Bugün bir gezinti yaptım.
Muhacir Pazarını bir gezdim. Hastalık bu ya, kuş pazarına bi takıldım.
Tanıdık eş dost. Kanat kuyruk derken iyi hasbihal eyledik.
Kuş çok, alan yok.
Gerekçe: Yem pahalı.
Böylece hayat da pahalı.
Öyle olunca hobiler beklemeye geçmiş.
Sebze, meyve ve balık pazarı da sanki kuş pazarının muadili.
Gezen çok.
Fiyatları soran daha çok.
Sanki öyle bir hal var ki esnafta. Fiyat sorandan bıkmış gibiler.
Köylü ve çiftçinin pazara getirdiği sebze ve meyvelerin kışın çok az gelmeye ve hatta gelmemeye başlamasıyla birlikte çarşı pazar ve marketlerdeki sebze ve meyve fiyatları ateş pahasına dönüşüyor.
Mutfak ihtiyacını gidermek için Pazar veya markete giden vatandaş ise geride kalan her haftanın sebze ve meyve fiyatlarını arar oluyor.
Tarım memleketiyiz. Yenecek bir domates alayım desen kilosu 30 liradan aşağı yok. Balık da en düşüğü 120-150 liradan arası.
Yeşillik. 5-6 telden oluşan bir bağ 10 lira.
Pırasa, Marul 15-20 Tl, Ispanak 20 TL, Kuru soğan 15 TL, Muz 35 TL, Domates 30 Tl, Biber 40 TL.
Bunlar Pazar fiyatları.
Bu milletin yüzde 90’ının geliri belli.
Bu aylarda patates, soğan, marul, ıspanak, pırasa yemeyecek de, taş mı yiyecek.
Vatandaş çaresiz bir bakışla sadece, amma da pahalı diyor. Fiyatlara isyan ediyor. Ama başka çaresi de yok. Mecburen iki kilo ihtiyacı varsa 1 kilo alıp gidiyor.
Birde üç çocuklu, 4 çocuklu asgari ücretle geçinen aileler var.
Bir kilo domatesi dilim, dilim yapsa en fazla iki gün de tüketir.
Sözde tarım ülkesiyiz. Halimize bir bakın.
Pazarcılar Odası’ndan, Marketlerin derneğinden çıt yok.
Yetkililerden “Hesabını sorarız” şeklinde açıklama var
Onun da arkası yok.
Ancak bilinen bir gerçek var millet soyuluyor.
Yeter artık. Vatandaşın da bir sabrı var.
Pazarda ve markette uygun fiyatla alış veriş yaparken görüşmek üzere Allah a emanet olun.