Eğitim, İnsandan başlayıp toplumu dönüştüren, yaşam alanlarına değer katan, belli bir bilim dalında, belli bir konuda, bilgi ve becerileri kazandırma, yetiştirme ve geliştirme işidir. Eğitim ve öğretim ,fonksiyonlarını “okul” adını verdiğimiz kurumlar aracılığı ile gerçekleştirir. Bu sebeple, toplumlar “okulu” en önemli bir eğitim kurumu olarak görmüşlerdir. Toplumların “okul” adını verdiğimiz eğitim ve öğretim kurumuna önem vermesinin bazı sebepleri vardır. Biz bu sebepleri şu şekilde sıralayabiliriz;
1) Okulun toplum içerisinde bireye bir takım rolleri öğreterek, bireye statü kazandırma işini üstlenmesi,
2) Bireylere; İnsanlara, toplumlara, dil ile düşünceye farklı bakış açısı kazandırmak ve farklılığı öğreterek, farklı kültürel değerlere, inançlara sahip insanlara ve toplumlara hoşgörü ile bakmayı öğretmesi.
3) Aileden sonra bireyi sosyalleştiren en önemli bir sosyal müessese olması.
4) Üretici, nitelikli, bilgili, ekonomik çarkı döndürebilecek insanlar yetiştirme görevini üstlenmesi.
5) Yenilikçi, değişime ayak uyduracak bireyler yetiştirmesi.
6) Milli kültüre sahip çıkacak bireyleri topluma kazandırma ve böylece kültürel değerleri yeni kuşaklara aktararak, kültürel devamlılığı sağlama görevini yerine getirmesi.
Eğitim yalnız okullarda yapılmaz. Okul dışında da gençleri ve yetişkinleri bir mesleğe hazırlamak ve onların hayata uyumlarını kolaylaştırmak için açılmış kısa süreli eğitim veren kurumlar vardır. Ayrıca eğitim ailede, iş yerinde, asker ocağında, camide ve insanların oluşturdukları çeşitli gruplar içinde de yapılan sürekliliği ve devamlılığı olan bir süreçtir.
Toplumlar insanlara toplum bilincini vermek için eğitim sürecinin amaçlarını belirlemiş ve onu kontrol altına almışlardır. Bu suretle eğitim bir kamu hizmeti olarak kurumlaşmıştır. Toplumlar geliştikçe iş bölümü çeşitlenir. Meslek yaşamı uzmanlaşmayı gerektirir. Artık, birçok bilgi ve becerinin uzmanlarca verilmesi zorunluluk hâline gelir. Aile, sokak ve iş yeri gittikçe gelişen teknolojilerin aktarılmasını başaramaz. Vatandaşlık görevinin gerektirdiği bilgi ve becerilerin herkese aynı şekilde verilmesi herkesin ortak bir eğitim sürecinden geçirilmesi ile mümkün olur. Belirttiğimiz bu durumlar eğitimin "okul" olarak kurumlaşmasını ortaya çıkarmıştır.(Fidan,2012,s.6)
Okul, bir ülkenin en önemli ekonomik gücü olan insan kaynaklarını yetiştiren, başarılı insan yetiştirmeyi amaçlayan bir sosyal kurumdur. İnsan gücü bir ülkenin en değerli kaynağıdır. Okullar bu değerli kaynakların güce dönüştürüldüğü kurumlardır. Günümüzde özellikle bilimsel düşünme becerisine sahip, üretken, karşılaştığı problemleri çözme becerisi kazanmış, başarılı bireylere ihtiyaç duyulmaktadır.
Okullu Eğitim’i değerlendirmenin ardından Okulsuz Eğitim’i ele alacağız. Bu alanın duayenlerinden(uzman) Avusturyalı filozof Ivan Illich’in “Okulsuz Toplum” isimli eserinde yer alan görüşlerine değineceğiz.
