Her alanda dokunduğu herşeyi, dahil olduğu her süreci güzelleştiren kadınların, iletişim alanında da, ne kadar büyük bir potansiyele ve kapasiteye sahip olduklarını görüyoruz.
Tarihe yön vermiş uygarlıklarımızda, kadının her zaman saygın bir yeri olmuştur. Türk Devletlerinde kadınlar sadece toplumda değil, devlet yönetiminde de, eşleri kadar söz sahibiydi. Hakanların yanında yer alan hatunların yaktığı meşale, İstiklâl mücadelemizin kahramanları kadınlarıyla daha da alevlendi.
Erkeğini cepheye gönderen türk kadını, hayıflanmak, umutsuzluğa kapılmak yerine, geride kalan ailesine kol kanat germiş, evinin geçimini sağlarken, aynı zamanda da, cepheye silah ve cephane taşıyarak, Türk Ordusunun başarısına, katkı sunmuştur.
Türk Kadınının duruşunu ve asaletini, Cumhuriyetimizin kurucusu, Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK Şu sözlerle anlatır. "Dünyada hiçbir milletin kadını, ben Anadolu Kadınından daha fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu Kadını kadar gayret gösterdim diyemez."
Türkiye Cumhuriyetinde, Türk ailesinin kuruluşunu yeniden düzenleyen, Türk Medeni Kanununun kabul edilmesiyle birlikte kadın, hayatın her alanında kendisine yer ve güç buldu.
Bildiğimiz gibi dünya genelinde her üç kadından biri, hayatın her döneminde şiddetin bir boyutuyla tanışıyor. Tüm dünyada adeta bir hastalık gibi sirayet eden bu durum, gönül yorgunluklarımızın başında. Ülkemizde yaşadığımız üzücü olaylar için, yürek ve akıl birliğiyle çalışmalıyız.
TBMM'nin bu yıl, 102. yılını coşkuyla kutladık. Kadınların seçme ve seçilme hakkına kavuştukları yılın ilk seçiminde Meclisteki yerlerini alan kadınlar, sandalye dağılımında siyasetteki temsil oranlarını yükseltmişlerdir.
Tarih boyunca olduğu gibi, gelecekte de kadınların yerinin büyük ve güçlü olduğuna inanıyoruz. Bugün eğitimde kadın öğretmenlerin ellerinde birer fidandan ağaca dönüşen gençlerimizin, ülkemizi güçlü Türkiye hedeflerimize kararlılıkla taşıyacağına inanıyoruz.
Bugün sporda kadının gücünü, tüm dünyaya gösteren, kadın sporcularımızın başarılarıyla hep birlikte gururlanıyoruz. Kadınların iş gücüne katılımlarının artmasıyla, sosyal ve ekonomik kalkınmamızın hızlandığına şahitlik ediyoruz.
Hayatın her alanında fedakârlığı, sevgiyi, duyarlılığı, zarafeti, üretkenliği temsil eden kadınlar gelecek Türkiye'sinde huzurlu ve sağlıklı bir toplumun temel yapıtaşı olacak. Bu noktada kadınlara büyük bir sorumluluk düşüyor.
Toplumun en küçük yapıtaşı olan ailede başlayan kadının rolü, toplumun her alanında geleceğe güvenle ve huzurla bakmamız, sonsuz sevgi ve hoşgörüyle yetiştirdikleri nesillerin mutluluğu ve başarıları açısından büyük öneme sahip.
Birer anne, birer öğretmen, birer hakim, polis, sporcu, siyasetçi, doktor ve daha birçok rolü ile toplumun her alanında buradayım diyen kadınlarımız, katmış oldukları değerlerle birlikte geleceğin güçlü Türkiye'sinin ana mimarları olmaya devam edeceklerine gönülden inanıyoruz. Kadınların siyasette de var olması, siyasî kararlarda aktif rol oynaması, toplumumuza artı yönleriyle yansıyor.
Siyaset gönül işidir. Gönüllere dokunma, vatandaşları yürekten dinleyebilme çağrılarına kulak verebilme, özenli, özverili, sorumluluk sahibi kadınlarımızın işidir. Ailenin, toplumun bel kemiği kadınların bu noktada daha çok insana ulaşma, onların dertlerine çare bulma konusunda büyük bir güce sahipler.
Kadınlar, siyasette güzel işler yaptıkça, daha çok kadın ben de başarabilirim duygusuyla ve gücüyle emek vermek için çaba gösteriyor. Hayatını devam ettirebilmek için, evlere hizmete, yardıma giden mücadelece bir emektar kadının kalp kırıklığı kendisine yapılan yanlış söz ve davranışlar çok üzücü.
Yaşamın en büyük güvencesi kadınlardır. Cesaretin, mertliğin ve umudun kaynağıdır kadınlar. Yaşam boyu mücadele ederler. Hazıra konmazlar. Emekleriyle yaşamı yeniden üretirler. Hele anne olmaları cesaret işi.
Anne ve Çocuk arasındaki bağ, evrenin en güçlü, en tılsımlı bağıdır. Annelerimiz belli etmemeye çalıştığımız tüm duygularımızı yüzümüzden okur ve hissederler. Kalbimizin kırıklarını toplayarak yerine yapıştırırken bize unutamayacağımız hayat dersleri verirler. Dünyadaki en saf ve koşulsuz ilişki anne ve çocuk ilişkisidir. Bir bütünün iki parçasıdır.
ANA SEVGİSİ Sıcağın sinmiş bana.
Seni severim ana! Sensin bana can veren. Sensin bana kan veren... Küçükken yudum yudum. Sütlerinle uyudum. Kulağıma ninniler, Neler söyledin neler. Beni büyüttüm ana. Beni yürüttün ana. Göremeyince seni. Kucaklarım gölgeni!... (M. Necati ÖNGAY)...
SAYGILARIMLA