Çok şükür normale dönülüyor.
Seyahat kısıtlamaları kalktı. İş yerleri de birer birer açılıyor.
Normale dönüşün sevincine, iki güzel sevinç daha ekledik. 10 haftadır ayrı kaldığımız Cuma Namazını eda ettik. Ecdadımız, Fatih Sultan Mehmet Han komutasında bize hediye ettiği tarihin en muhteşem zaferinin yıldönümünü aynı heyecanla kutladık.
Koronavirüs salgını tedbirleri kapsamında bir çok sektör çalışanları evden işini yapmaya çalışıyordu. İnşallah kısa zaman içerisinde herkes işyerlerine kavuşur.
Dedim ya; Cuma Namazımızı ve İstanbul’un fethinin yıldönümü kutlaması sevincini yaşadık diye.
Cuma günü Konya yine bir muhteşemdi.
Sultan Selim Camii ile Hz. Mevlana Müzesi’nin de olduğu Mevlana Meydanı çok muhteşemdi. Cuma namazını kılmak için gelen cemaat öyle bir hasret giderdi ki; yıllardır bir birini görmeyen dostların kavuşması gibiydi.
Herkes seccadesini getirmiş. Saflara omuz omuza duramasa da, gönül gönüle durdular.
Cemaati camisine kavuşturana şükürler olsun.
İstanbul’un fethi kutlaması ise ayrı bir sevincimizdi.
Çağ açıp çağ kapatan zaferi kutladık. Vücutlarına isabet eden yüzlerce okla birlikte üzerlerine dökülen kızgın yağların ateşine rağmen surlara Türk Bayrağını diken Ulubatlı Hasanları hatırladık.
Kimsenin malına, canına, ırzına, namusuna zarar vermeyen ecdadımızın insan hakkına saygısını, sözde demokrasi havarilerine bir kez daha anımsattık.
Demokrasinin beşiği diye yutturmaya çalışılan Amerika da sadece siyah olduğu için yol ortasında insanların nasıl öldürüldüğüne de şahit olduk.
Benim ecdadım, birilerinin hayran olduğu batının ‘canavar’ olduğunu yıllar öncesinden söylemiş. Bizi de bunlara karşı uyarmıştı.
Korona da gösterdi ki; batı kendi insanına bile yardım etmekten aciz bir topluluk.
Normale dönüşle birlikte millet olarak, inşallah yeniden bir şahlanış başlatırız.
Cuma namazında olduğu gibi, gönül gönüle bir birimize kenetleniriz.
Pusula aramak için zaman kaybına gerek yok.
Tarihimiz bize ışık tutuyor.
Fatih Sultan Mehmet Hanı, Ulubatlı Hasan’ı unutmasak yeter.