Bugün de bir hikaye ile başlayalım.
Eşkıya’nın birisi köy, köy gezip soygun vurgun yaparmış.
Yine bir köye gitmek için yola çıkmış. Ama köy çok uzakta olunca sıcaktan bunalmış ve çok susamış. Yol üzerinde gördüğü çadıra doğru yönelmiş.
Çadırın önüne geldiğinde onu bir çocuk hoş geldin amca, diye karşılamış.
Eşkıya ilerdeki köye gideceğini ama susadığı için geldiğini belirterek çocuktan bir bardak su istemiş.
Çocukta amca istersen sana ayran vereyim, sıcakta iyi gelir deyince eşkıya olur demiş.
Çocuğun getirdiği bir tas ayranı eşkıya bir dikişte içmiş.
Çocuk tekrar getireyim mi deyince yine getir demiş.
Gelen ayranı da bir dikişte içince; çocuk amca ayran var istersen bir daha getireyim demiş.
Çocuğun yüzüne bakan eşkıya; “Evladım bu kadar ayranı nerden buluyorsun ” diye sorunca çocuk cevap vermiş.
Amca sabah ayran yaptıydık. Onun da içine fare kaçmış. Dökecektik. Sen geldin. Yarısını içtin biraz kaldı.
Bunu duyan eşkıya sinirinden elindeki tası yere fırlatarak parçalayınca çocuk ağlayarak annesine seslenir:
Anne ayranı içen adam ‘köpeğin yalağı’nı parçaladı.
Şimdi gelelim konumuza.
Tunus da Cumhurbaşkanı eliyle yapılan darbe bize yabancı değil.
Bunun adı Post Modern.
28 Şubat 1997 yılında bu millete onu yaşattılar.
Amerika’da bilmem ne cemaatinden ‘boynuz’ ödülünü alan şahıs ve birlikte hareket ettiği yardakçılar binlerce masumun ekmeğine kan doğradılar.
Milletin gencecik evlatlarını, Üniversite kapılarında inim-inim inlettiler.
Ama zalimin zulmü öyle bin yıl falan sürmüyor.
Akan gözyaşları ve ahlar, semada karşılık buluyor.
Bütün bunlar gösteriyor ki; ayağa kalkmayalım diye içimizden de, çevremizden de derin bir kuşatma altındayız.
Bizde yaşananlar, bizimle iş birliği yapan komşu ve kardeş ülkelerde yaşanan darbeler, derin kuşatmaya örnek olarak yeterlidir sanırım.
Kardeşlerimizi yerlerinden yurtlarından ediyorlar.
Türkiye ye başlattıkları göç dalgası ile bizi birbirimizle vurmayı planlıyorlar
Mısır da başarılı oldular.
Katar da denediler yerlerine oturdular.
Libya da çölde boğuldular.
Suriye de güçleri yetmedi. Besledikleri terör örgütleriyle karşımızda durmaya çalışıyorlar.
Azerbaycan da yerle bir oldular.
Kıbrıs sancağı kaldırdı. İşaret fişeğini attı.
Doğu Akdeniz ve Eğe de savaş gemilerimiz tatbikatı başlattı.
Ya kuşatma yarılacak. Ya da bize ve kardeş ülkelere diz çöktürmeye çalışan zihniyet kırılacak.
Görünen o ki; bunun başka yolu yok.
Anlayalım artık.
Bize anlatmıyorlar.
Yaşatıyorlar.