Tutkuyla bağlı olduğu otomobillerinin bakımı ve temizliğiyle yakından ilgilenen Deveci, zaman zaman da seçtiği araçlarından birine binerek kentin caddelerinde tur atıyor.
Deveci, en eskisi 1956 model olan otomobillerin hepsinin orijinal, az kilometreli, restorasyon görmemiş, 8 silindirli, otomatik vites, klimalı ve hidrolik direksiyonlu olduğunu söyledi.
Otomobillerin hepsinin üretildiği ilk günkü gibi çalıştığını ifade eden Deveci, tüm aksamlarının ve özelliklerinin de eksiksiz işler durumda olduğunu belirtti.
Deveci, duyduğu hayranlıkla bazen bir otomobiline bakarken dalıp gittiğinin çok olduğunu anlatarak, "Teknolojinin kısıtlı olduğu dönemlerde, bilgisayarlar, CNC tezgahlar yokken, ellerindeki eğelerle bu otomobilleri yapmışlar. Buna rağmen inanılmaz estetik detaylar görüyoruz. Bir otomobil ortalama 30 bin parçadan oluyor. Üretimlerindeki gayrete ve emeğe hayran oluyorum. Doğadan, uzaydan, uçaktan, kuşlardan, balıklardan etkilenmişler. Çok ilginç konseptte arabalar var. Mesela Cadillac Eldorado Seville köpek balığına, Chevrolet Impala Sport Coupe de kırlangıca benzer." ifadelerini kullandı.
“YENİ ARABALARDAN DAHA KONFORLU”
Otomobillerine karşı çok özel bir ilgisi ve sevgisinin olduğunu vurgulayan Deveci, "Bunlar benim çocuklarım gibi. Onlarla yaşıyorum. Bakıyorum, seviyorum, bakımını yapıyorum, çalıştırıp sesini dinliyorum. Kullanırken büyük bir haz duyuyorum. Hepsinin dizaynı, sanatsal değeri çok ayrı. O zamanların arabalarının kendine özel bir tarzı ve kimliği var. Uzaktan birini gördüğünüzde çok rahat, 'Bu şu modelin şu serisi' diyebilirsiniz." diye konuştu.
Deveci, klasik otomobillerin sonsuz ömür hesabıyla üretildiğine dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"Klasik otomobillerin içi çok geniş ve rahat. Konfora dönük. Tabi o zaman yakıt problemi de çok yok. Bu arabalara bindinizde bir ev ferahlığı hissediyorsunuz. Onun yumuşaklığını ve sıcaklığını hissediyorsunuz. Sanki arabayla konuşuyorsunuz ve o da sizinle konuşuyor."