MART AYINDA DESTAN VE MARŞ YAZDIK

Anadolu’da ‘Mart ayı dert ayı’ derler.Geçmiş yıllarda başlıca geçim kaynakları tarım ve hayvancılık olan Anadolu halkı, Mart ayında kışın çok şiddetli yaşandığı yıllarda hayvanların yiyecekleri ile evlerinde ısınmak...

Anadolu’da ‘Mart ayı dert ayı’ derler.

Geçmiş yıllarda başlıca geçim kaynakları tarım ve hayvancılık olan Anadolu halkı, Mart ayında kışın çok şiddetli yaşandığı yıllarda hayvanların yiyecekleri ile evlerinde ısınmak için yakacakları odun ve kermenin (küçükbaş hayvan gübresi) bitmesiyle kaldıkları çaresizlik sonucu söylemişler bu sözleri.

Ama bizim ecdadımız asırlarca Mart ayında sadece hayvanlarının yiyecekleri ile kendilerinin yakacak sorununu yaşamamış.

Vatanına göz diken düşmanlarının katliamlarını önlemek için de çok çileler çekmiş.

Selçuklu dönemleri çok eskide kaldı diyebiliriz. Ancak bize destanlar yazdıran Çanakkale ve akabindeki İstiklal Marşımızı yazdıran Milli Mücadelemizde çekilen dertleri hiç unutamayız.

Unutmayacağız da..

“Çanakkale içinde vurdular beni.

Ölmeden mezara koydular beni.

Çanakkale içinde bir kırık testi

Analar babalar ümidi kesti, off, gençliğim eyvah!”

Bu acıların dile döküldüğü zalimlikler unutulur mu?

Nasıl unutacağız.

‘Komutanım benim tüfek bozulmuş tetik basmıyor’ diyen askere yüzbaşısı :

"Tüfek sağlam oğlum senin parmağın kopmuş "

Şu acıya bak..

Biz bunları Mart’ın da içinde olduğu yıllarca yaşadık.

Bir gün döner diye sofraya tabağı konulan, her kapı çalındığında geldi diye heyecanla ve sevinçle koşulan eşlerin, babaların, evlatların geri dönmediği, ocakların söndüğü, hayallerin yarım kaldığı acıları unuturmuyuz.

Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?

En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,

"Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber.

Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber."

Bu destanı kim yazar.

Acı kışların yaşandığı Mart ayında Çanakkale destanı gibi, İstiklal Marşımız gibi

Müslüman Türk’ün tarihe imzasını attırdılar.

Bu destanlar, bu marşlar vatanseverliğin İmanla bütünleşmesinin eseridir.

Düşmanda imkan vardı, Mehmetçik’te iman

Üzüm hoşafı içtiler, ama vatanlarını, namuslarını çiğnetmediler.

Ancak şunu da unutmayalım.

Bastığın yerleri “toprak” diyerek geçmetanı,

Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.

Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı,

Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Köşe Yazıları Haberleri