Ecza dolabımızın vazgeçilmezi haline gelen antibiyotiklerin doğru kullanılmadığında nelere yol açabileceğini konusunda Hisar Intercontinental Hospital Klinik Laboratuvarlar Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bekir Sami Uyanık önemli uyarılarda bulunuyor.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün, her fırsatta yanlış ve bilinçsiz antibiyotik kullanımının kontrol altına alınması gerektiğini vurguladığını dile getiren Prof. Dr. Uyanık; ‘Antibiyotikler bakterilere bağlı olmayan, nezle, grip gibi durumlarda gereksiz kullanılmamalıdır. Gereksiz yere kullanılan antibiyotikler, bir süre sonra vücutta antibiyotik direnci adı verdiğimiz, bir mikroorganizmanın antibiyotiklerin etkilerine karşı durabilme yeteneği oluşturmasına neden olur.
Antibiyotik direnci gelişmiş bakterilerin yol açtığı enfeksiyon, ancak daha toksik ilaçların kullanılmasıyla tedavi edilebilir. Ayrıca aynı zamanda iki ya da daha fazla antibiyotik ve diğer ilaçların alınması zorunluluğu, karaciğer hasarı riskini artırır. Fazla antibiyotik kullanımının en çok etkilediği organ karaciğerdir.
Metabolizma için gerekli enzimler, birçok doku hücresinde yer almakla birlikte, karaciğer hücrelerinde daha konsantre bulunur. Besinlerle alınan maddeler ve kullanılan ilaçlar, karaciğerde çeşitli biyokimyasal reaksiyonlar geçirerek, aktiviteleri ve toksik özellikleri değişir.
Sonuçta vücudun ihtiyacı olan, enfeksiyonlara karşı etkili olan; aktif, yararlı ürünler oluştuğu gibi, vücuttan uzaklaştırılması gereken, toksik denilen zararlı atıklar da ortaya çıkar. Yani, karaciğer ilaç metabolizmasındaki rolü nedeniyle toksik etkilere daha fazla maruz kalır.
Antibiyotikler, yapısı, dozu, süresine bağlı olarak akut ya da kronik karaciğer hasarına neden olabilir. Uzun süreli olarak romatizmal ilaçları, mantar ilaçları, kolesterol düşürücü ilaçları ve bazı ağrı kesicileri kullanan kişiler, antibiyotikleri bilinçsizce kullanmamalıdır. Özellikle, karaciğer, safra yolları, kardiyovasküler, böbrek hastalıkları ve diyabet gibi metabolik hastalığı olanlar, gerek tedavi sırasında, gerekse iyileşme sonrasında antibiyotikleri kontrolsüz kullanırsa, karaciğer hücre hasarı ilerleyerek, geriye dönüşümsüz karaciğer yetmezliği ile karşı karşıya kalabilirler.
Bu nedenle hastalığın kesin tanısı konulmadan hareket edilmemesi gerekir. Kesin tanı, bakteriyel enfeksiyon belirti ve bulgularının laboratuvar testleriyle birlikte değerlendirilmesiyle konulur. Karaciğerin etkilenip etkilenmediği, karaciğer fonksiyon testleri olarak bilinen, kan da yapılan testlerle değerlendirilir. AST, ALT, GGT, ALP ve ALT ile ifade edilen bu testler, karaciğer hücrelerinde önemli fonksiyonları bulunan enzimlerle ilgilidir. Birlikte ölçüldüğünde ortaya çıkan çok değerli bilgiler, hekime tedavide yol gösterici olur.
Doğru tanı konulduktan sonra, doğru antibiyotik, etkili dozda, en uygun yoldan, uygun aralıklarla, uygun süreyle verilmelidir. Ülkemizde de, Akılcı İlaç Kullanımı (AİK) 2014-2017 Eylem Planı kapsamında, eczanelerden antibiyotiklerin reçetesiz alınmasına izin verilmemektedir. Sağlığına dikkat eden ve değer veren bir birey olarak, hekime danışmadan antibiyotik ve benzeri ilaç kullanılmamalı, hekim tarafından verilen ilaçlar gereken dozlarda ve sürelerde kullanılmalıdır’ açıklamasında bulundu.