“Kadın“ diyerek küçük bir girizgâh ile başlamış olduğum köşe yazıma bugün devam etmekteyim, buyurunuz efendim…
Kıymetli Dostlar ,
Tarihler öncesinin çok çok daha öncesi diye tarif edebileceğimiz, insanoğlunun yaratılma hikâyesinin başlangıcında sadece iki kişi vardır. Yaratılışın bütün detayları açıklanmadığı gibi, kadın ve erkeğin de yaratılış ile ilgili detayları açıklanmamıştır.
Genel itibari ile kadının, erkeğin “kaburga kemiği”nden yaratıldığı kabul görmüş olsa da, kadını bir erkeğin yaratmadığı, hem erkeği hem de kadını sadece ve sadece Cenab-ı Allah’ın yaratma gücü olacağını kabul etmeliyiz. “Kadın” ın, erkeğin “kaburga kemiği”nden yaratılmış olduğunu kabul etmiş olmamız, kadının erkeğe göre daha zayıf, idare edilmeye muhtaç, ikinci sınıf bir insan olarak sürekli alternatifinin bulunabileceği gibi, hasta ruhlara sahip olmak en küçük ifade ile “inançsızlıktır” diyebilirim.
Dostlar,
“Kadın” Allah tarafından öyle bir şekilde yaratılmıştır ki ; “Kaburga kemiğinden” yaratılmayıp , “ayaklarından” yaratılsa idi ezilmez miydi? “Başından” yaratılmış olsaydı, çok çok daha üstün olup “üstünlük taslamaz” mıydı?
“Göğsünden” yaratılmıştır. Çünkü , “eşit olması” istenmiştir. Kolun , “koltuk altında” korunması istenmiştir. Kalp seviyesinde yaratılmıştır ki , “sevilsin” istenmiştir.
Sevgili Dostlar,
Kadın olmak tarihler öncesinin öncesinde “ Kul “ olarak yaşam serüvenine başlamış olup, bu sıfattan “Köle” sıfatına dönüşmüştür. Orta çağlarda dünyanın bazı kesimlerinde özellikle “ Şeytan” denilmiş, hatta çok daha ileri giderek sırf “ kadın” oldukları için öldürüldükleri dahi görülmüştür.
Kur’an-ı Kerim, Bakara suresi 30.ayette ne demişti Cenab-ı Allah? “ Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım…”
Sevgili Dostlar,
Yüce yaratıcımız yeryüzünde “bir halife yaratacağım” demişken, Kur’an-ı Kerim’in hiçbir ayetinde bu halifenin “Erkek” ve ya “ Kadın” olduğundan bahsetmemiştir. Yeryüzünde yaratılan “halife” den söz edilirken, sadece halife denmesi “Erkek” ve “ kadın” ın “Kemalat” , “Ahlak” , “İnanç” ve özellikle “ Halife” yönündeki üstünlüğüne göre ayrılabilmesi sağlanmıştır.
Dostlar,
Hint mitolojisinde çok beğenerek okuduğum , “kadın” ve “ erkek” anlatımını sizlerle paylaşmak istiyorum.
“Kadın; yaprağın hafifliği, ceylanın bakışı, sisin gözyaşı, rüzgârın kararsızlığı ve tavşanın ürkekliğini üzerinde taşırken, bunlarla birlikte insanlığa armağan edilmiştir.“
“Erkek; kaplumbağanın yavaşlığı, boğanın bakışı, fırtına bulutlarının kasveti, tilkinin kurnazlığı, boranın dehşeti, kedinin nankörlüğü ve hindinin kabarışını üzerinde taşırken, bunlarla birlikte “ adam etsin “ diye kadına verilmiştir. “
Değerli Dostlar,
Kadına en büyük değeri nurlu dinimiz “İslam” vermiştir. Sevgili Peygamberimiz efendimiz asırlar öncesinde Veda Haccında, özellikle yukarıda bahsettiğim, kadınların “Şeytan” sayılıp “ öldürüldüğü” devirlerde, yüzyirmibin kişilik sahabiye hitap ederken;
“Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah’ın emaneti olarak aldınız ve onların namusunu kendinize Allah’ın emriyle helal kıldınız. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, kadınların da sizin üzerinizde hakkı vardır…..” demiştir.
Sevgili Dostlar,
Bir sonraki yazımda inşallah “İstanbul sözleşmesi” konusuna maddeleri incelemeye ve eleştirmeye başlamak üzere hoşcakalınız.