Kendine ait büyük bir atölyede ahşaptan doğal oyuncaklar yapma hayaliyle şehir hayatından vazgeçip baba ocağı Başhüyük mahallesine dönen Merih Altıncaba, hobisi uğruna şehirdeki işine gitmek için her gün 100 kilometrelik yola katlanıyor. Altıncaba’nın oyuncakları görenlerin beğenisini topluyor.
Konya'da istirahat günlerini değerlendirmek için ahşap işlerini uğraş edinen güvenlik görevlisi Merih Altıncaba, şehirdeki evinin balkonunda başlattığı hobisini atölyeye taşıma hevesiyle köyüne döndü.
İşyerinin bulunduğu kent merkezine 50 kilometre mesafedeki Sarayönü ilçesinin Başhüyük Mahallesi'ne taşınan Altıncaba, ailesinden kalan eve yerleşti.
Bahçesindeki depoyu ahşap atölyesine dönüştüren Altıncaba, izin günlerini atölyesinde oyuncak yaparak geçirebilmek için günlük 100 kilometre yol kat ederek şehirdeki işine gidiş dönüş yapıyor.
Altıncaba, boş zamanının tamamını atölyesinde geçiriyor, çam ağacıyla yaptığı ve zeytinyağı ile cilaladığı doğal oyuncakların bazılarını koleksiyon yapıyor, bazılarını hediye ederek çocukları sevindiriyor, bazılarını da ücretiyle veriyor. Altıncaba, koleksiyonlarını el emeği sergilerine de çıkarıyor.
Traktörler, tarım makineleri, yük taşıyıcılar, iş makineleri, trenler, minyatür oturma gurupları, ev eşyaları, evler yapan Altıncaba'ya zaman zaman eşi ve çocukları da atölyesinde eşlik ediyor.
Hobisi yaşam tarzına dönüşen 41 yaşındaki Merih Altıncaba, ahşap oyuncak yapmaya evinin balkonunda, kıl testereyle başladığını söyledi.
Sonrasında aldığı motorlu kıl testereyle hobisi büyütmeye başladığını belirten Altıncaba, “Ahşap mumluklar, küçük arabalar yapmaya başladım. Böylece başka makinelere ve aletlere de ihtiyacım olduğunu fark ettim. Ekipmanlarım artmaya başlayınca daha büyük bir alan ihtiyacı doğdu. Balkona sığamaz olunca dükkan aradım ama kiralar yüksek geldi. Köyüme taşınmaya karar verdim. Taşındıktan sonra makine sayımı arttırdım ve hobimi büyüttüm.” diye konuştu.
“Zamanın nasıl geçtiğini fark etmiyorum”
Atölyesini ve oyuncak yapmayı çok sevdiğini vurgulayan Altıncaba, ahşapla uğraşırken günlük hayatın stresinden arındığını, kahvede vakit geçirmek yerine, sevdiği bir işle boş zamanını değerlendirdiğini dile getirdi.
Altıncaba, şöyle devam etti:
“İstirahatli veya izinde olduğum günler atölyeme girdiğimde zamanın nasıl geçtiğini fark etmiyorum. Sabah 8'de giriyorum, öğlen olduğunu acıkınca anlıyorum. Yemek yiyip geliyorum, tekrar başlıyorum. Akşam olduğunu da ezan vakti gelince namaz kılacağım zaman veya evden çağırılarsa öyle anlıyorum. Çam ağacından çeşitli arabalar, traktörler, kepçe tarzı araçlar, taşıyıcı araçlar, küçük kız çocukları için beşikler, yine kız çocuklarının bebekleriyle oynayabilmeleri için küçük evler, masalar, sandalyeler yapıyorum.”
Ahşaptan doğal oyuncak yapımını gelecekte asıl işine dönüştürmeyi hedeflediğini kaydeden Altıncaba, “İleride inşallah bilgimi ve tecrübemi artırırsam makinelerimi daha da büyütmek, sayısını ve çeşitlerini arttırmak istiyorum. Yasal yükümlülüklerimi de yerine getirdikten sonra bir işletme gibi oyuncaklarımı tüm Türkiye’ye sunmak istiyorum.” dedi.