Ivan Illich, (1926-2002) Avusturyalı filozof ve toplum eleştirmenidir. Ivan Illich, “Okulsuz Toplum” adlı eserinde , hemen hemen bütün dünyanın her şeyini onun uğrunda harcadığı, her sorunun temelinde çözülmesi gereken konunun, “okul” olduğu olgusunu ele almıştır.(Illich,1998).Ivan Illich, eğitime oldukça önem atfetmekte, ancak bu temel becerilerin kazanılmasında, okulun yüceleştirilmesini ve okul gibi devlete ait bir kurumun varlığını eleştirmektedir. Özellikle, buzdağının görünen kısmında yüceleştirilen eğitimin, okul gibi bir araçla, adaletsiz gelir dağılımından dolayı, toplumlarda sınıf farklılıklarına sebep olduğuna vurgu yapmaktadır. Ivan Illich’e göre okul, öğreten ve öğrenenden oluşmuş, belirli bir müfredata dayalı, sınırlı beceri kazandıran, birtakım derslerin okutulduğu bir mekandır. Ayrıca okul, devlete devletin istediği tarzda uygun vatandaş geliştirir, dolayısıyla bireylerin özgür gelişimini kısıtlar.
İnsanlar birçok becerilerini okul dışında kazanmışlardır. Mesela, insanlara hoşgörü ile bakma, canlı varlıkları sevme gibi beceriler okul dışında kazanılan becerilere örnek gösterilebilir. Böylece insanlar birçok becerilerini, içerisinde yaşadıkları içtimai hayattan deneyimleri yoluyla elde etmektedirler. Okul, tüm insanlara eşit şartlarda beceri kazandıramaz. Çünkü okul, sosyal tabakalar arasındaki farklılığı pekiştiren ve tabakaları ayrıştıran bir sosyal kurumdur. Alt tabaka çocuklarına itaat etme, sadakat, saygı duyma gibi bir takım yönetilmeyi kolaylaştıracak değerler kazandırırken, orta tabaka çocuklarına ise, liderlik ve yönetebilme becerileri kazandırmaktadır.
Ivan İllich, eşit şartlarda okullaşmanın, hem iktisadi hem de sosyolojik manada uygulanamaz olduğunu iddia etmektedir. Konuya dair çözüm analizinde ise, bir özgürlükten bahseder. Ivan Illich’e göre; tam anlamıyla özgür olabilen bir toplum, okul gibi bir kurumla özdeşleştirilemez. Ona göre okul, çocukların üzerinde, zaman ve enerji hakkı iddia eden, yapay ve ehemmiyetsiz bir binadır. Okullarda , kurumsallaşmış, tekdüzeleştirilmiş bilgi yığınları çocuklara empoze edilmektedir. Bu durum aynı zamanda bir tüketim çağının da habercisi sayılmaktadır. Öğrenme edimi ise oluşan maliyetler yumağında yavaş yavaş eritilmekte, eğitim ve öğretimin asıl hedefinden uzaklaşılmakta ve buzdağının görünmeyen parçasına eklenmektedir.
Günümüzde ise bireyin istediği bilgiye kolaylıkla ulaşabileceği bir iletişim ağı , teknolojiyle mümkün olmaktadır. Uzaktan eğitim yapılanması, öğrencilerin fikirlerini özgürce beyan etmesini sağlamaktadır. Ivan Illich , okullardaki zorunlu eğitimin toplumun yararına değil, zararına olduğunu savunur. Zorunlu eğitim yerine, insanların ilgi gösterdiği konuları, etkinlikleri veya kazanımları, kentlerin farklı ortamlarına kurulmuş standlarda , reaksiyonlar yöntemi ile öğretmenin daha faydalı ve kalıcı olduğunu belirtir.Yani bir nevi gönüllülük esasına dayalı paylaşımlar vasıtasıyla eğitimin amaçlarının gerçekleşeceğini savunur.
Kısacası eğitim, sadece okul adını verdiğimiz, üzerinde çatısı bulunan, dört duvarla çevrili sınıflardan ibaret bir mekanda verilmez. Eğitim hayatın, her alanında, her köşesinde verilen bir değerler bütünüdür.
KAYNAKÇA:
1) Prof. Dr. Nurettin FİDAN, Okulda Öğrenme ve Öğretme, Şubat 2012,Pegem Akademi Yay. s.6
2) Ivan ILLICH, Deschooling Society, 1971,Okulsuz Toplum, İstanbul, Şule Yayınları, 1998