HUZURU İZZET

''İsrâ'' kelimesi gece yürümek anlamındadır,Cenab-ı Hak, Kur'an-ı Kerim'de şöyle anlatır:''Kulunu (Muhammad)'i gecenin bir anında,Mescid'i Haram'dan (alıp) Mescidî'i Aksa'yaKadar götüren (Allah'ü Azimüşşan, her türlünoksanlıktan)...

''İsrâ'' kelimesi gece yürümek anlamındadır,

Cenab-ı Hak, Kur'an-ı Kerim'de şöyle anlatır:

''Kulunu (Muhammad)'i gecenin bir anında,

Mescid'i Haram'dan (alıp) Mescidî'i Aksa'ya

Kadar götüren (Allah'ü Azimüşşan, her türlü

noksanlıktan) münezzehtir. (O Mescid'i Aksa ki):

Biz O'nun etrafını mübarek kıldık. Ta ki O'na

Ayetlerimizden bazısını göstermiş olalım.

Şüphesizki O, hakkıyla işiten, kemaliyle görendir.''

İsra süresi birinci ayette biz kullarına bildirmiştir.

Mi'rac, beşeri  idrakin, fevkinde bir hâdisedir,

Zaman,mekân kaydı olmayıp yer gök birleşmektedir.

Maddiyât  kanunları  ve  unsurları  üstündeki,

Allah'ın  irade-i  mutlâkıdır  O'nun  isteği.

Rasülü'nü de huzur-i izzetine da'vet etmiş,

Lâhut âleminde seyr ile müşâhede ettirmiş.

Rasülullah Mekke'de, Beyt-i Şerif'te bulunuyor,

Cebrâil, bir kısım melekle, Peygamber'e geliyor.

Rasül-i Ekrem'in göğsünü zemzemle yıkamışlar,

Hikmet ve imân nuru ile, göğsünü doldurmuşlar.

Bundan sonra melekler,bir nûran-i menkit halinde,

Rasülullah'ı  alıp,  göğe  götürmüşler  birlikte.

İslâm tarihindeki şerh-i sâdır olayı budur,

Bunun vukûu muhakkaktır,aslâ itilâf yoktur.

Şerh-i Sâdırdan sonra,Peygamber'in Mi'rac olayı,

O'nun  muazzam,  Lâhûti  hadiseye  hazırlıktı.

Cebrâil Rasül-i Ekrem'i Burak'a bindirmiştir,

Mescid-i Aksâ'ya,oradan göklere yükseltmiştir.

Bir adam gördüler,bu ilk semâya çıktıklarında,

Gölgeler duruyordu adamın sağında solunda,

Bu adam sağ tarafına  baktığında gülüyordu,

Sol tarafına baktığı zaman ise ağlıyordu.

Hoş geldin sâlih evlât dedi, Peygamber'i görünce,

Bunun  kim  olduğunu  sordu, Rasülullah meleğe.

Cebrâil O'na Hazreti Adem diye cevap verdi,

Etrafındaki gölgeler, onun zürriyetindendi.

Sağındakiler  fazilet  ehli, cennnetlik  olanlar,

Solundakiler de günâhkâr,cehennemlik insanlar.

Onun için sağ tarafına bakınca gülüyordu,

Soluna bakınca, cehennemliklere ağlıyordu.

Cebrâil'in rehberliğinde,yoluna devam etti,

Rasülullah'la  Cebrâil,  ikinci  semâya  geldi.

Oradada  aynı  sorular  ve  cevaplar  alındı,

Böylelikle her semâda,bir Peygamber'e rastlandı.

Nihayet, sekizinci semâya kadar ulaştılar,

Burada da Hazret-i İbrahim ile buluştular.

Sekizinci semâyı da geçip daha da gittiler,

Nice katları aşıp, Huzur-i izzet-e geldiler.

Burada vasıtasız,Rasülullah Cenâb- Hak'tan,

Hediye getirdi, beş vakit namazları buradan.

Sekizinci semâdan ümmetine hediye geldi,

Bakara  süresinin son  iki  ayetini verdi.

Aklın durduğu son had,Sidre-i Müntehâ'ya gelmiş,

Orada  Cebrâil  Rasül'e  Cennet'i  seyrettirmiş.

Sidre-i Müntehâ, Cenneti kucaklayan ağaçtır,

Peygamber ve meleklerin erdikleri Müntehâ'dır

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Köşe Yazıları Haberleri