Köşemizden zaman zaman dostlarımızdan, abilerimizden gelen yazıları paylaşıyoruz.
Belki de köşe yazarlığında ilk olan bu uygulamayı başlatmanın keyfini de yaşıyoruz. Biz bunun için okurlarımıza söz de verdik.
Bugün de öyle olacak.
Toprağın adamı, tarımın duayeni Ekiz Tohumculuk Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Ekiz dostumuz göndermiş
ÜLKEMİN İŞİ ZOR
İşimiz gücümüz boş, boş işe yaramayan konuşmalar, sohbetler yapmak, kolaydan çok para kazanma isteği için çabalamak.
Geçen gün yakın bir masada oturan 10-15 kişilik bir grubunun sohbetlerine kulak misafiri oldum. Herkes, borsadan nasıl zengin olunur, arsa para kazandırır mı, imar rantı nerelerde yüksek olacak, parayı mevduata mı yatıralım, kim nereden ne kazandı, nasıl zengin oldu gibi kolay para kazanmanın yollarını konuşuyorlardı.
Hiç üretelim, şunu yapalım bunu yapalım diyen yok. Yani herkes kolay kazanç peşinde. Yorulmadan, terlemeden, kirlenmeden.
O nedenle ülkemin geleceği için çok endişeliyim.
Ali Kemal Başaran abi göndermiş.
DAYI
Hikaye buya,hep anlatır dururlar.
"Aslanın açlıktan başı dönüyormuş. Ormanın altını üstüne getirmiş ama nafile.
Yiyecek hiçbir şey yok.Tam umudunu yitirdiği sırada çalıların arasında bir kıpırtı olmuş. Pençesini bir atmış kıpırdananı, çekip çıkarmış.
Bir bakmış ufak tefek bir hayvan. "Sen de kimsin?" demiş.
Hayvan "Ben senin dayın kediyim" demiş.
Aslan gülerek "Hadi ordan" demiş,
"Ne dayısı. Ben açlıktan ölüyorum seni yiyeceğim."
Kedi demiş ki, "Beni yiyemezsin. Ben senin dayınım.Bak pençelerime, bak bıyığıma, bak yüzüme."
Aslan kediyi daha yakına çekip incelemiş.
Gerçekten de benziyor kendisine. "Peki ama" demiş, "sen benim dayım olsan daha iri olman gerekmez miydi? Sen ufacık bir şeysin.
"Hiç sorma yeğenim. Ben de senin gibi kocamandım. Sen insanoğlunu tanır mısın?"
Aslan başını kaşımış,
"Hayır" demiş. Kedi anlatmış:
"Ben de senin gibi dev bir aslanken bu insanoğlunun eline düştüm. Beni döve döve bu hale getirdi. Küçüldüm böyle ufacık kaldım."
Aslan kükremiş,"Bana göster, senin intikamını alayım."
Kedi düşmüş öne. Aslan arkasında. Saatlerce yürüdükten sonra ormanın kenarına kadar gelmişler. Ormanın bittiği yerde bir ev ve önünde odun kıran bir adam göstermiş kedi.
Aslan,"Geç benim arkama dayı" demiş.
Sonra birden saldırıp adamı yakalamış. Bir kükremiş, yer gök inlemiş. Demiş ki,
"Seni yiyeceğim. Bak dayımı döve döve ne hale getirmişsin."
Adam bir aslana, bir kediye bakmış. Anlamış ki aslana, kedinin onun dayısı olmadığını anlatmaya çalışmanın yararı yok. "Peki" demiş,
"Beni yiyebilirsin. Yalnız benim çocuklarım bu odunları satıp para kazanacaklar. Yoksa aç kalırlar. Onların bu dövme işiyle bir ilgisi yok. Onun için şu odunu da kırmama yardım et. Bu işi bitirelim. Sonra ye beni.
" Aslan kediye dönmüş”
"Ne dersin dayı?" diye sormuş. Kedi başını olumlu anlamda sallamış.
"Tamam" demiş aslan,
"Ne yapmam gerek?" Oduncu, baltanın odunu yardığı yeri göstermiş,
"Ben bu baltayı yavaşça çıkarırken sen iki elini sokup yarığın kapanmasını önleyeceksin, sonra baltayı tekrar vurup odunu ikiye ayıracağım.
" Oduncu baltayı yavaşça çıkarırken aslan iki elini sokmuş. Oduncu baltayı çekince yarık kapanmış ve aslanın eli odunun yarığına sıkışmış. Kedi kaçmış. Adam büyük bir sopa kapmış ve başlamış aslana kıyasıya vurmaya. Adam sopayı vurdukça aslan bağırıyormuş,
"Of anam dayım kadar kalsam razıyım."