Bir dilin tarihî gelişimini ve söz varlığını ortaya koyabilmek için ağız araştırmaları son derece önem arz etmektedir.[1] Bu çalışmada, Sarayönü ve bazı köylerinde yaşayan Türkmen ağızları incelenmiştir. Burada Türkmen kavramına açıklık getirmek gerekir. Oğuzlar, Müslüman olduktan sonra 11.yüzyıl itibariyle “Türkmen” adını almışlardır ve yaklaşık iki asır sonra bu ad her yerde “Oğuz” adının yerine kullanılmıştır.[2] 15. yüzyıldan bu yana da yaşayış biçimlerine bağlı olarak Türkmen adıyla anılmışlardır. Bu çalışmada Sarayönü’nde 16. yüzyıldan beri varlığı bilinen Oğuzlar için” Türkmen” kavramı kullanılmıştır. Makalede metinlerden hareketle Sarayönü Türkmen ağızlarının standart Türkiye Türkçesinden ayrılan fonetik ve morfolojik özellikleri tespit edilerek her iki ağız arasındaki belirgin farklılıklar ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Fonetik Özellikler: Ağız incelemelerinde yerel konuşma dilleri esas alındığı için çok sayıda sesle karşılaşılmaktadır. Ancak bunlar genellikle standart yazı dilindeki seslerden çeşitli ses hadiseleriyle oluşmuş ara seslerdir. Dolayısıyla fonolojik görevleri yoktur. Sarayönü Türkmen ağızlarında Türkiye Türkçesi standart yazı dilinde bulunan seslerden başka fonolojik değere sahip iki ses tespit edilmiştir. Bu sesler kapalı /e/ ünlüsü ve damak /n/’si ünsüzüdür.[3]Orta Anadolu ağızlarında kapalı /e/ sesinin daha sistemli olarak kullanıldığı bilinmektedir. Anadolu ağızlarıyla ilgili çalışmalarda, bu sesin Türkçe kelimelerde çoklukla i>e değişimi ve Eski Türkçedeki (i) sesinin tarihi gelişme seyri içinde gösterdiği genişleme eğilimine uyarak e'ye dönmesi sonucu oluştuğu belirtilmektedir. Bölge ağzında eski kök hece (i)'ler devam ettirilmektedir, “vir”-/ “ver” şeklindeki ikili söyleyişlerin varlığını yorumlarken her ne kadar iki ayrı eğilimi benimseyen ağızların varlığına yorumlanabilirse de, büyük oranda yazı dilinin etkisine bağlanabilmektedir.[4] Bu bağlamda Sarayönü ağzının fonetik ve morfolojik özellikleri tespit edilmeye çalışılmış, yörede daha ziyade geçmişte kullanılmış olan, fakat günümüzde de kullanılmaya devam eden sözcükler, deyimlerden örnekler, alfabetik sırayla sunularak bir sözlük çalışması hedeflenmiştir.
*Aşene: Aşhane, yemek yapılan mutfak, ”h” sesi düşürülüp aşene’ye dönüşmüştür. Örnek: Aşenede ıravak çekecem gellaba. (Mutfakta, ıravak yani kaymak çekeceğim gelin abla)
*Bastırık: Buzdolabı’ndan önce peynir, tereyağı, lor, yoğurt ve pekmez gibi yiyeceklerin saklandığı, büyük bir sele ve üzeri keçe ile kaplı olan, toprağın üzerine konulan saklama yeri. Örnek: Ak guzum, eskiden avlu’nun gölgelik yirinde bastırık gurardık.
*Domuşmak: Suratını asmak. Donuşmak sözünden türemiştir. Örnek: Kak hele, domuşup oturma.
*Ganırtmak: Bir şeyi zorlamak. Örnek: Gapıyı ganırttırarak açma!
*Garahasbennek: Bir işi kasıtlıca, bilerek yapmak veya yapmamak. Örnek: Ayağıma garahasbennek basıp seyirtti (Koşmak) (Ayağıma kasıtlıca basıp koşarak kaçtı)
*Gonursu Kokmak: İsli kokmak, tütsü kokmak. Örnek: Tandırın başından geldi alleğem. Gonursu gonursu kokuyor.
