Necaşi gerçekten haksız davranmayan kral idi,
Müslümanları dinlemeden kararını vermedi.
Onlara döndü, bana dininizi anlatın dedi,
Ebu Talib'in oğlu Cafer, krala cevap verdi.
''Ey kral,biz cahiliyet üzere bir kavim idik,
Putlara tapar, fuhuş eder, akrabaya küserdik,
Komşuluk hakkı nedir bilmez, zayıfları ezerdik,
Biz bu hal üzere bataklık çukurunda gezerdik,
Allah içimizden birini bize elçi gönderdi,
Adaleti, sadakatı ve emaneti temizdi,
O bizleri Allah'ın birliğine davet ediyor,
Ağaç, taş parçalarına, putlara tapmayın diyor,
Bize doğruyu, emaneti, akrabalık bağını
Kesmemeyi, komşularla hep beraber kaynaşmayı,
Haramdan, kan dökmekten sakınmayı o bildiriyor,
Fuhuş, yalan, yetim malını yemekten men ediyor,
Allah'a ibadeti emredip, şirki yasaklıyor,
Namaz, sadaka ve ihsana oruca çağırıyor,
Biz O'na inandık, getirdiklerine tabi olduk,
Allah'tan getirdiğine inanmakla emrolunduk,
Peygamberin emrettiği şekilde ibadet ettik,
Haram dediyse haram, helal dediyse helal bildik,
Bundan dolayı, kavmimiz bize düşman kesildiler,
Bize türlü türlü işkence yapmaya yeltendiler,
Dinimizden ayırıp, puta tapmaya zorladılar,
Bize zulmettiler, şiddet ve tazyiki artırdılar,
Bizimle inandığımız din arasına giriyor,
Bu gördüklerin bizi, islâmdan ayırmak istiyor,
Bizde onlardan kaçıp, ülkenize iltica ettik,
Sizi çok adaletli gördük, ülkenize yerleştik,
Komşuluğunuzu başa devlet bildik, emin olduk,
Yanınızda haksızlık görmeyeceğimizi umduk.''
Cafer'in bu sözlerini dinleyen Kral Necaşi
Vahyolunan ayetleri dinlemesini istedi.
Buna binaen Cafer, Meryem süresini okudu,
Süre, onların İncil'deki ayete benziyordu.
Kral Necaşi, İsa'ya gelen kelamla aynıdır,
Aynı membadan coşan ve nurdan çıkan ışıklardır.
Necaşi onlara dönerek, bunları teslim etmem,
Bunu böylece bilin ki, geri iade edemem.
İşte, müslümanların geri çevirmeleri işi,
Gelen Kureyş heyeti, Habeş'ten elleri boş gitti.
Habeş'te müslümanlar, habeşliyle iyi geçindi,
Sevinçleriyle sevindi ve dertleriyle dertlendi.