak sıkışıklığının oluşmaması, birkaç yıl içinde organik maddenin artması ile daha sağlıklı bir toprak yapısına ulaşılmış olacağından doğrudan anıza ekimin bölgede yaygınlaşması çok büyük faydalar sağlayacaktır.
Bu alanları üretime kazandırdığımız zaman ilçe ve ülke tarımına çok büyük katkı yapacaktır. Ayrıca kuru tarım yapılan alanlarda buğday ve arpa dışında, kışlık macar fiği, kanola, kışlık mercimek, haşhaş gibi kışlık ekimi yapılabilecek ürünler yanında, yazlık olarak nohut, aspir gibi tarla bitkileri katma değer üretebilecek bitkilerdir.
Sulu tarım alanları ise katma değeri yüksek tarla bitkileri üretimi açısından en şanslı alanlardır. Bölgede sulu tarımda en yaygın yetiştirilen bitki şeker pancarıdır. Fakat bölgede şeker pancarı yanı sıra katma değeri yüksek olan ve bölgenin iklim yapısı uygun olan ayçiçeği, silaj mısır, patates, soya fasulyesi, kuru fasulye, yonca gibi tarla bitkileri açısından sulama imkanlarının artırılması ile geliştirilebilecek çok önemli bir potansiyel vardır. Konya ilinde tarım alanlarının büyük kısmında yıllık yağışın yetersiz oluşu ile bitkisel üretimin miktarı ve çeşitliliğinde su anahtar bir rol almaktadır. Gıda güvenliğinin sağlanması ile doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı gözetilerek, örgütlü ve rekabet gücü yüksek bir tarımsal yapı oluşturulması önem arz etmektedir. Su kaynaklarının geliştirilmesine yönelik çalışmaların, öncelikle havza temelinde bütüncül bir yaklaşımla ve değişen tüketim taleplerini karşılamakta esneklik sağlayan bir şekilde planlamasını mümkün kılacak, ilgili kurumlar arasında güçlü ve yapısal bir eşgüdüm sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmiş kapsamlı bir mekanizma çerçevesinde ve suyun tasarruflu kullanımı sayesinde su kaynaklarının etkin kullanımına önem ve öncelik verilmesi önemlidir.
Türkiye’de her yıl üretilen buğday miktar olarak yeterli olmasına rağmen, kalite yönünden yeterli olmadığından yurt dışına döviz ödeyerek kaliteli buğday ithal edilmektedir. Sarayönü ilçesinde üretilen buğdayın kalite seviyesinin artırılması da önemli katma değer oluşturacaktır. Ülkemizde verim ve kaliteyi artırmanın iki yolu vardır. Birincisi yüksek verimli ve kaliteli çeşitlerin yetiştirilmesi, ikincisi ise uygun yetiştirme tekniklerinin kullanılmasıdır.
TMO buğday alım stratejisinde 2011 yılında yenilik yapmıştır. Alım grubu ve kot değişikliği ile proteine dayalı alım sistemine geçmiştir. Ekmeklik buğdaylar 6 alım grubu yerine 4 alım grubuna düşürülmüştür. Alım esnasında ürünler kalitesine göre depolanmaktadır. Üreticiye proteine göre ilave fiyat verilmektedir. %12 ve üzeri proteine %1-3 ilave fiyat verilirken, %11,5 ve altı proteinde fiyat %1-2 daha düşük olacaktır. %10.5 altında proteine sahip ürünler yemlik olarak değerlendirilecektir. Bu buğday alım politikasından etkin bir şekilde yararlanılması için Sarayönü ilçesinde ekimi yapılan buğdayda kaliteyi artırma çalışmalarına önem verilmesi gerekmektedir.
Konya ili sahip olduğu özellikler ile sadece bitkisel üretimde değil aynı zamanda bitkisel üretimin ana unsuru olan tohum üretiminde de Türkiye’de ilk sırada yer almaktadır. Bölgede son yıllarda tohumculuk alanında faaliyet gösteren firma ve kurumların artması bölgeyi tohumculuk merkezi haline getirmiş ve buğday, arpa, patates, hibrit ayçiçeği, hibrit mısır, haşhaş, yem bitkileri, yemeklik tane baklagiller, aspir gibi tarla bitkileri ile bazı sebze türleri tohumluğu ve meyve fidanı üretimi bölgede çok yayılmıştır. Fakat Sarayönü ilçesi sahip olduğu geniş üretim alanlarına rağmen TİGEM’ler dışında hububat tohumculuğunda gereken atılımı yapamamıştır. Bu konuda tohum üreticileriyle işbirliğine gidilmelidir. İlimizde ayrıca bir üretici örgütü olan Tarım Kredi Kooperatifleri Konya Bölge Müdürlüğü ve Pankobirlik de sözleşmeli buğday ve arpa tohumluğu üretimi yapmaktadır. Sarayönü’nde mevcut üretimin tohumculuk alanına kayması bölgedeki üretimin katma değerini artıracaktır.
