MANDACILARIN TORUNLARI

Demokrasinin beşiği diye yutturmaya çalıştıkları ABD’nin 3 Kasım 2020 günü yapılan başkanlık seçimine hepiniz şahit oldunuz.Amerika’nın iç meselesi olmasına rağmen seçim süreci nedense hiçbir ülkede olmadığı kadar...

Demokrasinin beşiği diye yutturmaya çalıştıkları ABD’nin 3 Kasım 2020 günü yapılan başkanlık seçimine hepiniz şahit oldunuz.

Amerika’nın iç meselesi olmasına rağmen seçim süreci nedense hiçbir ülkede olmadığı kadar bizde abartılı bir ilgi gördü.

Milletimiz hiç hak etmediği şekilde her gün Amerika uzmanlarını izlemek ve dinlemek zorunda kaldı.

Ülkesini ve milletini muhanete muhtaç olmaktan kurtarmak için derdi olan sorumluluk sahibi insanların özümüze dönelim diye yaptıkları mücadelenin İstiklal Harbi’nde olduğu gibi mandacıların torunları tarafından nasıl engellenmeye çalışıldığı da ortaya çıkmıştır.

Ama korkunun ecele faydası da yok gibi görünüyor. Karabağ bunun mesajını verdi.

Amerika’nın seçimleri aradan geçen zamana rağmen daha netleşmemiş, eyaletlerin geleceği de muammaya dönüşmüştür.

Belki de özgürlük isteyenler Eyaletlerde kendi devletlerini kuracaklardır.

Özgürlük sadece Amerika dışındaki ülkelerde istenen veya bu kılıf altında teröristlerin beslendiği yaşam tarzı değildir.

Her insanın doğal hakkıdır.

Amerikalılar bunu görmüştür artık.

Mandacılar da Cumhuriyetin ilanında olduğu gibi umutlarını eyaletler için beslesinler. Gitsinler eyaletlerin özgürleşmesi için çaba harcasınlar.

Bu çalışma onların aydın kimliklerine de rütbe kazandırır. Hatta Amerika tarihinin onlardan övgüyle bahsedeceğine de inancım tamdır.

Ülkesine ihanet içerisinde olanların söylem genişliği de son bulmalıdır. Hukuk ve adalet devletine hakaret edenlerin korunduğu, sığındığı liman hiç değildir.

Bu millet devletimizin ve milletimizin düşmanı olanlardan ecdadının ne acılar çektiğini çok iyi bilmelidir. Hangi kılıf ve yerli işbirlikçileri ile bizi manda yapmaya çalıştıklarını da unutmamalıdır.

İstiklal Harbini unutanlar, ‘Kıbrıs Barış Harekatı ‘yakın zamanda olmuştur. Karabağ ise çok daha yakında olmuştur.

Suriye de başta ABD ve Rusya olmak üzere Türkiye düşmanlarının beslediği teröristlerle mücadele ettiğimiz Fırat Kalkanı, Zeytin dalı ve Barış Pınarı harekatları ‘Bizim bizden başka dostumuz yoktur’ sözünün ne kadar gerçek olduğunu yeniden hatırlatmıştır.

Ermeni’nin Azerbaycan topraklarında yaptığı sivil katliamı, biz de ise yıllardır askerimiz, polisimiz, korucumuz, vatandaşımız kahpece şehit edilirken ses çıkarmayanlar, teröristlere hadleri bildirilince barış elçisi olmuşlardır. İnsan hakkı akıllarına gelmiş bize demokrasi dersi vermeye kalkışmışlardır.

Kimlerin ne kadar demokrat, kimlerin ne kadar insan hakkı savunucu olduğu içimizdeki mandacıların torunları dışında her halde anlaşılmıştır.

Rahmetli cennet mekan 54. Hükümetin Başbakanı Necmeddin Erbakan hocanın şu sözü bize iyi bir derstir.

“Bana ne Amerika’dan”

Özümüze dönelim artık.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, grup toplantısında açıklamalar yaptı.

Atatürk'ün 82. vefat yıldönümü değinerek konuşmasına başlayan Bahçeli, "Ne Abdülhamit Han'a sırt döneriz, ne Atatürk'e yüz çeviririz. Ne inancımızdan ne Cumhuriyetten vazgeçeriz. İstiklal için birlik oluruz, istikbal için birliği amaçlarız. Türkiye Cumhuriyeti Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün en büyük eseridir." dedi.

