Sarayönü'nde ekmek ve etliekmek sektöründe faaliyet gösteren Efsane fırınının sahibi Rasim Köstekli, 12 yıldan beri fırıncılık yapıyor. Meslek hayatında girişimcilikten hiç bir zaman vazgeçmeyen Rasim Köstekli, çeşitli nedenlerden 10 kez batmasına rağmen 11 kez tırnaklarıyla kazıyarak çıktığını anlatıyor. İşte Rasim Köstekli'nin hayatı:
İlçenin en genç esnafı oldum
1963 Sarayönü doğumluyum. Ortaokulu yarıda bıraktım. Baba mesleğini yapmak için okulu bıraktım. Babam Mehmet Köstekli'nin yanında çalışmaya başladım. Hem ekmek hem de etliekmekçilik yapıyorduk. Benim bu işin içine girmem 12 yaşıma tekabül ediyor. 12 yaşından beri bu sektörün içindeyim. Biz babamın yanında üç kardeş çalıştığımız için babam çok çalışmadı. Biz öğrenince bıraktı. 16 yaşında usta oldum. Bir süre çalıştıktan sonra kardeşlerimle yolları ayırdık. Herkes kendi yoluna gitti.18 yaşında da rahmetli Kirtaş (Mehmet Can) ile ortak dükkan açtık. Sarayönü'nün en genç esnafıydım. Dükkanımız çarşı camiinin karşısında etliekmekçi Adem'in olduğu yerdeydi. İki sene çalıştırdık.
Hiçbir zaman vazgeçmedim
Bu arada bir nişan yaptım. Nişan yaptıktan 12 saat sonra olaya karıştım. Başımızdan tatsız bir olay geçti. Adam yaralamadan ceza evine girdim. 4 sene 5 ay 10 gün ceza yattım. Ceza evinden çıkınca askere gittim. 18 ayda askerlik yaptım. Eşimle 6 yıl nişanlı kaldıktan sonra asker dönüşü evlendim. Şimdi olsa kimse kimseyi altı yıl nişanlı beklemez. Hele ceza evine falan düşse hiç beklemez. Bu noktada eşime bu fedakarlığından dolayı büyük minnet duyuyorum. Benim hayatımda yapmak isteyip de yapamadığım hiç bir şey olmadı. Asla vazgeçmedim. Askerden gelip 10. gün evlendim, 11. gün iş kurdum. Salim Türkoğlu ile Rafet Köstekli'nin, Murat Top'un eski marketinin olduğu yerde ortak dükkanı vardı. Salim Türkoğlu'nun hissesini satın alıp devam ettim.
13 yılda memurluk yaptım
Rafet Köstekli ile ortak çakışmaya başladık. Bu iş 93 yılına kadar gitti. 91 yılında Kompen'in petrol lokantası tuttuk. İki işi bir arada götürüyorduk. 93'te petrolcü batınca bizde battık. Rafet Köstekli bütün borcu benim üzerine bırakıp Konya'ya gitti. İki katlı bir evim vardı. Satıp borcumu ödedim. Tekrar etliekmekçi daha açtım. Caminin karşısındaki ara sokakta. Bir yıl çalıştıktan sonra eski hükümlüleri topluma kazandırma yasasından faydalanarak PTT imtihanına girdim. İmtihanı kazanıp işe başladım. 13 yıl Telekom'da aşçı olarak görev yaptım. 13 yıl sonra istifa edip hükümet konağının yanına belediye tarafından yapılan prefabrik dükkanlardan bir tanesini tuttum. Sözleşme 3+3'tü ama Mehmet Güney gelince bizi 3 yılda çıkarıp oraları yıktılar.
Baba mesleğine döndüm
Konya'ya Bosna Hersek mahallesine gitmeye karar verdim. İki yılda orayı çalıştırdım. Kefillik meselesinden dolayı 80 bin lira ödemek zorunda kaldım. Borcuma karşılık ceketimi alıp bıraktım geldim. Üç ay boş kaldım. Bu arada dostumuzu düşmanımızı öğrenmiş oldu. En yakınlarımız arkamızdan film çevirdi. Sonra 2013'te şimdiki yerimi açtım. Burayı önce etliekmek lokantası olarak açtım ama 3 yıl sonra ekmek yapmaya da başladım. Ekmek işine girerek baba mesleğini de devam ettirmiş oldum. Ben bu meslekte çok yenilikler yaptım. Eskiler beni bilir. Ekmeğin gidişatı belliydi. Bu memlekete iyi ekmek çıkarmak için, diğer ekmekçi arkadaşlarımızdan farkımızı göstermek için girdim. Burada hiç kimsenin yaptığı işe iyi kötü demiyorum. Sacın üzerinden bazlama kapmak için girmedim. Bu sektöre belli bir kalite getirdiğimi de düşünüyorum.
