Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Konya Milletvekili ve TBMM Anayasa Komisyonu Üyesi Barış Bektaş, Meclis’e verilen kanun teklifinin kaymakamlık mesleğinin liyakat esasından uzaklaştırdığını, devletin kurumsal yapısını zayıflatacağını söyledi.
Milletvekili Bektaş, Meclis kürsüsünden yaptığı konuşmada, kaymakamlık kanun teklifinin liyakat ilkesini yok sayan, hukuk ve devlet ciddiyetini hiçe sayan yönetim anlayışının yeni bir örneği olduğunu kaydetti. Kanun teklifinin kaymakamlık görevine atanabilmek için mezuniyet şartlarının yeniden düzenlenmesini öngördüğüne dikkat çeken Bektaş, şunları söyledi:
“Ancak bu teklif, AKP iktidarının liyakat ilkesini yok sayan, hukuk ve devlet ciddiyetini hiçe sayan yönetim anlayışının yeni bir örneğidir. AKP, kamu hizmetlerinde liyakati temel alan sistemi sistematik olarak çökertmekte, devleti kendi siyasi ajandasına uygun şekilde dönüştürmeye çalışmaktadır. Bu teklif, daha önce Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile hayata geçirilmek istenmişti; Anayasa Mahkemesi kanunla yürütülmesi gereken bir konu olan Kaymakamlık görevlendirme şartlarının Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile hayata geçirilmesini hukuksuz bularak bu kararı iptal etti. Şimdi ise iktidar, devletin ciddiyetine ve süregelen pratiğine temelden aykırı olan bu düzenlemeyi meclis eliyle hayata geçirmek için bu kanun teklifini meclis gündemimize eklemiş durumdadır.
Yani AKP iktidarı, meclisteki sandalye sayısını kullanarak devletin kurumsal yapısını zayıflatmaktadır. Zaten güçler ayrılığı ilkesi fiilen ortadan kalkmış ve yargı yürütmenin etkisi altına girmişken, özerk bir konumu olan Anayasa Mahkemesi’nin kararının da demokrasi ve devletin işleyişine katkısı olmayacak bir anlayışla yasama eliyle by-pass edilmek istendiği garip bir durum ortaya çıkmıştır.”
“KAYMAKAMLARI AKP’NİN İLÇE BAŞKANI OLARAK GÖRÜYORLAR”
Kaymakamlık kanun teklifiyle kaymakamlık niteliklilerini taşımayanlara kaymakamlık kapılarının açılacağını savunan Bektaş, “Siz kaymakamları partinizin İlçe Başkanı olarak görüyor olabilirsiniz ancak kaymakamlık bir meslek memuriyetidir. İlçelerde devletin en üst düzey temsilcisidir.
Kamu düzeninin sağlanması, yurttaşların haklarının korunması ve devletin adalet temelinde yönetilmesi gibi kritik görevleri üstlenir. Bu nedenle kaymakamlık, kamu yönetimi ve hukuk alanlarında uzmanlaşmış, eğitimli ve yetkin kişilerce yerine getirilmelidir. Ancak bu teklif, bu nitelikleri taşımayan kişilere kaymakamlık kapısını açmakta, devletin temsiliyetini ve güvenilirliğini ciddi bir şekilde tehlikeye atmaktadır.
Teklif; mühendislik, sosyoloji, psikoloji ve halkla ilişkiler gibi bölümlerden mezun olanları, bu mesleğe yönlendirilmektedir. Ancak bu bölümlerin müfredatında kaymakamlık mesleğinin gerektirdiği hukuk ve kamu yönetimi dersleri bulunmamaktadır. Teklif ile her ne kadar yüksek lisans şartı getirilmiş gibi görünse de lisans eğitimi mühendislik ya da psikoloji olan bir kişinin yalnızca lisansüstü programında edindiği kamu yönetimi ve hukuk eğitimiyle kaymakam olma niteliğine erişmesi güçtür.
Yani, kaymakamlık gibi uzmanlık ve liyakat gerektiren bir meslek, iktidarın liyakatten uzak kadrolarla devleti yönetme arzusuna kurban edilmektedir. Elbette bu liyakatten uzak kadrolar siyasi çıkarlar doğrultusunda kullanılacak, devletin yönetim kalitesini düşürecek ve yurttaşlarımızın devlete olan güvenini de sarsacaktır. Yurttaşlarımızın adalet ve liyakat temelli bir devlet beklentisi, AKP’nin hukuk tanımaz, yaptım-oldu mantığıyla süren keyfi yönetimi altında her geçen gün yok edilmektedir.
Sonuç olarak; bu teklif, kaymakamlık gibi bir mesleğin liyakat esasından koparılmasına ve devletin kurumsal yapısının zayıflatılmasına yönelik bir adımdır. Bu teklif, AKP’nin keyfi yönetim anlayışının en önemli göstergesidir. Bu teklif, iktidarın Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet geleneklerini nasıl bozmak istediğini gözler önüne sermektedir” diye konuştu.