Pandeminin etkileri bitmiyor: Dikkat, siz de Languishing olabilirsiniz!

Dünyayı etkisi altına alan COVID-19, kişilerde pek çok etkiler bıraktı. Etkileri kolay kolay silineceğe benzemeyen Covid’in Languishing adında yeni bir sendromu ortaya çıktı. Peki Languishing nedir? Vücutta nelere sebep oluyor? İşte detaylar…

2019 yılında bütün dünyayı saran 2020 yılının başlarında da Türkiye’yi etkisi altına alan Covid-19’un insanlar üzerinde yeni etkileri görülmeye devam ediyor. Pandeminin yayılmaması için uygulanan sokağa çıkma kısıtlamaları ile sosyallikten uzak kalan insanlar, şimdi de Languishing sendromu ile karşı karşıya.

Languishing sendromu, özellikle 35 yaş altı insanlarda sıkça görülüyor ve insanlarda durgunluk, isteksizlik gibi etkilere neden oluyor. Psikologlar, son zamanlarda Languishing sendromu ile ilgili çok sayıda başvuru alıyor. Bu sendrom ile başa çıkmanın mümkün olduğunu belirten psikologlar, kendinde bu belirtilerin olduğunu düşünenlerin vakit geçirmeden bir uzmana başvurmasını tavsiye etti.

SIKINTILI MUTSUZ, HUZURSUZ, TATSIZ İSENİZ LANGUİSHİNG OLABİLİRSİNİZ
Languishing sendromunun pandemi sonrası yaygınlaştığına dikkat çeken psikolog Kerime Begüm Özkaya, hastalıkla ilgili şunları söyledi:
“Languishing sendromu; durgun veya kişinin kendini tatsız hissetmesidir. Pandemide meydana gelen veya çıkan bir terimdir. Kişinin kendini sıkıntılı, mutsuz, huzursuz, durgun, tatsız hissetmesine biz ‘Languishing’ diyoruz.Bu pandemi sonrasında kişiler kendilerini ‘mutsuzum, kendimi iyi hissetmiyorum, canım hiçbir şey yapmak istemiyor’ diye tanımlarken aslında Languishing olduğunu görüyoruz. Bu durum bazen depresyon veya tükenmişlikte karıştırılabiliyor.

Depresyonda kişi kendini umutsuz ve mutsuz hissedebiliyor. Veya da bu tükenmişlik sendromunda enerjisiz hissedebiliyor ama Languishing sendromunda öyle bir şey yok.
Öğrenciyse ders çalışmak istemiyor, ev hanımıysa yemek yapmak istemiyor, arkadaşlarıyla buluşmak istemiyor. Yeni bir kitap okumak, dizi ve film izlemek istemiyor. Bu isteksizlik, durgunluk, tatsızlık. Languishing sendromu olarak karşımıza çıkıyor.”

“PANDEMİ İLE BİRLİKTE HASTALIKTAN KAÇMAYI ÖĞRENDİK”
Sokağa çıkma kısıtlamalarının insanları olumsuz etkilediğini ifade eden Özkaya, “Pandemi döneminde insanlara yasaklar geldi. Eve kapandılar, kısıtlamalar geldi. Kişiler yalnızlaştı. Yalnızlaştığı için de kendi içlerinde atamadığı böyle bir durgunluk, sessizlik, sıkıntılı ruh haline bürünmüş oldular. Pandemiyle birlikte biz aslında savaş ya da kaç yaşam biçimini öğrendik. Savaş ya da kaç yaşam biçimi; kişilerin tehlikeli olduğu zamanlarda verdikleri bir tepki. Fizyolojik bir tepkidir. Tehlikeli anlarda ya biz savaşırız ya da kaçarız. Onun için pandemide de biz neyi gördük?

Hastalıkla mücadele etmeyi ya da hastalığa yakalanmamak için kaçmayı öğrendik. Bu da yaşadığımız ruh hali içinde psikolojide bize bu sendromu derinden etkiledi ve açığa çıkardı. Bunu yaşayan kişiler neler oluyor? Durgun oluyorlar, tatsız hissediyorlar, canı hiçbir şey yapmak istemiyor. Günlük rutin hayatında yaptıkları şeyleri bile yerine getirmek istemiyorlar. Mutsuzluk, şu bir boşlukta olma hissi, durgunluk hali, insanlar görüşmeme isteği, sık sık uyuma isteği. Bunlar karşımıza çıkıyor” diye konuştu.

NASIL BAŞA ÇIKILIR?
Languishing ile başa çıkmanın mümkün olduğunu dile getiren Uzman Psikolog Özkaya, şöyle devam etti:
“Bölünmemiş zamanlar oluşturmak. Nedir bunlar? Kendimizi mutsuz hissetmeyeceğimiz küçük zaman dilimleri oluşturup kendimizle baş başa kalıp aslında anı yakalamak.

Nedir orada işte bir kahve içeyim. Sevdiğim bir dizi veya film izleyeyim deyip kendimizle aslında vakit geçirmek, Burada önemli olan şey pozitif bir zaman geçirmek. Biz insanoğlu, uzun ve derin hedefler koyarız. Pandemide bunun böyle olmadığını zaten görmüş olduk hepimiz. Onun için diyoruz ki kendimizi iyi hissetmek için kısa ve başarabileceğimiz hedefler koyarsak o hedeflere ulaşınca kendimizi hissederiz.

Düzenli uyku, yeterli beslenme, dengeli beslenme, bol yürüyüş, spor yapma. Tabii bu durumda bizi güzel bir şekilde bu sendromdan çıkarır. Onun dışında pandemiyi de yapamadığımız şeyleri işte sevdiğimiz insanlarla bir araya gelme, onlarla paylaşım yapma, sosyal aktivitelerde bulunmakta kendimizi daha iyi hissettirecektir. Burada maksat hayatın akışından kendimizi alıkoymamak.”

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Sağlık Haberleri