Eğitim-İş Konya Şubesinin Gedavet Parkı’ndaki ‘Barınamıyoruz, Geçinemiyoruz, Yaşayamıyoruz’ adlı basın açıklamasına Eğitim-İş Genel Sekreteri Cengiz Sarıyer, Birleşik Kamu-İş Genel Sekreteri Özgür Aras, Eğitim-İş Konya Şube Başkanı Bahattin Ertuğrul, yönetim kurulu üyeleri, 17 ilin şube başkanlarıyla yönetim kurulu üyeleri, sendika üyeleriyle, sivil temsil örgütleri temsilcileri, siyasi parti temsilcileri de katıldı.
Eğitim-İş Konya Şube Başkanı Bahattin Ertuğrul basın açıklamasında öğretmenlerin alım gücünün yerle bir olduğunu belirterek, “24 Kasım Öğretmenler Günü’ne sayılı günler kaldı. Bizler için her zaman kıvancın ama iktidar sayesinde 20 yıldır aynı zamanda burukluğun günü olan öğretmenler gününde, kurtlarla avlananlar çobanla ağlayacak. Yılın 364 günü bizi, haklarımızı, itibarımızı, refahımızı hedef alanlar; yılın o bir gününde bizi övmek için sıraya girecekler. Bu riyakârlık müsameresinde öğretmenlerin kendileri için ne kadar değerli olduğundan, bugüne dek öğretmenler için en büyük kazanımları kendilerinin sağladıklarından bahsedip ezberlerini konuşturacaklar. Mesleği ve ideali insan yetiştirmek gibi hayati bir faaliyet olan eğitim emekçilerinin alım gücünün nasıl yerle bir edildiğini anlatmayacaklar. Öğretmenin bankalara ya da şahıslara borçlanmadan ay sonunu getiremediğini; maaşının çok büyük bir kısmının ev kirası ve faturalarla eridiğini; öğretmenin eve başı önde, sınıfa kara kara düşünerek girer hale geldiğini anlatmayacaklar. Ama biz anlatacağız! Bize sefaleti ve itibarsızlığı dayatıp susacağımızı zannedenlere, mesleğimizin de gereği olarak DERS vereceğiz! Bazı seri sendikalar gibi haklarımızı Saray kapılarında fısıldayarak değil, meydanlarda gür sesimizle haykırarak, omuz omuza mücadele ederek kazanacağız! Şahsım ve örgütüm adına, tüm eğitim emekçileri adına bugün buraya gelme, sesimizi daha gür duyurmamız için omuz verme iradesi gösteren sizlere yürekten teşekkür ediyorum” dedi.
‘Hakkımızı alıncaya kadar mücadeleye devam edeceğiz’
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Genel Sekreteri Özgür Aras konuşmasında hakkımızı alıncaya kadar mücadeleye devam edeceklerini ifade ederek, “Bugün asgari ücret 11 bin 402 lira, en düşük memur maaşı 22 bin 077 lira, en düşük emekli maaşı da 7 bin 500 liradır. Ağustos ayında toplu sözleşme görüşmelerinde yetkili konfederasyon kamu emekçilerini Ocak ayına yüzde 15 zamma mahkûm etmişlerdir. Kamu emekçilerinin ve emekli maaşlarının 3/2’si kiraya, geriye kalanı elektrik, doğalgaz, çarşı ve pazara harcanmaktadır. Bu şartlarda barınamıyoruz, geçinemiyoruz ve yaşayamıyoruz. Gözler kör, kulak sağır olmuştur. Hakkımızı alana kadar mücadelemize devam edeceğiz.”
‘Geçinemiyoruz, barınamıyoruz, yaşayamıyoruz” demek için buradayız’
Eğitim-İş Genel Sekreteri Cengiz Sarıyer, artık geçinemiyoruz, barınamıyoruz, yaşayamıyoruz demek için buradayız diyerek, “Bizler geleceğin mimarı, eğitimin dinamosu olan eğitim emekçileriyiz. Bizler görmezden gelinen, sefalete itilen, itibarı ve hakları yok sayılanlarız. Bugün burada bıçağın kemiğe dayanmakla kalmadığını artık kesmeye başladığını haykırmak, “geçinemiyoruz, barınamıyoruz, yaşayamıyoruz” demek için buradayız. İktidarın öncelikleri ile ülkenin ve yurttaşların ihtiyaçları arasındaki makas her geçen gün açılmakta, göz göre göre ekonomik buhrana sürüklenen ülkemiz, çalışan kesim için bir hayatta kalma yarışmasının platformuna dönüştürülmektedir. Memur ve memur emeklisinin 2024 ve 2025’te alacağı ücretlerin belirlendiği 7. Dönem Toplu sözleşmesi, ülkemizde her şey durmadan pahalanırken insan emeğinin günden güne ne kadar ucuzlaştırıldığının, kamu emekçisinin yöneticiler gözünde ne denli kıymetsiz olduğunun göstergesi olmuştur. Belirlenen zam teklifi, hem bugünün gerçek enflasyon rakamlarının, hem de Merkez Bankası’nın önümüzdeki yıl için açıkladığı ve yine kim bilir kaç kez revize ederek yukarıya çekeceği iyimser enflasyon rakamlarının dahi altında kalmıştır. Tüm kamu emekçileri gibi; eğitim emekçileri geçinemiyor, haklarına kavuşamıyor, ailesinin ihtiyaçlarını gideremiyor, her ay borç batağına biraz daha batıyor, yanlış politikalar nedeniyle toplumda hak ettiği saygıyı göremiyor” şeklinde konuştu.
‘25 Kasım’da başkent Ankara’da buluşuyoruz’
Cengiz Sarıyer 25 Kasım’da büyük Ankara buluşmasını gerçekleştireceklerini dile getirerek, “25 Kasım’da düzenleyeceğimiz büyük Ankara buluşmasında eğitim emekçisinin haksızlığa karşı nasıl tek yumruk olacağını göstereceğiz. Anıtkabir’e giderek Atamıza, Başöğretmenimize saygılarımızı sunacak, sonra alanlardan Başöğretmenin eğitim neferlerinin haksızlık karşısında nasıl tek yumruk olduğunu göstereceğiz. Dünyada Başöğretmen unvanlı bir liderin kurduğu tek ülke olan Türkiye Cumhuriyeti, dünyada öğretmenlerin en kötü koşul ve ücretlerle çalıştığı bir emek cehennemine dönüştürülemez! Haklarımız için, taleplerimizi sağır kulaklara işittirmek için, tıpkı öğrencilerimize öğrettiğimiz gibi haksızlık karşısında sessiz kalmayacağımızı vurgulamak için 25 Kasım’da başkentte buluşuyoruz. Bu yüzden eğitim ve eğitim emekçisinin sorunlarına gözünü kapatmayan tüm siyasi partileri, tüm demokratik kitle örgütlerini ve ülkesi için iyi bir eğitim sistemi ve iyi bir gelecek düşleyen tüm yurttaşlarımızı 25 Kasım’da aramızda olmaya, mücadelemize omuz vermeye davet ediyoruz. Daha yeni kurulmuşken bile eğitimi vatan müdafaasıyla aynı kıymette gören bir Başöğretmenin kurduğu bu Cumhuriyet, ikinci yüzyılına eğitimi ve eğitimciyi bu kadar geri plana atmış şekilde giremez. Gelin, birlikte değiştirelim” diye konuştu.