Sarayönü’nde hep konuşulan ancak tam olarak bilgi sahibi olunamayan inlerle ilgili önemli gelişmeler yaşandı.
Sarayönü Belediyesi’nin Pir Hüseyin Camisi yanında yaptığı yol çalışmaları esnasında meydana gelen çöküntü ile ortaya çıkan inlerin girişi geçtiğimiz yıl açılmış ardından Konya Müzeler Müdürlüğünce bölgede kazı çalışmaları başlatılmıştı.
5 aydır yürütülen kazı ve temizlik çalışmalarıyla bir bölümü ortaya çıkarılan bölgede antik yer altı şehri keşfedildi.
İlçede heyecan yaratan konu yerel ve ulusal basının gündemi olurken haberlerde ve sosyal medyada geniş yer buldu.
Sarayönü’nde altyapı çalışmaları sırasında meydana gelen çöküntü ile ortaya çıkan erken Bizans dönemine ait yer altı şehrinin turizme kazandırılması için çalışma yürütülüyor.
Konya Müzeler Müdürlüğünce 5 aydır yürütülen kazı ve temizlik çalışmalarıyla bir bölümü ortaya çıkarılan yer altı şehri, farklı uzunluklarda ve genişlikte tünellerle birbirine bağlanan 20 metrekarelik odalardan oluştuğu belirtildi.
İlk belirlemelere göre 5 bin metrekare alana yayıldığı tespit edilen yer altı şehrinin sınırlarının, bölgede yürütülen yüzey araştırmalarına göre çalışmalar ilerledikçe daha da genişleyebileceği öngörülüyor.
Odayı andıran yaşam alanlarında, su kuyuları, ocaklar, bacalar, aydınlatma için kandil yerleri, kilerler, havalandırma delikleri bulunan yerin geçmişi, elde edilen ilk materyallere göre 8. yüzyıla tarihlendiriliyor.
Hristiyan yerel halkının korunmak için kullandığı öngörülüyor
İnler, Romalılar zamanında oda mezar olarak kullanılan, sonrasında halkın Haçlı seferlerinde askerlerden kaçmak için sığınıp kurtulduğu yerler olarak biliniyor.
Sarayönü inlerinde kazı çalışmaları yapan ekip başkanı Konya Müzeler Müdürlüğü Arkeoloğu Hasan Uğuz, altyapı çalışmaları sırasında bulunan alanda yer yer oluşan göçüklerin temizlenmesiyle şu ana kadar 8 yaşam alanı ortaya çıkardıklarını söyledi.
Uğuz, bulgulara göre Hristiyan yerel halkın, 150 yıl süren akınlardan korunmak için 8. yüzyılda yer altı şehrini kullandığını tespit ettiklerini dile getirdi.
Kazı, temizlik ve haritalandırma çalışmalarını eş zamanlı sürdürdüklerini aktaran Uğuz, "Harita mühendisleri yer üstüyle yer altını çakıştırarak çalışmalarını sürdürüyor. Çıkardığımız haritalarla Sarayönü’ndeki antik yeraltı şehrinin şimdilik 5 bin metrekarelik bir alana yayıldığını öngörüyoruz. Yer altı şehrinin insan barındırma kapasitesinin ve kesin büyüklüğünün çalışmaların ilerlemesiyle netleşeceğini söyleyebiliriz.
Yer altında mekanlar var ve mekanları birbirine bağlayan galeriler var. Galeriler oldukça küçük. Bu da bize insanların çok iyi beslenemediğini ve küçük yapıda olduklarını gösteriyor." dedi.
Keşfedilen yerin Konya ve çevresinde benzerinin bulunmadığına, en büyük yer altı şehirlerinden birini keşfetmiş olabileceklerine dikkati çeken Uğuz; "Orta Anadolu'nun en büyük yer altı şehirlerinden birini bulmuş olabiliriz. Bölge halkının rivayetleri ve farklı yerlerdeki çökmeler bize yer altı şehrinin çok geniş bir alana da yayılabileceğini, çok uzun bir tünel sistemi olabileceğini gösteriyor. Yakaladığımız açıklıklar ve göçükler bu noktada olumlu sinyaller veriyor. Bölgede başka yer altı şehri bilinmediği için tarihi ve turistik açıdan da önemli bir keşif." Şeklinde konuştu.
Yer altı şehirlerinin Anadolu'da 1. ve 2. yüzyılda yoğunlaştığını hatırlatan Uğuz, ilk mekanların daha erken dönemlerde yapıldığını, 8. yüzyılda genişletildiğini düşündüklerini, buluntular üzerinde tarihlendirme çalışmalarının devam ettiğini kaydetti.
Sarayönü adını inlerden aldı
Roma döneminde “Bardaetta” olarak bilinen ilçenin kuruluşu hakkındaki tarihi bilgilere şehrin batısındaki Pithoi (Kadınhanı)ile güneyinde Lâdik dağları eteğinde Bozok ili (Öziçi) adı ile bilinen iki kasaba halkı, Haçlı seferleri sırasında oturdukları yerler Haçlı ordusunun geçiş yolu üzerinde oldukları için, bu ordunun yağmasından kurtulmak istediler.
Bu sebeple inlerin bugünkü bulunduğu yukarı denilen yere göç ettiler. İnlerde emniyet ve saklanabilme imkânları mevcuttu. Böylece haçlı ordusunun yağmasından kurtulacaklardı, işte bu yüzden kasabalardan göç edenler Sarayönü’nün kuruluşunda öncü olmuşlardır.
Tolobası adı ile bilinen bu inlerin o zamanlar hem sığınak hem de mesken olarak kullanıldığı tahmin edilmektedir. Şehrin ismi de bu inlere bağlanır, büyüklüğü, konforu ve kullanışlı olması bakımından saraya benzetilen bu inlerden dolayı buraya sarayini denilmiştir. Bu zamanla Sarayönü olarak kullanılır olmuştur.
Sarayönü’nde yerleşik bulunan ve çevre köylerinden büyük bir kısmını oluşturan halkın Oğuz boyunun Türkmen obalarından olduğu yazılı tarihi kaynaklardan anlaşılmaktadır.
Sarayönü tarihiyle adından söz ettirecek
Konu hakkında görüşlerini aldığımız Sarayönü Belediye Başkanı Nafiz Solak’ta şu değerlendirmelerde bulundu;
“Sarayönü ilçemiz adına çok heyecanlandırıcı bir keşif. Bölgemizde zaten Bizans ve Roma dönemine ait birçok eser bulunmuştu.
Ladik, Konuklar ve Sarayönü bölgesinde birçok tarihi eser ve yazıtlar mevcut. Bulunan bu taşların birçoğu da Arkeolog Hasan Uğuz Bey’in büyük emekleri ile bir araya getirildi ve Evcekaya’da ve Ladik’te arkeoloji müzesi oluşturuldu.
Şimdi Sarayönü İnleri üzerine yapılan kazı çalışmaları ile antik yeraltı şehri ortaya çıkarılıyor. Yakın tarihte de Ladik’te bir mozaik bir spor alanı bulunmuştu.
Bütün bu çalışmaların tamamlanması ile ilçemiz turizm açısından çok önemli bir bölge olacaktır.”