GELİN BİRLİK OLALIM

.

Hangi çiftçi ve üretici ile konuşsam girdilerin (Tohum, gübre, ilaç, mazot, vs.) pahalılığından yakınmakta.

Son günlerdeki döviz artışları ithale dayanan mazot, gübre, zirai ilaç demeyeyim zirai zehirlerin fiyatlarını ikiye-beşe katladı. Ancak örgütsüz üreticimizin ürünleri yerinde sayıyor.

Buğday, arpa, fındık üreticisi, tüm ürün gruplarında durum farklı değil. Hasatın olduğu aylarda arz fazlalığı ile oluşan düşük piyasa fiyatı ile üreticimiz mahsulünü sattıktan kısa bir süre sonra hasattan birkaç ay sonra ürün tüccarın elinde iken pahalanma eğilimi göstermekte.

Çiftçilerimizin çoğu icralık ve bankalar artık kredi borçlarından dolayı çiftçilerin tarla ve traktörlerine de el koymaya başladı.

Köylerimiz uzun yıllar uygulanan politikalar sonucu boşalmış durumda. Sanki savaş olmuş terk edilmiş gibi. Yıkık dökük duvarlar ve evler, sadece birkaç ihtiyar karşılıyor neredeyse gelenleri.

Toprak yanlış uygulanan toprak işleme, aşırı gübreleme, zirai zehirler, kuraklık, küresel iklim değişikliği, girdilerin pahalılığı ve ürünün para etmemesi sonucu satışa çıkarılmış durumda.

Tarım arazileri büyük çiftçiler ve şirketler tarafından satın alınmakta ve köyden kente sürekli göç yaşanmakta. Durum ülkemiz için oldukça yeni görünüyor. Son otuz yılların politikaları.

Sanayileşmiş ülkeler bu durumu çok daha uzun yıllar öncesi yaşamış. Tarihin doğal bir seyri gibi görünse de bir kişinin kırsaldaki maliyeti ve mutluluğunu şehir hayatı ne derece karşılayabilir. Özellikle işsizlik oranlarının çok yüksek olduğu ülkemizde.

Hayvancılıkta da durum hiç iç açıcı değil. Yem fiyatlarının pahalılığı, kalifiye işçi, çoban yetersizliği, ette sürekli ithal ikamesi olması, sütün para etmemesi bu sektörü de krize soktu. Bu sektörde de banka ve kooperatifler icra yoluna gitmekte.

Millet olarak Kuvayı-Milliye hareketi sonrası adam akıllı bir kooperatifleşme ve birlik modelleri oluşturamamız üreticimizi ve çiftçimizi kırılgan ekonomik dönemlerde güçsüz bırakmakta ve toprağını terk etmektedir.

Bence ulusal kurtuluş savaşımızda olduğu gibi bu Milleti Milletin azim ve iradesi kurtaracaktır sözü gibi Çiftçi ve üreticilerimizi de yine kendi azim ve kararlılıkları kurtaracaktır. Başkada bir kurtarıcı aramalarına gerek yoktur.

Her yöremizin ürünlerine göre tarımsal ve hayvancılık kooperatifleşme yaygınlaştırılarak hammaddeler katma değeri yüksek ürünlere dönüştürülmeli ve çiftçimiz daha fazla gelir elde edebilsin. Malum sermayenin tabana yayılması.

Yaklaşık 20 yıl önce Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ülke genelinde 5000 civarında iken aktif olanlar sadece 100 kadardı. Yani bir kooperatifler mezarlığı olmuş durumdayız.

Tabii yeni model kooperatifçilikte özellikle kooperatif yönetiminin eğitimden geçirilmesi, Bakanlık, Büyükşehir belediyeleri, Ziraat Odaları ve Birlikler hatta ilçe belediyeleri ile ortak projeler geliştirilerek fonlanması ve takibi yapılmalı, üretim ve pazarlama dahil tüm aktörler elini taşın altına koymalı.

Böylelikle yerelde bir ürün ve marka oluşacak ve satılan ürünlerden çiftçilerimiz daha fazla gelir elde etmiş olacaklar. Aracılar olmadığı için tüketici çok daha uygun bir fiyattan bu mallara erişebilecektir.

Mevcut durumda ise piyasa ekonomisi işlemekte ve kapitalizmin tüm kuralları uygulanmakta ve sonuçları çok ağır olmaktadır.

Bu nedenle Tarım Bakanlığımıza büyük sorumluluk düşmekte, eğer üretimden, mutlu çiftçilerden, istihdamdan ve ihracattan yana bir politika izlenecek ve sermaye tabana yayılacaksa ayağı yere basan projelere uzun vadeli düşük faiz oranlı kredi ile kooperatifler desteklenmelidir.

Yok, eğer bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler kuralı geçerli ise ki o zaman sosyal devlet olma özelliği kalmaz, yakın zamanda daha da ithale dayalı bir ülke oluruz ve tarım ülkesi olmaktan da çıkarız.

Tabii ki en stratejik üründe GIDA.

Gıda bağımsızlığı olmayan ülkelerin başına gelenlerden bahsetmek bile istemiyorum.

Ülkemde üretilen ürünlerle beslenen yüzleri elma gibi kızarmış sağlıklı beslenen çocuklar ve nesiller olmalı, mutlu çiftçiler ve üreticilerin olduğu günlere.

Saygıyla…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Köşe Yazıları Haberleri