Dünya insanlığını dili, dini, ırkı, mezhebi dahil hiç ayrım yapmadan;
“Yine gel, yine gel! Kim olursan ol, yine gel!
Kâfir, mecûsî, putperest olsan da yine gel!
Bu bizim dergâhımız ümitsizlik dergâhı değildir.
Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel” diyerek sevgi ve hoşgörüye çağıran İslam bilgini Hz. Mevlana'yı Anma Törenleri başladı.
Törenler bu yıl ‘Muhabbet Vakti’ temasıyla icra ediliyor.
Derya deniz olan Hz. Mevlana hakkında ne söyleyebiliriz ki.
Ancak onun yazdıklarını, söylediklerini duygularımıza yükleyerek aktarabiliriz.
Hz. Mevlana kalpte olmayanın sanal olacağı vurgusuyla,
“Gönül hissetmezse kulak duymuş neylesin
Kalp sevmedikçe el dokunmuş neylesin” diyerek yanına değil, kalbine al mesajıyla insanları samimiyete davet etmiştir.
Bugün tüm insanlığın birbirini kalpten sevmeye ihtiyacı her zamankinden daha fazladır.
Yurtlarından yuvalarından edilen insanlar, yavruları gözlerinin önünde bombaların altında can veren insanlar, yetim kalanlar, öksüz kalanlar, sınırlarda sıcak yatak arayanlar Hz. Mevlana’nın “Gerek yok her sözü laf ile beyana. Bir bakış bin söz eder, bakıştan anlayana” sözünün sahipleridir.
Hz. Mevlana taa, o çağda; ‘Bütün ilimlerin aslı, insanın kendisini bilmesidir” dememiş mi?
Yunus Emre de
‘İlim ilim bilmektir.
İlim kendin bilmektir
Sen kendin bilmezsen bu nice okumaktır’ diyerek mana ilminin insanlığa katkısını anlatmaya çalışmamış mı?
Mevlana'nın annesi Mümine Hatun, babası ise Belh şehrinin önemli bilgilerinden olan Hüseyin Hatibi oğlu Bahaeddin Veled'dir.
Mevlana doğduğu günden itibaren oldukça özel bir insan olmuştur. Aldığı eğitim ve düşünce yapısı ile insanlara yol göstermesinin yanında barış için mücadele vermiştir.
Mevlana Celaleddin Rumi, 17 Aralık 1273 tarihinde Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Hoşgörü, barış ve sevginin simgesi olarak yüzyıllar boyu adından söz ettiren biri olmuştur.
Bizlere de insan gibi yaşamak için şu sözleriyle nasihatte bulunmuştur.
Edep sahibi tokadın sahibini aramaz, sebebini arar.
Mum olmak kolay değildir. Işık saçmak için önce yanmak gerek.
Sıkıntı yok efendiler… Dert, insana yol gösterir.
Kar gibi yağıp yeryüzünü kaplasan da, güneşin varlığıyla yok olup gidersin…
Kimi sabrından susar, kimi saygısından, kimi de sevgisinden.
Gönül almayı bilmeyene ömür emanet edilmez.
Aradığın seni arayandır.
Dertsiz dua soğuktur. Dertliyken yapılan dua gönülden kopar.
İyiyi ara, doğruyu ara, güzeli ara fakat kusuru arama.
Eğriyi kendinde arayan doğruyu kalbinde bulur.
Akıl bir kuzu, nefîs bir kurt, iman ise çobandır. İman kuvvetli olmazsa nefîs aklı yer.
Birini tanımadıysan kimin ve neyin peşinde olduğuna bak! Anlarsın…
Kapalı kapı yoktur yanlış anahtar vardır.
Üzülme, kaybettiğin her şey başka bir surette bir gün mutlaka geri döner.
Kendini küçük görmeyi bırak. Sen yürüyen evrensin.
Kötülük yaptın zaman kork çünkü o bir tohumdur. Allah yeşertir, karşına çıkartır.
Bir yandan korkun bir yandan umudun varsa iki kanatlı olursun. Tek kanatla uçulmaz zaten.
Eli görmeyen kişi yazıyı kalem yazdı sanır. Allah’ın kudretini görmeyen kişi, meyveyi ağaç yaptı sanır.
Bitkinin güzelliği tohumun iyiliğinden, insanın güzelliği ise kalbinden gelir.
Edep aklın tercümanıdır. Herkes edebi kadar akıllı, aklı kadar şerefli, şerefi kadar değerlidir.
İyiliğin, doğruluğun, güzelliğin ve hoşgörünün sembolü Hz. Mevlana’yı Vuslat Yıldönümü’nde minnetle rahmetle saygıyla anıyoruz