SARAYÖNÜ ESKİ BAĞLAR (KUMLU BAĞ)

.

Kış hikayelerine yine başladık

Eskiden buralar yemyeşil, bağlık bahçelik bir yerdi. Her taraf ceviz, elma, badem, üzüm fidanları ile doluydu.

Kışlık pekmezimiz, kayısı kurusu, elma, armudumuz , vişnemiz, eriğimiz bu bağlardan karşılanır, dışarıdan eve pek bir şey girmezdi.

Bağlar komşuların birbirine yardımlaşması ile bellenir kenar sınırlar(an) yükseltilir ve evcekaya altındaki porsuğa giden köprü yanında dere suyu bentle yükseltilerek bağlar su ile göllendirilirdi.

Bağlarımızın gördüğü su sadece bu göllendirme suyu idi. Daha sonra yağmur yağışları oldukça doğal olarak kendiliğinden sulanırdı. Asma çubuklarını ilk diktiğimiz yıllarda evdeki kuyulardan veya mahalle çeşmesinden testi ile su taşır ve küçük fidanların büyümesini sağlardık.

Yine ağıl içinden çıkan koyun, inek, ve tavuk gübrelerimizi buraya taşıyarak bağları gübrelerdik.

Asmadaki hastalıklar için tülbent içine koyduğumuz odun külünü yapraklara atardık. Öyle ilaç garaç bilmezdik , gayet de sağlıklı lezzetli ve koca koca salkım üzümler alırdık.

Mart ayında bağlar budanır budama artığı dallar evde ocak başına veya yakacaklığa taşınırdı. Eylül ayı sonu ekim ayında olgunlaşan üzümler, bağ makası veya bağ bıçağı ile kesilerek küfelere ve sepetlere doldurularak at arabaları veya eşek sırtında evlere taşınırdı.

Eskibağ ortasında da ortak kullanılan betondan yapılmış bir üzüm ezme havuzu vardı.

Neredeyse her evde de betondan yapılmış ya da taştan oyulmuş üzüm ezme yalağı bulunur ve burada üzümler telis torbaların içine konularak ayakla çiğnenir çıkan şırası tezek ve odun ateşinde ocakta kaynatılır ve pekmez toprağı da ilave edilerek pekmeze kıvam aldırılırdı. Pekmez topraktan yapılmış küplere doldurulur aşenede saklanırdı.

Eski Bağların Bağ Bekçiliğini Uzun Yıllar Kalp Cerrahımız Prof.Dr.Hasan Solak'ın Kıymetli Babaları İstiklal Savaşı Gazimiz Rahmetli Mustafa Solak (Kel Çoban veya Kel Oğlan Mahlaslı) Saygıdeğer Büyüğümüz Yapardı.

Herkes bağını bozup bitirince ; bağı olmayanlara cagrı yapar bağlara serbestçe girebilirsiniz derdi, onlarda kalan üzümleri toplardı. İsteyerek verdiklerimiz hariç.

Herkesin pekmez yapacak kadar üzümü olurdu.

Üzüm çiğneme taşlarını ise, Konuklardan emekli rahmetli şoför Ali İhsan Turan ve Ziraat Bankasından emekli rahmetli Ruhi Turan'ın kıymetli babaları Cılık Alilerin İbrahim mahlaslı İbrahim Turan, taştan oyardı.

Evce Kaya'da İç Yer Mevkiinde ağzı kapatılmış ama zamanında ağzına kadar su dolan dere yatağının kenarındaki kuyunun taş oluğu da aynı kişi tarafından oyulmuştur.

20 yıl önce bu mevkide sadece Milli Eğitim'den emekli Ali Çoban abimiz vardı ama şimdilerde bağlar canlandı kulübe yapanlar bahçe kuranlar Bağlar yeniden canlanıyor .Kapımızdaki savaşlar, pandemi süreci, ve gıdadaki fiyat artışları gıdanın önemini bir kez daha önümüze koyuyor. Topraklarımız bomboş yatmasın her karışında gıdamızı üretmeliyiz. Doğalından ve tazesinden.

Toprak Doğa insanı dinlendiriyor, ben sık sık bahçeye koşuyorum bahçe işleri ayrık temizliği sulama ot biçme gibi işler fiziken yorulsam da ruhen gerçekten büyük bir rahatlama hissediyor insan Toprak Ana'nın cömertliği de buna eklenince söylenecek söz yok tabii

(Kaynaklar:Nazir ÜLKER,Tahsin YILDIZ,Prof.Dr.Feridun MERTER)

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Köşe Yazıları Haberleri