İnsanın biyolojik yapısı, yanlış beslenme ve yaşam tarzı ile tahribata uğruyor ve kalp hastalıkları başta olmak üzere birçok hastalık ortaya çıkıyor.
Balık, zeytinyağı, meyve ve sebze ağırlıklı olarak yapılan Akdeniz Diyeti, kalbi kalp krizi gibi birçok tehlikeden koruyucu özelliğe sahip.
KALP KRİZİ
Kalp krizi, genetik bir hastalık değil genetik faktörlerin etkisi tabii ki var ama çok az. Esasında insanın evriminin içerisinde bir biyolojik yapısı var, bir beslenme tarzı var. Yani diyelim ki 20 bin yıl önce bu beslenme tarzına göre şekillenmiş bir genetik yapısı var.
Sebzeyle, meyveyle beslenen, az et yiyen, az yağ yiyen, sürekli hareket eden bir canlı. Sürekli sebze-meyve topluyor, arada bir hayvan avlayıp yiyor. Sürekli aynı tarzda yani. Bu yaşam tarzı içinde bir genetik yapı gelişmiş.
Şimdi aynı genetik yapıyı siz alıp da tamamen bunun aksi bir yaşam tarzı sürerseniz, bütün gün masa başında oturup, egzersiz yapmayıp, yürümeyip, sürekli gereğinden fazla yiyip, çevresel faktörle karşı karşıya kalırsanız, tabii bu organizma hasta oluyor. Devamlı ot yiyen bir tavşana kolesterol yedirmişsiniz gibi bir durum yaratmış oluyorsunuz yani.
HAREKET ETMEK ÖNEMLİ
Bu hastalık 20. yüzyılın başında yayılmıştır. Kalp krizi önce Batı ülkelerinde ortaya çıkmış ve sonra bilinçlenmeyle oradaki hızını kaybetmiş vaziyette. Ama buna karşılık özellikle şimdi gelişmekte olan ülkelerde büyük bir hızla yükseliyor.
Hindistan gibi, Çin gibi, bizim gibi ülkelerde, nüfus da fazla olduğu için çığ gibi büyüyor. Neden? Çünkü insanlar yanlış ve gereğinden fazla besleniyor.
Şişmanlık bugün çok önemli bir problem. Beslenme ile ilgili yanlış reklamlar insanları cezbediyor ve fazla yiyorlar. Tabii kilo da alıyorlar ve bunun sonucunda vücutta metabolik bozukluklar ortaya çıkıyor. Damarlarda yağ plaklarının birikmesi, damarları tıkıyor. Neden genç yaşta başlıyor, çünkü yaşam tarzı bozukluğu daha genç yaşta ortaya çıkıyor.
Eskiden çocuklar, bahçelerde, sokakta oynardı. Yani çok hareket ederdi.
Şimdi çocuk daha az hareket ediyor, bilgisayar başında oturuyor devamlı. Bir taraftan da erken yaşta sigaraya başlıyor. Çocukların oynayacakları, gezip tozacakları alan kalmadı. Eskiden koşup oynayan çocuklar çoğunluktaydı. Şimdi devamlı oturan çoğunlukta ve gereğinden fazla gıda ile karşı karşıya. O anlattığımız yaşam tarzı 30′lu yaşlarda ortaya çıkmaya başlarken, şimdi daha genç yaşlara kaydı. Yani çocuk yaşlardan kilo ortalaması arttı.
SİGARA FAKTÖRÜ
10 yıl öncesine göre kilo ortalamasında büyük artış gözleniyor, şeker hastalığı yani metabolik hastalıklar artıyor ve damar sertliği ortaya çıkıyor.
Sigara önemli bir faktör. Bizde erkeklerde sigara içme oranı yüzde 60, kadınlarda yüzde 20. Bu, Batı ülkelerinde bilinçlenme ile azalırken, gelişmekte olan ülkelerde artış gösteriyor. Ve önemli bir konu da sigaraya başlama yaşının küçük yaşlara inmesi, bu büyük bir tehlikeyi gözler önüne seriyor.
Ot yiyen tavşana et yedirirseniz hasta olur, ama bir kurda dilediğiniz kadar et yedirin, bir şey olmaz. Onların genleri böyle gelişmiş. Bizim organizmamız değişik besinler almak için programlanmış. Bunun için bu beslenme tarzına geri dönülmesi gerekiyor. Yani sebze ve tahılca zengin beslenme tarzı; ‘Akdeniz beslenme tarzı’ dediğimiz, zeytinyağı, sebze, meyve ve tahılca zengin yani az kalorili beslenme…