Konya Mutfağı, Anadolu da yemek kültürünün ocağı. Konya, tarihimizin ilk yerleşimlerinden olmasıyla, çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yaptı. Bu durum, şehrin zengin bir yemek kültürüne sahip olmasını sağladı. Kentin, kültür mirasından bugüne kadar gelen, en önemli zenginliklerden birisi de;
Fırında Kuzu Kelle.
Konya’da ata mesleği fırıncılığı yarım asırdır sürdüren Ekrem Karaçınar haftanın belirli günlerinde müşterileri için közde kuzu kelle hazırlıyor. Yıkanan kuzu kelleler saatlerinde köz haline gelen fırına sürülüyor ve saatlerce pişiriliyor. Fırından çıkartılan kuzu kelleler, piştiği tepsi içerisinde sabaha kadar dinlenmeye bırakılıyor. Sabahın erken saatlerinde vatandaşlara sunulan közde kelle paça, kemiklere fayda konusunda büyük rol de üstleniyor.
Karaçınar, kelleleri güvendikleri ve bildikleri yerlerden aldıklarını söyledi. İtinayla temizliğini yaptıklarını kaydeden Karaçınar, şöyle konuştu:
“Daha sonra tepsiye sıralayıp akşam saat 7 buçuk civarında köz halindeki fırınımıza sürüyoruz ve 5 saat piştikten sonra çıkartarak soğumaya alıyoruz. Ertesi gün kazanda kırıyoruz, su buharında kebap gibi sunuma hazırlıyoruz. Fırında kızarttığımız kuzu kellemiz bu şekilde kelle olarak yenir. Bunun çorbası da yapılıyor, o ayrı bir lezzet, bunun müşterileri ayrı, bunun lezzeti ayrı. Bu pişirilen kelleler yarım ve tüm olarak kırılıyor. Yanında kimyon, kekik, karabiber ve pul biberle sadece fırın kebabı yer gibi dili, beyni, yanağı ve gözü olarak yenir. Bunun soğuğu söğüş olarak yapılır ama biz babam babasından, ben de babamdan bu şeklide gördüm ve üçüncü kuşak olduğum için onlarda gördüğümüz bu şekilde. Fırında pişirip su buharında servise sunuyoruz. Bu kelleyi fırınla işimizi bitirdikten sonra akşama kalan köz ile pişiriyoruz. Gece pişiriyoruz kelleleri, çünkü gündüz fırın alevli olduğu için pişmez.”
Karaçınar, şöyle devam etti: “Kellenin her bir tarafında ayrı bir vitamin var. Yani her derde deva diyebiliriz. Mesela kellenin beyni beyne, gözü gözlerimize, atalarımız da demiş ‘gözünün yağını yiyeyim.’ İşte bunu tuzlayarak yemek bile tadı bambaşka oluyor.”
HABER MERKEZİ