İŞTE İSLÂM DEVLETİNİN BAŞKANI I

İnsanlık küfür, şirk dumanları arasında kalmış,Bunların  bir  kurtarıcıya  ihtiyaçları  varmışÂ .Allah'ın Rasülü, Allah tarafından gönderildi,Getirdiği İslâm rahmetiyle, ölümden diriltti.Bu...

İnsanlık küfür, şirk dumanları arasında kalmış,

Bunların  bir  kurtarıcıya  ihtiyaçları  varmışÂ .

Allah'ın Rasülü, Allah tarafından gönderildi,

Getirdiği İslâm rahmetiyle, ölümden diriltti.

Bu bakımdan insanlık, varlığını O'na borçludur,

Bunu sezmiyorsa insan, hayatı-mematı boştur.

O'nu görmeyen gözler kör,duymayan kulaklar sağır,

O'na  gitmeyen  yol  dikenli,  kapılar  çarpıcıdır.

O'na bağlanmayan bütün sistemler,ölü gibidir,

O'nun yolundan gitmeyenler, ızdırap içindedir.

O'nun kurtarıcı da'veti ile, dirilmeyenler,

Perişandır, bunalımlar, ızdırap içindedirler.

Bu sebeple diyoruz ki, insan huzur diliyorsa,

Bunalım ve perişanlıktan kurtulmak istiyorsa,

Son elçi,tek önder,Peygamberimizin müjdesine,

Mecburdur  koşmaya, uyarısına  ve  da'vetine.

Asla bir şaşma göstermeden, O'nun yolunu bulmak,

Ve  zorundadır,  O'nun  gibi  yaşamaya  çalışmak.

O'nun hakkında  Cenâb-ı Hak, aynen şöyle söylemiş:

''Şüphesiz sen büyük bir ahlâk üzerindesin'' demiş.

İşte  Allah  Rasülü, şerefli  dinimiz  İslâm'ın,

Tümünü şahsında toplamış, fazilet ve ahlâkın.

O, üstün  bir  ahlâk  ve  fazilet  abîdesi  idi,

Bunu O'na, Peygamber gönderen Allah söylemişti.

Sevgi,şefkat ve merhamet, O'nun bütün hayatında,

Bir  güneş  gibi  parlardı, O'nun  dünya  yaşamında.

Herkesi sever, büyük-küçük, zengin-fakir demezdi,

Toplardı, şefkât ve merhamet kapısında hepsini.

Kimsenin kalbini kırmaz, daima güzel söz söyler,

Zaman  gelir,  çocukların  oyununa  eşlik  eder.

Onlarla oynar, çocuklara güler yüz gösterirdi,

Çocuklerı  çok  sever,  onlara  latife  ederdi.

Tek önder, Allah Rasülü sade bir hayat yaşardı,

Yemesi sade idi, sofradan doymadan kalkardı.

İslâm devletinin başkanıydı ama hayatına,

Hiçbir zaman lüks ve israf girmemiş yaşamına.

İçine hurma lifi doldurulmuş bir yastık vardı,

Serveti de, kuru bir yatak,küçük bir su kabıydı.

O'nun binyüz onbir odalı beyaz sarayı yoktu,

Tek odalı bir evi vardı, ama çok huzurluydu.

Peygamberi  yatarken  kuru  bir  hasır  üzerinde,

Ömer görmüş, hüngür hüngür ağlamış Peygamberine.

Kendisine bir yatak temin edilmesi istenmiş,

''Benim dünya ile ne işim var'' cevabını vermiş.

''Ben bu dünyada, bir ağaç altında gölgelendikten

Sonra  bir  yolcu  gibiyim, orayı  tekedip  giden.

Allah bizleri O'nun nurlu yolundan ayırmasın,

Mevlamız hepimizi, O'nun yolunda daim kılsın.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Köşe Yazıları Haberleri