SGK tarafından karşılanmayan kanser ilaçları, birçok hasta ve hasta yakınının mağdur olmasına neden olurken, hastaların ilaç erişimiyle ilgili hukuk mücadelesinde önemli bir gelişme yaşandı. Mahkeme, bir kanser ilacının SGK tarafından karşılanması talebinin reddine karşı açılan davada yürütmeyi durdurma kararı verdi.
Kanser tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar, yüksek maliyetleri veya geri ödeme kriterlerine uymamaları nedeniyle SGK’nın ödeme listesi kapsamına alınmıyor.
Bu durum, özellikle maddi imkânları kısıtlı hastalar için büyük bir engel oluşturan bu durum, sağlık hakkı ile anayasal güvence altına alınmış olmasına rağmen, bazı ilaçların devlet tarafından karşılanmaması hasta mağduriyetlerini artırıyor.
Cumhuriyet gazetesinden Ufuk Sepetci’nin haberine göre Ankara 2. İdare Mahkemesi, yumurtalık kanseri tedavisi gören Gönül Gül’ün kullanacağı Elahere isimli ilacın bedelinin Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından karşılanması talebinin reddine karşı açılan davada yürütmeyi durdurma kararı verdi.
KANSER HASTALARI İÇİN EMSAL OLABİLİR
Dava sürecini yöneten Avukat Murat Turgut Minar, mahkemenin kararını şu sözlerle değerlendirdi:
"Bugün, hukuk mücadelesinin ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha gördük. Kanserle mücadele eden müvekkilimizin hayati ilacına kavuşması için açtığımız davada, mahkeme yürütmenin durdurulmasına karar verdi. Bu karar, sadece hukukun değil, insan hayatının da ne denli önemli olduğunu gösteriyor.
Müvekkilimiz artık tedavisine devam edebilecek ve en temel hakkı olan yaşama hakkı korunmuş olacak. Adaletin, insan sağlığının önünde bir engel olmadığını görmek bizleri mutlu etti. Umuyoruz ki bu karar, benzer durumda olan hastalar için de bir umut olur."
Ankara 2. İdare Mahkemesi’nin kararında, yaşam hakkına doğrudan etki eden bir işlem olduğu ve SGK’nın ilacı karşılamaması halinde telafisi güç zararlar doğabileceği vurgulandı.
SGK’nın savunması alınana kadar yürütmenin durdurulmasına karar veren mahkeme, böylece hastanın tedaviye erişimini dava süresince güvence altına aldı. Bu da, mahkemenin konuyu sadece hukuki değil, hayati bir mesele olarak ele aldığını gösteriyor.