Bahçeli, konuşmasının büyük bir bölümünü ayırdığı ABD'deki başkanlık seçimleri için, "Kimin Başkan olduğu ABD'nin meselesidir. Türkiye'nin tarihi hakları, egemenlik kazanımları neyi işaret ediyorsa bizim duruşumuz orasıdır. " şeklinde konuştu.

Bahçeli'nin Berat Albayrak'ın Hazine ve Maliye Bakanlığı'ndan istifa etmesine ise değinmedi.

Başkanlık seçimi 3 Kasım'da yapılmış, her ne kadar Trump itirazlarını seslendirse de Joe Biden 46'nci başkan olarak seçilmiştir. Bu durum demokratik çarkın doğal bir sonucudur. MHP, ABD Başkanlık seçimini yakından takip etmiş, analiz ve değerlendirmeleri yapmıştır. ABD'li seçmenlerin tercihine saygı duymakla birlikte, başkan adayları arası tercih yapacak bir basitliği aklımıza getirmedik.

Kimin Başkan olduğu ABD'nin meselesidir. Türkiye'nin tarihi hakları, egemenlik kazanımları neyi işaret ediyorsa bizim duruşumuz orasıdır. Bizim için önemli olan ABD'nin uygulayacağı politikaların ihtivası ve bunun bölgemize ve ülkemize yansımasıdır.

BD, 1. Dünya Savaşı'ndan beri dünyanın denklemlerini etkileyen önemli bir ülkedir. Dikkatli ve uyanık bir şuurla izlenmesinde zorunluluk vardır. Biz seçim kampanyasının nasıl yapıldığına, adayların hangi kaynaklardan beslendiğine, seçimin nasıl yapıldığına bakmıyoruz. Belki de ABD'de etnik kutuplaşma hakim olacak, eyaletler bazında ayrışma olabilecektir.

Yeni ABD Başkanı'nın dış politika ve ulusal güvenlik konularında izleyeceği politika daha iyi anlaşılacaktır. Başkan Biden'ın Türkiye ile ilişkileri koltuğuna oturur oturmaz nasıl ele alacağını zaman gösterecektir. Tedbirli ve kuşkulu bir bekleyişin içinde olduğumuz bilinmelidir. Türkiye'ye şaşı bakışı iyimserliğimizin önüne set çekmektedir.

 

"ABD'DEN BEKLENTİMİZ TÜRKİYE'Yİ KÜÇÜK GÖRMEMESİDİR"

Çok kutupluluk dünyanın stratejik tasarımına egemenlik kurmuştur. Bu düzen ABD'nin tek kutup iddiasıyla ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi, ülkemizde de pek çok kesim buy yeni anlayışı benimsemiştir. Ancak Türkiye bugünkü haliyle, kendi sorunlarını ihmal etmeden uluslararası alanda söz sahibi olmaya hedeflenmiştir.

konomik, siyasi ve diplomatik sorunların temeli de budur. Uyanan devin ayağına pranga vurmak dünyanın tersinden dönemsini istemek kadar ahmaklıktır. Türkiye'yi dikkate almadan yapılan hesaplar buruşturulup atılmaya mecburdur. Türkiye her yerdedir, adaletin yanındadır, insaniyetin yanındadır.

Hakkımızı hiç kimseye yedirmeyeceğiz, onurumuza düşkün bir millet olarak milli bekamızla oynatmayacağız. Bizim ABD'den beklentimiz Türkiye'yi küçük görmemesidir. Şayet dost isek buna göre davranılmalıdır.

Yok adı konulmamış, ilanı yapılmamış düşman kamplara ayrılmışsak bunu da bilmeliyiz. Bizim duruşumuz merttir. Sahnenin önünde kucaklayıp arkada kurşun atmak namerdin özelliğidir. Neysek oyuz, göründüğümüz gibi oluruz.

Çok kutupluluk dünyanın stratejik tasarımına egemenlik kurmuştur. Bu düzen ABD'nin tek kutup iddiasıyla ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi, ülkemizde de pek çok kesim buy yeni anlayışı benimsemiştir. Ancak Türkiye bugünkü haliyle, kendi sorunlarını ihmal etmeden uluslararası alanda söz sahibi olmaya hedeflenmiştir.