Takdir halkımızın
Ekmek işinde birincisi temiz olmak, ikinci dikkat, üçüncüsü liyakat. Hangi undan hangi ekmeğin çıkacağını bilmek gerekiyor. Eskiden insanlar Konya'dan buraya ekmek getiriyordu. Ben hiç bir zaman rantı, insanı kandırmayı düşünmedim. Para kazanmayı hiç düşünmedim. Hala bu memlekette kaliteyi nasıl yükseltebilirimin derdindeyim. Şimdi insanlar buradan Konya'ya ekmek götürüyor. İnsanlarımız dünü de biliyor, bugünü de biliyor. Takdir halkımızın. Ben kalitenin yükselmesine vesile olduğuma inanıyorum.
10 kere battım, 11 kere çıktım
Ben 10 kere battım, 11 kere çıktım. Benim yerimde başkası olsa şimdiye kadar ölürdü. Her seferinde benim için bunun işini bitirdik dediler ama ben her seferinde yeniden ayağa kalktım. Mücadeleyi hiç bırakmadım. Mücadelem esnasında da ne kula kulluk yaptım ne de kimseye bir saygısızlık yaptım. Çocuklarımla, tırnaklarımla kazıyarak bu noktalara geldim. Hiç paraya koşmadım. Hep insanlığa koştum. Sadece kendi işlerimde de çalışmadım. Başkalarının yanında da çalıştım.
Sarayönü'nden vazgeçmem
Sarayönü benim baba toprağım. Ben cezaevi döneminde anama babama bakacağım diye ant içtim. Onların çırasını yakmak için buradan hiç vazgeçmedim. Aç kalsam da, açıkta kalsam da buradan vazgeçmedim. Esnaflık dürüstlük isteyen bir meslek. Herkesin parası pulu olur ama esnaf olamaz. Esnaflık ayrıcalığı olan bir zanaattır. Esnaflığın sırrı saygı göstereceksin, saygı göreceksin. Bu işin sırrı mütevaziliktir. İşinin abdalı olmazsan bu esnaflıkta yok olup gidersin. İşini seveceksin. Yaptığın işin en iyisini yapmaya çalışacaksın. Zengin oluyum diye yaparsan kaybolup gidersin.
Geçmişe göre çok kötü
İlçenin durumunu çok iyi görmüyorum. Burası benim memleketim buradan vazgeçmem ancak gelecekten de umudumuz yok. Bunu geçmişle kıyas yaparak söylüyorum. İnsanların alım gücü günden güne düşüyor. Ben bu memlekette günlük 120 kilo et işlediğimi bilirim. Bugün bütün etliekmekçileri toplasak günlük 120 kilo eti bulmaz. Sulu yemek işi, lokantacılık işi ayağa düştü. Bu işe yıllarını vermiş olan da yapıyor, uzaktan yakından ilgisi olmayanda yapıyor. Sulu yemek işi liyakat işidir. Etliekmek olsun, sulu yemek olsun, ekmek olsun hepsinin bir zorluğu var ama ekmek işi apayrı ince bir iş. Ekmek unun suyla karışmasından kasaya konuncaya kadar hassas bir iş. Saniyelerle yarışmak gerekir. Yoksa çıkardığın ekmeğe ekmek denmez.
Hak yemedim ama hakkımı yediler
55 yaşındayım. Her başarılı adamın arkasında bir kadın vardır derler ya benim bu hayattaki en büyük destekçim eşim oldu. Ben her şeyimi eşime borçluyum. Her zaman en büyük kara gün dostum eşim oldu. Her yere düştüğümde elimden tutup beni yeniden ayağa kaldırdı. Bana üç tane altın gibi evlat verdi. Bu zamana kadar kimsenin parasında pulunda gözüm olmadı. Kendim kazandım, kendim yedim. Hak yemedim, yemem de ama çok hakkımı yediler. Onları da Allah'a havale ediyorum. Yaptığım işi rant için değil Allah rızası için yaptım. On yaşında bir çocuk bile kandırmadım ama çok kandım. Bundan sonra da Allah ömür sağlık verdikçe en iyi hizmeti verme gayretinde olacağımdan da hiç kimsenin kuşkusu olmasın.