Bölgede yoğun tarımı yapılan her buğday ve arpa grubu için yetiştirici ve üretici birliklerinin olmaması önemli bir sorundur. Bu tip örgütlenmeye gidilmesi her ürün grubu için üretim miktar ve kalitesini artırma yanında çiftçilerin ekonomik gelirlerini de artıracaktır. Bölgede üretilen tarımsal ürünleri işleyen sanayi tesislerinin artırılması bölge kalkınmasına katkı yapacaktır. Bölgede tohumculuk faaliyetlerinin çok artması nedeni ile buna dayalı sanayinin gelişmesi teşvik edilmelidir.
Sarayönü tarım arazilerinin %63’ü buğday ve arpa ile kaplıdır. Bu yüzden bölgede buğday ve arpa ile ilgili hastalık ve zararlılarla etkin mücadele bölge ekonomisi açısından çok önemlidir. Sarayönü ve Konya bölgesinde son yıllardaki iklim değişikliğinden dolayı görülmeye başlanan yaprak hastalıkları sonucunda hem verim hem de kalite kayıpları olmaktadır. Bölgede son yıllarda yoğun olarak görülen Kök çürüklüğü, Sarı pas, Septoria yaprak lekesi gibi üründe tahribatı yüksek olan hastalıklar arttığından hububatta verim ve kalite olumsuz etkilenmiştir. Bu hastalıklardan özellikle Sarı pas ve Septoria yaprak lekesinin bölgede ilkbahar aylarındaki iklim yapısına bağlı olarak yoğunluğu artış veya azalış göstermektedir. Bölgedeki ilkbahar yağışlarının bol ve uzun süreli devam etmesi durumunda ani olarak ortaya çıkıp bitkilerin toprak üstü organlarını, çoğunlukla ve öncelikli olarak yaprakları hastalandırarak önemli verim ve kalite kayıplarına neden olabilmektedirler.
Çiftçilerin tarımsal üretimde sürüm-ekim işlemlerinin yanında, kullandıkları gübre, tohum, su, ilaç vb. girdilerde bilinçlendirme sağlanarak bölgede tarımsal üretimdeki karlılık yüksek düzeylere çıkarılmalıdır. Çiftçi eğitim projeleri ile ekimden hasada kadar üreticilerde teknik danışmanlık hizmeti alma alışkanlığı oluşturulmalı, üreticilerin üniversiteye ulaşarak akademisyenlerle koordineli çalışmaları sağlanmalı, tarımsal faaliyetlerin çevreye duyarlı ve bilinçli olarak yapılmasıyla elde edilen bilgilerin gelecek nesillere aktarılması konusunda başarılı uygulamaların devamlılığı sağlanmalıdır.
Bölgede bitkisel üretimi geliştirirken, tarımsal verimliliği ve çevre duyarlılığını artırmak, tüm canlılar için en önemli doğal hazinelerden birisi olan kısıtlı su kaynaklarının akılcı, katılımcı ve planlı kullanımını sağlayarak, tarımsal faaliyetlerin her safhasında bilinçli ve kontrollü bir üretim ile doğal ve kültürel değerlerin sürdürülebilirliğini korumak, tarımsal üretimde kalite ve verimliliği artırmak, sertifikalı tohum kullanımını yaygınlaştırmak ve bilinçli zirai ilaç kullanımı ile insan sağlığını, çevreyi ve biyo-çeşitliliği tehdit eden zararlı ilaç kullanımının önlenmesi hususları gözardı edilmemelidir.
Konya Ovaları Projesi (KOP) kapsamında bölgedeki yatırımlar hız kazanmıştır. Ayrıca proje kapsamında detaylı bir eylem planı ile bölgede yapılması gereken detay çalışmalara yönelik bir eylem planı hazırlanmıştır. Tarımsal üretimin rekabet gücüne doğrudan katkıda bulunacak şekilde; yüksek üretim değeri bulunan tarım ürünleri üretiminin artırılması amacıyla maliyet etkin bir biçimde sulama yatırımları ve tarım işletmelerinde gözlenen arazi parçalılığı sorununun hafifletilmesine yönelik olarak toplulaştırma yatırımlarının yaygınlaştırılması çok önemlidir.
Araştırma:
Süleyman SOYLU - Aliye ŞEFLEK - Burak GÜRBÜZ
Kaynak: Sarayönü Sempozyumu Kitabı