*Guşane: Yemek yapılan büyük tencere. Örnek: Elinden bi iş gelmez emsiz meret, amma aşenedeki goca guşaneyle gıymayı yimiş, bitirmiş ganara.
*Güğüm: Banyo yapmak için içerisinde su ısıtılan, su taşınan bakırdan yapılmış ibrikten (ıbrık) biraz büyük su kabı. Örnek: Hasan emmiyin evinin porda gapısının annacındaki (karşısındaki) galaycıda bu güğümü galaylattır.
*Günülemek: Kıskanmak. Örnek: Bi garış boyuyla gardaşını günülüyor gara yirin dibine batasıca.
*Haranı: Bulgur kaynatılmakta kullanılan, çamaşır suyu kaynatmak, pekmez kaynatmak için de kullanılan büyük bakır kazan. Örnek: Eveli iş pek çoğudu ak gızım. Düğün evinde goca haranılarda düğün pilavı bişirirdik.
*Iprık: Abdest almak, el yüz yıkamak için kullanılan kolay su dökülebilen, tek elle tutulabilen, bakırdan ve sacdan yapılan güğümden küçük su kabı. Örnek: Bakır ileğenle, ıprığı sekiden getir de deden abdest alsın gızım.
*Kerç Yapmak: Alaysı bir şekilde gösteriş yapmak. Örnek: Gomşunun gızı bana garahasbennek kerç yapıyor.
*MiymenMişmen: İsteksizce. Örnek: Gel şu işin ucundan dut, miymenmişmen orda durma.
*Pardı: Eski Sarayönü evlerinde ağaç, hasır, kamıştan yapılan tavan. Örnek: Bacım, evin içine bi girdiydim, pardının her yirini is gaplamış, pis kerahat evini paklememiş.
*Saku: Uzun, kalın, kaşe palto. Örnek: Manifoturacı Sedir’in dükkanından sakuyu alınca galağı kaktı iyice.
*Sındı: Makas. Örnek: Gapıyı gıyadaladım, baktıydım, gelin torunumun canım saçlarını sındıyla kesmiş, keloğlana döndürmüş.
*Sümeyesine: Boş yere. Örnek: Sümeyesine çabalamayın, ben Ahmet’in nişannısı olacağım.
*Tangır: Eskiden banyo yokken içerisinde banyo yapılan sac veya bakırdan yapılmış geniş kap, bir çeşit büyük leğen.Örnek: Anası tangır ileğende çocukları yudu.
*Tuluk: İçerisine peynir basılan koyun veya keçi derisinden yapılmış tulum. İnek derisinden yapılmaz. Örnek: Iccacık bazlamaya sadeyağla, tuluk piynirini dürdün mü, dadından yinmez.
*Ülük: İbriğe (ıbrık) takılı olan suyu azar azar akıtan suyolu. Örnek: Iprığın ülüğü su akıtıyordu, ileğim yaptırdık.
[1]ÇAL,Ahmet (2017),Beyşehir’in Huğlu Kasabasında Yaşayan Türkmenlerin Belirgin Ağız Özellikleri,DergiParkSelçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi DergisiArşivSayı 38,s.1-22
[2]SÜMER, Faruk (1972), Oğuzlar (Türkmenler), Tarihleri-Boy Teşkilatı-Destanları,
Ankara: Ankara Üniversitesi Basımevi.
[3]KÜÇÜKBALLI, Fatih Numan-YASTI, Mehmet (2015). “Sarayönü Yörük ve Türkmen Ağızlarının Belirgin Dil Özellikleri”. Tarih, Kültür, Sanat, Turizm ve Tarım Açısından Uluslararası Sarayönü Sempozyumu. ed. Hasan Bahar. (24-26 Ekim 2014). Konya: Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Yayınları: 453-484.
[4]ERDEM, M. D. Gül,Münteha (2006),Kapalı ( e ) Sesi Bağlamında Eski Anadolu Türkçesi-Anadolu Ağızları İlişkisi, Karadeniz Araştırmaları Sayı:11,s.111-148