Eğitime katılanlara Otizmin tüm safhaları anlatılarak bu tür çocuklara şekilde yaklaşılması gerektiği öğretildi. Otizm spektrum bozukluğunun belirli görüntülere, seslere, kokulara, ışıklara veya fiziksel temasa karşı duyarlılık, davranış, yeme-içme ve hareketlerde takıntılı olma ve bunları tekrarlama, aktiviteler arasında geçişte zorluk yaşama, sosyal iletişimin sınırlı olması ve göz temasından kaçınma sıklıkla görülen belirtiler olduğu vurgulandı.
Otizm spektrum bozukluğu, hem genetik hem de çevresel faktörlerden kaynaklı bir hastalık olduğu belirtilirken ‘’Otizmi tamamen ortadan kaldıran kesin bir tedavi yoktur. Fakat sosyalleştirme tedavileri ve özel eğitim ile otizmli çocukların dış dünyaya uyum becerileri geliştirilebilir. Otizm spektrum bozukluğu, doğuştan gelen ve genellikle yaşamın ilk yıllarında fark edilen karmaşık bir nöro-gelişimsel farklılıktır. Otizmli bireylerin başkalarıyla iletişim kurma, etkileşimli oyunlar oynama, arkadaş edinme gibi sosyal becerilerinde akranlarına kıyasla belirgin yetersizlikler görülür. Otizmin bir diğer özelliği tekrarlı davranışlar, takıntılar ve sıra dışı ilgilerdir. Otizmli bireylerde sallanma, parmak ucunda koşuşturma gibi tekrarlı davranışlar görülür. Stres ya da sevinç gibi yoğun duygular yaşadıkları zamanlarda bu davranışlarda artış olur. Ayrıca otizmli bireyler her şeyin alışkın oldukları biçimde ve düzende olması konusunda da takıntılı ve ısrarcı olabilmektedir.’’ İfadeleri kullanıldı.
Otizmin erkek çocuklarda daha çok görüldüğü belirtilirken, ‘’Otizm spektrum bozukluğu, günümüzde rastlanan en yaygın nöro-gelişimsel farklılıklardan biri olup, her 36 çocuktan 1’ini etkilediği kabul edilmektedir. Otizmin erkek çocuklardaki yaygınlığı kız çocuklarına göre daha fazladır. Otizmin tedavisi konusunda yapılan araştırmalar sonucunda en iyi tedavinin eğitim temelli uygulamalar olduğu anlaşılmıştır. Diğer tüm terapi ve tedaviler çocuğun gelişimini desteklemek için kullanılır. Bu nedenle hangi terapi ve tedavi kullanılırsa kullanılsın, bunun yanında özel eğitim şarttır. Özel eğitimden beklenen en temel yararlar çocuğun sosyal ilişkilerinin ve iletişim becerilerinin artmasıdır. Sunulan özel eğitim hizmetlerinin yoğun ve kesintisiz olması da büyük önem taşır. Yoğunluk haftada en az 20 saat anlamına gelirken, kesintisizlik olarak kastedilen yılda 12 aydır. Erken tanı ve doğru eğitim, özellikle 3 yaşından önce alınan yoğun özel eğitim, çocuğun gelişimi için büyük önem taşımaktadır. Erken tanı ve doğru eğitim uygulamaları ile yoğun olarak eğitim alan çocukların yaklaşık yüzde ellisinde otizmin belirtileri kontrol altına alınabilmekte, gelişim sağlanabilmekte ve bazı otizmli çocuklar ergenlik yaşına geldiklerinde akranları gibi yaşamlarına devam edebilmektedir.’’ bilgileri paylaşıldı.