Ekonomik, siyasi ve diplomatik sorunların temeli de budur. Uyanan devin ayağına pranga vurmak dünyanın tersinden dönemsini istemek kadar ahmaklıktır. Türkiye'yi dikkate almadan yapılan hesaplar buruşturulup atılmaya mecburdur. Türkiye her yerdedir, adaletin yanındadır, insaniyetin yanındadır. Hakkımızı hiç kimseye yedirmeyeceğiz, onurumuza düşkün bir millet olarak milli bekamızla oynatmayacağız.

Bizim ABD'den beklentimiz Türkiye'yi küçük görmemesidir. Şayet dost isek buna göre davranılmalıdır. Yok adı konulmamış, ilanı yapılmamış düşman kamplara ayrılmışsak bunu da bilmeliyiz. Bizim duruşumuz merttir. Sahnenin önünde kucaklayıp arkada kurşun atmak namerdin özelliğidir. Neysek oyuz, göründüğümüz gibi oluruz. Dostluğumuz maskeli, mesafeli değildir. Doğrudur, tutarlıdır, adam gibi adamlığın tezahürüdür.

Daha adil, daha eşitlikçi, daha paylaşımcı, daha huzurlu bir dünya istiyorsak hakim küresel sistemi sorgulamamız lazımdır. Reel ile norm arasındaki gerginliğin, doğu ile batı arasında vasat bulan uçurumun mutabakata ulaşması insanlığı altın çağa ulaştıracaktır. Bizim anlayış ve inancımızda insan insanın ufku ve yurdudur. Milletleri kendi coğrafyalarında, kendi kaynaklarından feragat etmeye zorlayan sistemin bir an önce son bulması Türk milliyetçilerinin samimi dileğidir. Dünyaya nizam vermeye çalışan küresel gücün tepesindekilerin bu gerçeklere saygı göstermesi insanoğluna saygı değer bir girişim olacaktır.

 

TV YORUMCULARINA TEPKİ

Bizim anlayamadığımız ABD'deki seçim kampanyasına fiilen katılıp, adaylar arası mekik dokuyanların varlığıdır. Günlerce medya her meselede olduğu gibi kasıla kasıla ABD Başkanlık seçimini yorumlayan yandan çarklı yorumcuların görüşlerini sergilemiştir. Baltaya sap olamayanlar seçim uzmanı olmuştur. Televizyon ekranlarına nasıl çıktıkları meçhul olan zevatın ABD seçimlerini hararetle anlatma çabaları traji-komiktir. Bidencılar ile Trumpçılar hezeyandan hezeyana yelken açmıştır.

Biz izlerken utandık. ABD'deki başkanlık değişimini bu ülkenin vatandaşlarından daha fazla önemseyen sözde aydınların bu denli kalabalık olması kaygı verici oranda düşündürücüdür. Bunları bıraksak oturdukları masaların üstüne çıkıp, başkan adayları hesabına nutuk atmaları muhtemeldir. Karşımızdaki yozlaşma tehdit edici boyuttadır. Bu zihniyet sahipleri büyük coğrafya üzerinde yüzlerce yıl süren hükümranlığın zorbalıkla gerçekleşmiş olduğunu zannediyorsa Türk milletini asla tanımıyorlar demektir. Ülkemizdeki her mevki ve makam herkese ardına kadar açıktır. İmparatorluk tarihimiz asla ırkçı değildir. Türkiye Cumhuriyeti bu düşüncenin soylu bir temsilcisidir.

 

CHP LİDERİNE ABD TEPKİSİ

CHP Genel Başkanı'nın Biden'ı kutlamasındaki çabukluğu ve acelesidir. Bir türlü köşesine çekilmeyen bir siyaset eskisi de Biden'ı şans olarak gördüğünü söylemiştir. Çarpık yüzler ABD'ye 'beni unutmayın' mesajı vermiştir. Bu resmin neresinde millet sevdalısı bir yüz vardır? Sayın Kılıçdaroğlu nereye yetişeceksin? Resmi açıklama yapılmadan bir muhalefet partisinin kutlama mesajı neyin nesidir? CHP'yi ABD sevdalısı yapan ilişki ağını ne yapalım?

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Köşe Yazıları Haberleri